Anons sesiyle gözünü açtığında saat sekiz buçuktu. “Arkadaşlar kahvaltı hazır, aşağı inebilirsiniz.” Orta hız adımlarla yemekhaneye inmeye başladı. Yemekhaneye girmesiyle aniden duygu seline kapıldı. Bütün arkadaşları ve seydaları hepsi bir arada kahvaltıya oturmuş, birbirleriyle konuşuyor ve gülüşüyorlardı. İçinden “tam bir kardeşlik ortamı” dedi ve boş bulduğu bir sandalyeye oturdu. Coşkulu ve bereketli bir kahvaltıdan sonra yatakhaneye doğru ilerledi. Bu gün günlerden Cumaydı.Cuma namazı için hazırlıklara başladı. Hazırlıklarının bitmesiyle seydası Hüseyin hocayla en yakın camiye doğru ilerlediler.Cami yolunda seydası ona yanaştı ve güzel bir üslupla “Buraları nasıl buldun? Beğendin mi?” dedi. Biran ne diğeceğini bilemedi, çünkü daha yeniydi. Sanki yeni bir dünya’ya gözlerini açmıştı. Hayretler içerisindeydi. Sadece “çok güzel” diyebilmişti. Her yerde cellabili, takkeli adamlar ve de baştan aşağı çarşaflı iffet abidesi Zeynepler geziyordu. Daha bu manzaranın hayretindeydi ki Camiye girmesiyle hayretinin artması bir oldu. Camide farklı renkten, farklı ırktan insanlar saf saf olmuştu. Cami imamının verdiği hararetli Arapça hutbeden sonra Cuma namazı için kıyama durdular. Yine bir duygu seline kaplamıştı. Bununla beraber duyguları gözyaşlarıyla damlacıklar halinde bir bir akmaya başladı. Hayatın’da ilk kez bu kadar huşu içersinde bir namaz kılmıştı sanki. Namaz’dan sonra böyle bir nimeti ona verdiği için rabbine hamd ve şükürlerle eve doğru ilerledi. Aklına seydası Remzi hocanın şu nasihatleri geldi “arkadaşlar siz oraya müftü olmaya değil, birer islam davetçisi olmaya gidiyorsunuz. En önemli olan şey insanları doğru yola çağırmanızdır. Bunu da insanları tekfir etmekle değil, bilakis onların ıslahiyeti için çalışmakla yapabilirsiniz. Şunu unutmayın ki birinin hidayetine vesile olmanız onu tekfir etmenizden daha hayırlıdır. Yani İmam Hasan el Benna gibi başkalarını MUTLU ETMEKLE MUTLU OLMALISINIZ.

Zeyd Varol / Mısır (Kahire) - Yaş:19