Bense zulme yakılan bir ezgiye yüklerim bu isyanımı. Zulme ezgiler yakıldıkça körüklenir isyan ateşim… Neden? Diye soruyorum kendi kendime… bu asilik neden? Hümanist ve demokrat söylemlerin hükümferma olduğu bu çağdaş dünyada asi duygular taşıyarak marjinalleşmenin sırası mı? diyor nefsim bana…
Cahiliye toplumuna bir şeyler anlatabilmek için cahiliyeyle barışık olmak gerekiyormuş! Aksi takdirde ötekileştirilir, dışlanır yani marjinal olurmuşsun… Ya tevhid öğretmeni olan Peygamberler? Sahi onlarda öyle mi düşünüyorlardı? “Kavmime hakikatı anlatabilmem için firavun hâkimiyetiyle barışık olmam gerekir” mi diyordu Musa (as)…
Yoksa, “kavmimin putlarını kırıp, onların ilahlarını red ederek neden onların düşmansı nazarlarını celbedeyim ki, hem böylelikle onlara bir şeyler anlatamam...” mı? diyordu İbrahim (as). Yoksa ben mi yanlış hatırlıyorum? Nuh(as), Lut(as), Yunus(as)…
Peki ya Resulullah (sav)… Neden cahiliye devrinin şirk düzenine hoşgörüyle yaklaşmadı ki, belki o zaman daha rahat yayardı tevhid dinini, hem o kadar eza ve cefa da çekmezdi… Dolayısıyla kavimlerinin cahili adetleriyle barışık olmayan Peygamberler kavimleri tarafından ötekileştirilmiş ve kendi devirlerinin marjinalleri olmuşlardı… Niye mi? Çünkü günümüz Müslümanları kadar ince politik dehaya sahip değillerdi de ondan!!! (Haşa)
Evet değillerdi; çünkü onlar hakkı mırın kırın etmeden pervasızca haykıran birer uyarıcılardı ve Rableri onlara bunu emretmişti de ondan… Madem öyle bizde bizi asi diye lanse edenlerin kulaklarına usulca eğiliyor, şunu haykırıyoruz; “Siz mi iyi bilirsiniz, yoksa yaratan Allah’mı?” Ve Rabbimize, bizlere zulüm ve şirk düzenlerinde birer asi olma lütfunu bahşettiği için şükrediyoruz…
Bilal Muhacir / Samsun – Yaş: 22 - Doğrugenç