KONYA - Konya İslami STK duruşmasında aralarında kapatılan Mustazaf Der`in Genel Kurul üyeleri ile Mustazaf Der Konya Şubesi Yönetim Kurul üyelerinin bulunduğu 23 kişiye verilen 205 yıllık hapis cezasına tepkiler devam ederken ortaya çıkan yeni bir skandal akıllara durgunluk veren cinsten…
Konya Emniyetinde çalışan 3 polis, 90`lı yıllarda MİT, JİTEM ve Ergenekon gibi yapıların Doğu ve Güneydoğu`da sıkça uyguladığı muhbirleştirme faaliyetleri yürüttüğü deşifre oldu.
İşte Çirkin Olayın Ayrıntıları…
Başından geçen olayı anlatan H. G, "Olay 07. 05. 2011 tarihinde meydana geldi. 0507 408 74 04 numaralı bir telefondan beni arayarak, kendilerinin bir elektrik işi olduğunu ve bana yaptırmak istediklerini söylediler. Bende şu anda müsait olmadığımı, ileri bir tarihte yapabileceğimi söyledim. Beni 11. 05. 2011 tarihinde tekrar aradılar ve elektrik işini ne zaman yapabileceğimi sordular. Bende tekrar müsait olmadığımı, ileri bir tarihte yapabileceğimi söyledim. 16. 05. 2011 gününün akşamı beni gizli numara ile arayıp elektrik işini ne zaman yapacağımı sordular. Ben de ertesi gün yani ayın 17`sinde elektrik işine bakıp 18`inde yapabileceğimi söyledim. Ve ayın 17`sinde Mevlana Selimiye Camisi önünde buluşup elektrik işine bakmaya gidecektik. Ayın 17`sinde 05. 2011`de Mevlana Selimiye Camisi önünde oğlum M. H ile birlikte 42 AE 384 plakalı araçla beni aldılar" dedi.
Kim Bunlar?
Aracın içinde üç kişinin olduğunu belirten H. G, isimlerini şöyle açıkladı; "İbrahim tombul kısa boylu 35-40 yaşlarında, Ahmet uzun boylu 1.80-85 boyları arasında 85-90 kilolarında, Abdullah zayıf 1.70-75 boyları arasında beyaz tenli sivri burunlu idi."
Hastane Çıkışında Beni Aldılar
Oğlunun göz hastalığı olduğunu ve hastaneye götüreceğini kendilerine söylediğini belirten H. G, hastane çıkışında ancak elektrik işine bakabileceğini ve onların da kabul ettiklerini söyledi. Ayın 17`sinde oğlunu hastaneye götürdüğünü ve hastane çıkışında buluştuklarını ifade eden H. G, "Çocuğu eve bırakalım dediler, bende hayır ben kendim götürürüm dedim. Yok biz bırakalım, seninle işimiz var, hem de evini öğrenmiş oluruz dediler. Tamam dedim, oğlumu götürüp eve bıraktık. Evden dönüşümüzde saat: 12.30`da Antalya yolunda bulunan Değirmen Restoran`da uğradık, orada biraz sohbet ettikten sonra ayrıldık" diye konuştu.
Mustazaf Der Hakkında Soru Sordular
H. G sözlerini şöyle sürdürdü, "Ayın 18`inde beni gizli numarayla aradılar ve Mevlana Selimiye Camii önüne gel seni oradan alalım dediler. Tekrar 42 AE 384 plakalı arabayla beni oradan İbrahim, Ahmet ve Abdullah adında, ayın 17`sinde tanıştığım kişiler aldılar. Aldıktan sonra Antalya çevre yolu yerine Siliye yolu üzerindeki bir parka götürdüler. O parkta oturduk. Dernek faaliyetlerinden söz etmemi istediler. Mustazaf Der hakkında soru sordular. Bende derneğin çok güzel sohbetleri olduğunu, Risale-i Nur sohbetleri olduğunu söyledim. Mustazaf Der`in halka açık olduğunu, her Cuma akşamlarında Risale-i Nur sohbetleri yapıldığını, yardım faaliyetleri olduğunu, Kutlu Doğum programları düzenlendiğini, sohbetler olduğunu kendilerine ilettim."
Ve Açıktan Muhbirlik Teklifi!
H.G, parkta otururken bu şahısların kendilerini polis olarak tanıtıp "muhbirlik" teklifinde bulunduklarını belirterek, "Bu şahıslar biz devlet adına çalışan memurlarız ve senden birtakım isteklerimiz var. Dernekte olup bitenleri, önemli şeyleri bize bildirebilir misin diyerek muhbirlik teklif ettiler. Ben bunun bir Müslüman`a yakışmayan bir hareket olduğunu, münafıklık olduğunu, Müslümanların böyle bir şeyi kabul edemeyeceğini kendilerine söyledim. Zaten halka açık sohbet ve seminerlerin olduğunu söyledim. İsterlerse Cuma akşamları kendiniz bakıp görebilirsiniz dedim. Gizli bir faaliyetlerinin olmadığını kendilerine ilettim. Ben bir daha görüşmek istemediğimi kendilerine bildirdim. Gerekirse hukuki işlemleri başlatacağım, hakkımı sonuna kadar arayacağım" dedi.
Durumu İçişleri Bakanlığı ve Savcılığa Bildireceğim
Bu işi kabul etmesi durumunda tüm devlet kapılarının sonuna kadar açılacağını kendisine bildirildiğini ifade eden H.G, ancak kendisinin bunu kabul etmediğini söyledi. Başına bir şey geldiği takdirde sorumlularının bu üç şahıs olacağını vurgulayan H.G, durumu İçişleri Bakanlığına ve Savcılığa bildireceğini sözlerine ekledi. (Mehmet Akburç - İLKHA)