BBP’li Sivas Belediye Başkan Yardımcısı Mehmet Avcı, kazada ölen BBP Sivas İl Başkan Yardımcısı Yüksel Yancı’nın telefonunun olaydan yaklaşık 7.5 saat sonra açıldığını söyledi. Avcı, "Akşam saatleri Yancı’yı aramalarım devam etti ve telefon çalmaya başladı, kimse cevap vermedi. 23.00 sularında tekrar aradım ve telefon açıldı. Uğultular halinde sesler duydum; ama Yüksel’in sesi değildi.

Tabiat sesi de olabilir belki ama uğultuları kesin olarak duydum. Bugüne kadar hiç aklımdan çıkmayan bir durumdur bu. Bunun üzerine 24 Nisan 2009 tarihinde Sivas Emniyeti’nden ifade vermem için çağırdılar. Oraya gittiğimde benim gibi Yüksel’i arayıp aynı durumu yaşayan üç dört kişinin de ifade verdiğine şahit oldum." dedi. Yüksel Yancı’nın eşi Pakize Yancı da akrabası Gülsen Sezgin’in, yanında eşini aradığını ve telefona çıkan kişinin "Size bilgi veremeyiz, tekrar aramayın." dediğini açıkladı. Pakize Yancı, kazada ölen eşinin; Ergenekon davasına yönelik Muhsin Yazıcıoğlu’nun söylemlerinin zamanlamasının yanlış olduğunu ve bu yüzden Yazıcıoğlu’nun tehdit aldığını söylediğini kaydetti.

GSM ŞİRKETİNİN KAYITLARI GÖRÜŞMEYİ DOĞRULUYOR

25 Mart 2009 tarihinde öğleden sonra ajanslara ‘içinde Muhsin Yazıcıoğlu’nun da bulunduğu helikopter düştüğü’ haberi geldi. O andan itibaren televizyonlar yayınlarını kesip kazayla ilgili gelişmeleri aktardı. Helikopterde bulunanların yakınları ise helikopterin içinde bulunan BBP Genel Başkanı Muhsin Yazıcıoğlu, Sivas İl Başkanı Erhan Üstündağ, İl Başkan Yardımcısı Yüksel Yancı, Belediye Meclis üye adayı Murat Çetinkaya, pilot Kaya İstektepe ve Gazeteci İsmail Güneş’e telefonla ulaşmaya çalışmıştı.

Fakat kimse ulaşamamış sadece Gazeteci İsmail Güneş’in 112 Acil ile yaptığı telefon görüşmesi ekranlara yansımıştı. Enkaza olaydan üç gün sonra çevrede bulunan köy sakinlerinin ulaşması ise suikast şüphelerini beraberinde getirmişti. Kazanın üzerinden iki yıldan fazla bir zaman geçti. Ancak bugüne kadar suikast iddiası üzerine çok fazla yazılıp çizilse de bu varsayımları doğrulayacak bir bilgi elde edilemedi. Cihan Haber Ajansı (Cihan) helikopter kazasının sır perdesini aralayacak önemli bir bilgiye daha ulaştı. Buna göre kazada hayatını kaybeden Yüksel Yancı’nın cep telefonu helikopterin düştüğü gün saatler 22.54’ü gösterirken arandı ve telefonu açıldı. Arayan kişi, şu an Sivas Belediye Başkan Yardımcısı olan Mehmet Avcı idi. Avcı, 12 saniye boyunca telefonun açık kaldığını belirterek kulağına uğultuların geldiğini söyledi. Nitekim GSM şirketinden alınan ayrıntılı telefon dökümleri de Avcı’yı doğruluyor. Cihan’a konuşan Mehmet Avcı, o gün yaşadıklarını anlatırken, kaza ile ilgili çarpıcı iddialarda ulundu.


Avcı’nın yaşadıklarının bir benzerinin Yüksel Yancı’nın akrabalarından Gülsen Sezgin’in başından da geçtiği ortaya çıktı. Sezgin, Mehmet Avcı’dan 4 dakika sonra Yüksel Yancı’yı aradı. Sezgin’in telefonunu açan 35-40 yaşlarında olduğunu tahmin edilen bir erkek, “Size bilgi veremeyiz, tekrar aramayın.” cevabı verdi. Hâlbuki otopsi tutanaklarında helikopterde bulunanların o saatte hayatta olmadığı ifade ediliyor.

‘UĞULTULARI DUYDUM, KARŞIMDA MUHATAP BULAMADIM’

Sivas Belediye Başkan Yardımcısı Mehmet Avcı, uzun aramalar sonucunda Yüksel Yancı’nın cep telefonunun açıldığını, uğultu halinde sesler duyduğunu; fakat bir muhatap bulamadığını söyledi. Avcı’nın bu iddiasını, abonesi olduğu GSM şirketinin, 2009 Mart dönemine ait konuşma detay belgesi de doğruluyor. Ayrıntılı telefon dökümünde, 25 Mart 2009 saat 22.54’te Yancı’nın telefonuyla 12 saniyelik görüşme yapıldığı görülüyor. Mehmet Avcı, konuyla ilgili emniyete sadece kendisinin ifade vermediğini belirtti. Avcı, 25 Mart 2009 tarihinde yaşadıklarını şöyle anlattı: “Helikopterin düştüğünü duyar duymaz BBP il merkezine gittik. Yoğun bir kalabalık vardı ve herkes helikopterdeki arkadaşlarımızı arıyordu. Ben rahmetli Genel Başkanımızı aramadım. Çünkü ‘Türkiye geneli aranıyordur’ zaten diye düşündüm.

Önce İl Başkanımız Erhan Üstündağ’ı aradım, ulaşamadım. Sonra Yüksel Yancı’yı birkaç kez aradım ulaşamadım. Akşam saatleri Yancı’yı aramalarım devam etti ve telefon çalmaya başladı, kimse cevap vermedi. 23.00 sularında tekrar aradım ve telefon açıldı. Uğultular halinde sesler duydum; ama Yüksel’in sesi değildi. Tabiat sesi de olabilir belki ama uğultuları kesin olarak duydum. Karşı taraftan anlaşabileceğim cümle, kelime duymadım. Kısa süren böyle bir süreç yaşadım. Sonrasında ise defalarca aramama rağmen Yüksel Yancı’ya ulaşamadım. Bugüne kadar hiç aklımdan çıkmayan bir durumdur bu. Bunun üzerine 24 Nisan 2009 tarihinde Sivas Emniyeti’nden ifade vermem için çağırdılar.

Oraya gittiğimde benim gibi Yüksel’i arayıp aynı durumu yaşayan üç dört kişinin de ifade verdiğine şahit oldum. Emniyet bana savcılığın konuyla ilgili araştırma yaptığını söyledi. Zaten Yüksel Yancı’nın telefonunu kimlerin aradığı incelenerek bana ulaştılar. Ayrıca GSM şirketinin kayıtlarında da vardır benim aramam. Emniyete ifademi verdim ve nasıl olsa bu iş takip ediliyordur diye düşündüm. DDK’dan da bu konuyla ilgili ifademi isteyen olmadı. Telefon birileri tarafından açılmış olabilir. Sadece benim telefonumla yaşanmış bir hadise değil bu. Emniyete bu konuyla ilgili ifade vermiş olan insanlar var. Oradaki insanlar da bana ‘Telefonla Yüksel’i aradık onun için ifade verdik’ dedi. Son iki yıldır en çok merak ettiğim bu olayın çözülmesi. Helikopter kazasıyla ilgili suikast şüphelerinin içinde, en önemli bir parça budur bana göre.”

"JANDARMA ENKAZ BÖLGESİNE İLK GÜN GİTTİ"

Mehmet Avcı kazayla ilgili farklı bir iddiada bulundu. Jandarmanın ilk gün oraya gittiğini ileri süren Avcı, elindeki bilgilere dayanarak söylediğini; ama iddiasının kaynağını açıklamayacağını belirtti. Avcı, "Bilgiye dayanarak söylüyorum oraya ilk önce jandarma gitti. Jandarma noktasının çok iyi araştırılması gerekir. Ne komutanlarımızı ne de askerlerimizi suçlamak istemiyorum; ama köylülerden önce jandarma buldu enkazı. İddia ediyorum jandarma oraya ilk gün gitti. Helikopter düştükten sonra 5 saat içinde bir şekilde jandarma oranın ya görüntüsünü aldı veya oraya ulaştı. Bu olay mutlaka aydınlığa çıkacak buna inanıyorum. Bilenler bir şekilde bir gün konuşacak. Şunu herkes bilmeli ki, böylesine Hak davasına mensup insanların bir tanesi ölür, bin tanesi doğar. Bu işler ucuz değildir. İnsanlara suikast düzenleyerek bu milletin sesini kesemezler." dedi.

‘SİZE BİLGİ VEREMEYİZ, TEKRAR ARAMAYIN’

Yancı’nın akrabalarından olan Gülsen Sezgin de Yüksel Yancı’ya 25 Mart 2009 akşamı telefon edenlerden. Sezgin, Avcı’nın aramasından 4 dakika sonra yani 22.58’de arıyor ve telefon açılıyor. Çok kısa süren telefon görüşmesinin yakın tanığı Yüksel Yancı’nın eşi Pakize Yancı, akrabası Gülsen Sezgin’in eşini yanında aradığını ve telefonu birisinin açtığını "Size bilgi veremeyiz, tekrar aramayın." dediğini söyledi. Pakize Yancı, konuyla ilgili şunları aktardı: "Akrabamız olan Gülsen Sezgin aradığı sırada yanında ben de vardım.

Bir erkeğin telefonu açtığını `size bilgi veremeyiz, tekrar aramayın` dendiğini ve arkadan erkek seslerinin konuşmalarını duyduğunu söyledi. Maraş’ta Yüksel Yancı’nın eşyalarını teslim aldığımızda kullandığı cep telefonunun içini boşaltmışlardı. Sim kartı, hafızası bomboştu. Bataryası bile yoktu. Oysa ki, Erhan Üstündağ’ın eşi Meryem’e cep telefonu olduğu gibi teslim edildi. Bu sorulara cevap bulamıyorum, kesinlikle kaza değil suikast olduğuna inanıyorum.”

‘EŞİM, YAZICIOĞLU’NA SUİKAST DÜZENLENECEĞİNİ SÖYLEDİ’

Pakize Yancı, eşinin olaydan kısa bir süre önce kendisine, Muhsin Yazıcıoğlu’nun Ergenekon davası ile ilgili yaptığı açıklamalar yüzünden tehdit aldığını ve suikast düzenleneceğini söylediğini belirtti. Pakize Yancı, şöyle devam etti: “Olay yerinde çekilen ilk görüntüleri savcı bize izletti. O kadar kar vardı diyorlar. Hiç kar yoktu. Belki gerçekten helikopter kaza neticesinde düşmüş olabilir; ama enkazın bulunamamasını aklım almıyor.

3 gün içinde bence kesin birileri oraya ulaştı ve her şeyle oynadılar görüntüyü de o şekilde çektiler. Türkiye o kadar aciz bir ülke değil, yarım saat içinde o enkazı bulmaları gerekiyordu. Eşim Ergenekon davası ile ilgili Muhsin Yazıcıoğlu’nun söylemlerinin zamanlamasının yanlış olduğunu ve bu yüzden Yazıcıoğlu’nun tehdit aldığını kendisine suikast düzenleneceğine dair endişe taşıyordu; bunu benimle paylaşmıştı.”

Pakize Yancı olay yeri görüntülerine dayanarak eşinin kaza olduğunda hemen hayatını kaybetmediğini söyledi. Pakize Yancı, “Yüksel, görüntülerden anladığım kadarıyla hemen teslim olmamış. Helikopterin içinde oturuyordu. Kendisine gelmiş yüzde 99 eminim. Çünkü telefon numarasını İsmail’e kendisi veriyor bir an önce ulaşılsın diye. (İsmail Güneş, kazaya karışanların telefon numaralarını 112 Acil servis görevlisine bildirirken Yüksel Yancı’nın numarasını sözlü olarak kendisinden alıyor. Bu DDK raporlarına da böyle yansıyor). Sadece alnının kenarından çok hafif kan akıyor. Gözlük dahi boynunda her zamanki gibi duruyor yani darbe almamış onu anlıyorum. Diğerlerinde çok fazla kan vardı. İsmail ile ikisinin donarak öldüğüne inanıyorum. Kesinlikle kaza değil. Bir an önce bu olayın aydınlatılmasını istiyorum.” diye konuştu.

“YAZICIOĞLU’NUN OTOPSİ TUTANAĞI İLE VALİ’YE GELEN ‘AYAĞI KIRIK’ BİLGİ NOTU ÖRTÜŞÜYOR”

Öte yandan Meclis araştırma dosyasına da giren, kazanın olduğu gün dönemin Kayseri Valisi Mevlüt Bilici’ye ‘Muhsin Yazıcıoğlu yaşıyor, ayağı kırık’ bilgi notu ile 28 Mart 2009 tarihinde Kahramanmaraş Devlet Hastanesi’nin morgunda yapılan adli muayene ve otopsi tutanağında yazılanlar örtüşüyor. Yazıcıoğlu’nun otopsi tutanağında ‘sol kururiste ayak bileği seviyesinde kırık’ tespit edildiği belirtiliyor. Aynı hastanede Yazıcıoğlu’nun yanı sıra, Erhan Üstündağ, Yüksel Yancı, Murat Çetinkaya ve Kaya İstektepe’nin söz konusu otopsi tutanaklarında ölümlerin yarım saat ile bir saat arasında olduğu ifade ediliyor. Adana Adli Tıp Grup Başkanlığı’nın 10 Nisan 2009’da sonuçlandırdığı İsmail Güneş’in otopsi raporuna göre de ölümünün yaralanmasından itibaren 4-6 saat içinde vuku bulduğu kaydediliyor.