Mindanao Adası`ndaki Cotabato şehrinde bulunan Darapanan Kampı`nda soruları cevaplandıran Moro İslami Kurtuluş Cephesi (MILF) Lideri El-Hac Murad İbrahim, müzakere sürecinde hiçbir silahlı eylemde bulunmadıklarını ifade ederek, Türkiye`deki gelişmeleri yakından takip ettiklerini belirtti.

İbrahim, 16 yıldır yaptıkları görüşmelerin ardından Manila`da imzaladıkları anlaşmada, barışın genel hatlarını belirlediklerini söyledi. Anlaşma imzalanırken, Mindanao Adası`nda halk yeşil bayrak dikerek anlaşmaya olan desteğini gösterdiğini hatırlatan İbrahimi, halkın desteğinin kendisi için ``çok anlamlı`` olduğunu ifade etti.

Soru: Bu anlaşma kısaca neleri kapsıyor?

Cevap: Anlaşma, Filipinler Hükümeti`nin Moro Hükümeti`ni tanıması bakımından oldukça önemlidir. Bu hükümetin Filipinler Hükümeti`nden farklı olacağı ortadadır. Anlaşmada bu hükümetin kurulması için genel haklar ortaya konmuştur. Bundan sonra bölgede iki ayrı hükümet olacaktır. Biz henüz, kimin hangi hakka sahip olacağı konusunda müzakerelere devam ediyoruz. Şüphesiz bu çerçeve anlaşması, Bangsamoro halkı ve

Filipin arasındaki ilişkiyi normalleştirmek için atılmış büyük bir adımdır.

Anlaşma Bangsamoro halkına, Filipin devleti ve uluslararası komite tarafından kimliklerinin tanınması ve merkezi otoritenin müdahalesi olmaksızın kendilerini yönetme hakkı tanıyor. Öte yandan bu anlaşma, barış sorununun yanı sıra bağımsızlık sorununu da gideriyor. Ancak bu anlaşmayı imzalamak bütün mücadelenin bittiği anlamına gelmez. Bu, anlaşmazlığın çözülmesi için daha demokratik ortam oluşturdu.

Soru: Müzakereler daha çok hangi konular üzerinde devam ediyor?

Cevap: Süreç içerisinde gelirler ve doğal kaynakların paylaşımı gibi konular müzakere edilecek. Kendimize ait polis gücü oluşturacağız. Ordu Filipinler Hükümeti askerlerinden, polis gücü ise MILF`ye bağlı direnişçiler ve halktan seçilecek. Hapisteki direnişçilerin durumunu da konuşuyoruz ve anlaşmada onların bırakılması da söz konusu. Sorunlarımızı konuşmaya devam ediyoruz ve müzakerelere devam edip nihai anlaşmayı daha sonra imzalayacağız. Artık bir hükümet kurma hakkımız var. Merkezi hükümetten gelir ve vergi desteği alacağız. Belirli ölçüde, doğal kaynaklarımızı kullanma hakkı elde ettik.

Soru: Görüşmeler nerede devam edecek?

Cevap: Önümüzde hala uzun bir süreç olduğunu söylemeye gerek yok. Normalleşme, hükümet içi ilişkiler, servet ve güç paylaşımı hakkında çözülmeyen konular ile çerçeve anlaşmasının detayları üzerinde çalışmak için kasım ortasında Kuala Lumpur`da tekrar masaya oturulacak.

Soru: Gerek direnişçiler gerekse diğer grupların anlaşmaya bakışları nasıl, herhangi bir itiraz var mı?

Cevap: Büyük oranda destek söz konusu. Geçmiş dönemden farklı olarak anlaşmayı destekleyen çok sayıda Hristiyan var. MILF içerisinde bazı kimseler anlaşmaya karşı çıkıyor ama bu karşı çıkış daha çok onların eski anlaşma ile kazandığı haklarla ilgili ve belirleyici bir tavır değil. Birleşmiş Milletler de resmi olarak anlaşmayı desteklediğini deklare etti.

Soru: 40 yıl savaşmış bir toplumun liderliğini yapıyorsunuz. Barış anlaşmasından sonra nasıl bir toplum ortaya çıkacak?

Cevap: Görevimiz ulusumuzu tekrar inşa etmek ve kendine güvenini artırmaktır. Bu anlaşmanın Filipin devleti ve Bangsamoro halkı arasında yapılan bir anlaşma olduğu bilincini insanlarımıza anlatmalıyız. Vatanımızı bu uzun çatışmalardan sonra tekrar küllerinden inşa edeceğiz. Uluslararası toplumdan bu konuda ciddi yardım talebimiz olacak.

Soru: Geçmiş dönemde anlaşmalar sabote edildi. Tekrardan böyle bir durum söz konusu mu?

Cevap: Anlaşmanın provokasyonla sabote edilmesi her zaman mümkün. Ancak herkes anlaşmanın devam etmesini istiyor. Bu bakımdan gerek biz gerekse Filipinler Hükümeti bu bakımdan oldukça dikkatli. Zaten uluslararası bir heyet aramızda bulunuyor. 2007`de de böyle bir süreç vardı ama tıkanmıştı. İnşallah bundan sonra öyle bir şey olmayacak.

Soru: Direnişçiler silah bırakacak mı ?

Cevap: Direnişçiler silahlarını bırakmayacak. Büyük bir kısmı polis gücüne katılacak. Geriye kalanlar ise normal hayata intibak etmeye çalışacak.

Soru: Anlaşma için Türkiye`nin yoğun gayreti olduğunu biliyoruz. Temas grubu içerisinde yer aldı. Türkiye`nin barış sürecine katkısı nasıl oldu ?

Cevap: Gerek anlaşma imzalanmadan önce gerekse anlaşma esnasında Türkiye`nin çok büyük yardımlarını gördük. Anlaşma imzalanırken Türk Büyükelçisi de yerini aldı ve bizimle birlikteydi. O süreç içerisinde Sayın Davutoğlu ile üç kez görüştük. Türkiye`deki insanlara hem politik hem de insani açıdan teşekkürlerimi sunuyorum. Çünkü Türkiye`deki yardımseverler bizi yıllardır yalnız bırakmadı. Türkiye Cumhuriyeti, politik olarak aracı oldu. Türkiye her zaman yanımızda, bundan sonra da yanımızda olacak bunu farkındayız.

Soru: Dünyanın birçok yerinde hala silahlı mücadele veren örgütler var. `Müzakere mi, savaş mı-` dersem hangisini tercih edersiniz?

Cevap: Eğer bir sorun öz konusu ise biz deneyimlerimizden yola çıkarak diyoruz ki: Kesinlikle anlaşmayı tercih etsinler. Hükümetlerde bu hareketleri bastıramıyor. Bunun için hükümetler de bu görüşmelere açık olmak zorundadır. Silahların devri bitti, biz hem savaştık hem de müzakerelere oturduk ve kazandık. Sorunun çözümünde en etkili yöntem müzakerede bulunmaktır. Sorunları çözmek için müzakere edeceksiniz. Bu noktada yol almak isteyenlerin bizim tecrübelerimizi incelemesinde fayda var.

Kaynak: AA