Mehmet Özcan / Doğruhaber

Lübnan, geçtiğimiz Cuma(19 Ekim) günü düzenlenen bombalı bir saldırıyla yeniden karıştı.

Beyrut’un Eşrefiye semtinde düzenlenen saldırıda İç İstihbarat Servisi Başkanı Vissam el Hasan’ın da aralarında bulunduğu sekiz kişi hayatını kaybederken, olay sonrası kameraların karşısına geçen Başbakan Necib Mikati, istifa ettiğini açıkladı ancak Cumhurbaşkanı Mişel Süleyman istifayı geri çevirdi.

Hükümet karşıtı olduğu bilinen General Vissam el-Hasan’ın, Saad Hariri’ye yakınlığı ile biliniyor. Lübnan’ın muhalif kanadı 14 Mart koalisyonu, saldırıdan Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esed’i sorumlu tutarken, cenaze 2005 yılında suikastla öldürülen Refik Hariri’nin yanına defnedildi.

“KARANLIK GÜÇLERİN LÜBNAN’DAKİ TEMSİLCİSİYDİ”

Konu ile ilgili görüştüğümüz Lübnan El Menar Tv Ankara temsilcisi Hasan Tahravi gazetemize önemli açıklamalarda bulundu.

Öldürülen General Vissam el-Hasan’ın Lübnan’da önemli bir kişilik olduğunu belirten Tahravi, “Vissam el Hasan, El Hariri’nin özel adamı olduğu, hatta başka çok şey söyleniyor. Ancak o, yalnız Hariri’nin adamı değil aynı zamanda bazı güçlerin Lübnan’daki özel temsilcisi diye biliniyor. Bir de Lübnan’da Suriye ile ilgili bir olay vardı. Geçtiğimiz haftalarda arabasında ölü bulunan Lübnanlı eski bir bakanın öldürülmesi olayında bunun parmağı vardı. Şimdi öldürüldü ama kimin öldürdüğü belli değil daha. Mesela Hizbullah kınadı bu olayı. Suriye hükümeti de kınadı. Ancak Lübnan’da suçlu şimdiden belli. İlki Suriye, ikincisi ise Hizbullah…” diye konuştu.

HİZBULLAH, GÜCÜNÜ İNANCINDAN ALIYOR

Hizbullah’ın, israil’in işgali altındaki Filistin toprakları üzerinde insansız hava aracı uçurması, Hizbullah’ın böyle bir güce ulaştı mı sorularını akla getirirken, israil’in acizliğini ortaya koyabilecek bir durum da sergilenmiş oldu. Hizbullah’ın gerçekten de böyle bir gücünün olup olmadığı noktasındaki görüşlerini de dile getiren Tahravi, “Öyle bir gücü var demek ki. İnsansız hava aracının asıl parçaları İran’dan geldi ama bu insansız hava aracının parçalarının toplanması, uçurulması gibi aşamaların tümünde Lübnanlı mühendisler çalışıyor. Hizbullah’ın böyle bir gücü var. En önemlisi de inanç ve inanan insanların gücü var” dedi.

Hizbullah lideri Hasan Nasrallah’ın insansız hava aracıyla ilgili olarak yaptığı “Bu ne ilk ne de son olacak” şeklindeki açıklamasında olduğu gibi bu türden olayların son olmayacağını belirten Tahravi, “Daha önce de örnekleri mevcut. 2008’de israil Lübnan’a saldırdığında güçlü denilen yenilmez israil ordusu, Lübnan’da iyi bir yenilgiye uğratıldı” diyerek bunun Hizbullah ve değişik grupların da içinde bulunduğu Lübnanlıların maneviyatının yüksek olmasından kaynaklandığını vurguladı.

NE YAPARSANIZ YAPIN BİR TAKIM İNSANLARIN HOŞUNA GİTMİYOR

Hizbullah’ın insansız hava aracı uçurması ile ilgili olarak Lübnan içinde bir takım eleştirilerin yapılarak Hizbullah’ın bunu yapmakla ülkeyi tehlikeye attığı söylemlerine karşı da konuşan Tahravi, “Bunlar beklenen tepkiler. Lübnan’da belli gruplar var ne yaparsanız yapın, ne kadar vatansever olursanız olun bu kesimlerin hoşuna gitmiyor. Hoşuna gidecek birkaç şey var ki bunları ne Hizbullah yapar, ne de vatansever Lübnanlılar yapar. Şimdi gidip Amerika’ya bir yağ çeksen, ‘israille bir anlaşma imzalamak istiyorum’ dediğin anda sen iyi, en demokrat, en ilerici insan oluyorsun. Ama gidip vatanını savunduğun anda başka oluyor. israil’in zaten hergün uçak ve insansız uçakları Lübnan üzerinde dolaşıyor. İstediğini çekiyor kimsenin sesi çıkmıyor. Bu kesimlerin zaten beklenen tepkisi olmakla birlikte ciddiye alınacak tepkiler değil. Bunların kimin adına konuştuğu belli zaten. Özellikle Amerika ve El müstakbel TV gibi açık açık Suudi adına konuşuyor. Zaten bunu açık ve net bir şekilde herkes biliyor” şeklinde konuştu.

SURİYE’DE İÇ SAVAŞ VARKEN İSRAİL NİYE LÜBNAN’A SALDIRSIN

İsrail’in Hizbullah’a, hatta tüm Lübnan’ı kapsayacak bir savaşa hazırlandığı söylemlerini de değerlendiren El Menar yetkilisi Tahravi şöyle konuştu; “israil savaşa hazırlık bakımından, ben inanıyorum senede 365 gün 24 saat hep hazırlık yapıyor. Bu yeni değil devamlı savaşa hazırlanan bir israil var. Orada yaşayan bütün Yahudiler, bütün israillileri silah kullanabilecekleri bir hale getiriyorlar. Bu tehditlerin ciddiye alınması gerekir ama yarın ben zannetmiyorum ki savaş olsun. Çünkü Suriye’deki iç savaş Amerika ve israil’in işine geliyor. İsrail savaşmadan kazanç elde ediyor. Hiçbir israillinin kanı akmadan Suriye zayıflatılıyor. İsrail bu durumda kalkıp Lübnan veya başka bir yere saldıracak olsa ilk olarak Amerika karşısında durur ve yapmayın bırakın bakalım nereye kadar gidecek der. Suudi, Katar gibi ülkeler de karşı çıkabilir. Çünkü israil’in saldırmasıyla gözlerin Suriye’den bir başka yöne çevrileceğinden bu durum işlerine gelmez.”