Darbeciler sayesinde tutuklular yaşadı, sıra mahkumlarda!
“Darbeci” egemenler tutuklanınca..
Tutuklu hakları, baştan aşağıya değişti.
Tutuklu “Hastayım” derse ne olacak?
Eskiden şöyle denirdi:
“Ahan orda revir. Git, yat.”
“Hasta kalp krizi geçiriyor”muş. “Durumu acil”miş. “Hemen hastaneye kaldırılmazsa tehlikeli bir durumla karşılaşılma ihtimali yüksek”miş!
Bunların hiçbirisinde cevap değişmezdi:
“Fazla uzatma işte.. Revir orda!”
Revirde doktor var mı?
Bırakın doktoru, revirde yatacak yer var mı?
Bunlar hiç önemli değildi..
Ama birinci sınıf vatandaşlarımız tutuklanınca.. Egemenler cezaevine girince..
Bu kurallar altüst oldu..
Tutukevlerinde artık 24 saat doktor bulundurulması bir yana..
Tutuklular anında hastanelere sevkedilmeye başlandı.
Yeter ki, “Ben hastayım” denilsin..
Allah kimseye hastalık vermesin.
Direkt hepsi için, “Numara yapıyorlar” diyecek halim yok.
Ama garibanlar “Hastayım” derken, düne kadar kimsenin çıtı çıkmıyordu.
Bırakın hastanelere sevketmeyi, revirde doktora bile götüren yoktu.
Şimdi?
Şimdi GATA’lara sevkler başladı. Neredeyse tutukevi ile GATA arasına servis koyacaklar!
Başka neler değişti, darbeciler/egemenler tutuklanınca?
Mesela, “gerekçesiz tutuklanma” uygulaması değişti..
Yok artık öyle, “Delillerin durumuna göre” şeklinde soyut bir gerekçe.
Tek tek yazıyorlar; hangi delil sebebi ile tutuklama kararı verildiğini!. Darbeciler sayesinde, diğer şüpheliler de öğrendiler artık, hangi gerekçelerle tutuklandıklarını..
Kötü bir şey mi?
Asla..
Ama düne kadar niye böyle bir hakkı yoktu, şüphelilerin?
Egemenler tutuklanınca mı aklınız başınıza geldi?
Bir hak daha verildi, tutuklulara..
Tutuklular için, birinci derece akrabalarının cenazelerine katılma hakkı tanındı.
Eskiden ne deniyordu?
“Sen mahkum değilsin ki!”
“Delirtme adamı, tutuklu olsam ne olur, mahkum olsam ne olur? Cezaevindeyim, babamın cenazesine katılamıyorum. Yok mu bu soruna çözüm bulacak?” diye isyan edenler, duvarlara konuşurdu....
Muhatap bürokrasi, kılını kıpırdatmadan, “Yok ağam. Sen mahkum olsaydın, mahkumiyet kararın kesinleşmiş olsaydı.. Güvenlik açısından sıkıntılı bir durum yok ise.. Ahan işte savcı bey, müdür beye yazardı. Müdür bey seni cenazene yollayabilirdi. Ama sen mahkum değilsin. Sen tutuklusun. Biz karışmayız o işe” denirdi.
Peki kim karışacak?
“Biz bilmez, devlet bilir” der, kapatırlardı tartışmayı..
Cenaze de ertesi günü kalkar, olay biterdi.
Şimdi öyle mi?
Yeni farkına varıldı ki..
Bu ülkede tutuklular da var.
Onların da yakın akrabaları ölüyor.
Onların da yakınlarının cenazelerine katılmaları, bir hak olmalı..
Ve darbeci tutukluların yakınları öldükçe, konu ülke gündemine taşındı.. Ve tutukluların yakın akrabalarının cenazelerine katılma hakkı artık kanunla tanındı.
Şimdi daha fazlası isteniyor.
4 gün izin verilmiş.
“Yetmez” deniyor.
“Ayrıca taziyeleri kabul etmek için, birkaç gün de evde kalınsın” deniliyor.
Darbeciler sayesinde, bakalım daha ne haklara kavuşma imkanı doğacak..
Kimbilir, belki herkes “tutuklulara tanınan haklar, sokaktakilere tanınan haklardan daha fazla. Biz de tutuklanmak istiyoruz” bile diyecekler.
Şakası bir yana..
Gerçekten ibretlik bir durum.
Düne kadar ülkeye egemen olanlar...
Tutuklular için akıllarına getirmedikleri hakları, şimdi kendileri tutuklanınca, bir bir kabul ettiriyorlar.
Ve bu ikiyüzlü tutuma isyan etmesi gereken medya, “Tutuklulara şu hak niye yok? Tutuklulara bu hak niye yok?” diyerek, darbecilere yeni haklar tanınması için çırpınıyor!
Darbeciler hakkındaki mahkumiyetler kesinleşince, sıra “mahkumlara tanınacak ek haklar”a gelecek..
Umarım, darbeciler çıktıktan sonra, “Bu haklar tutuklulara/mahkumlara çok. Ne demekmiş, akrabasının cenazesine gitmek? Sen tutuklu/mahkum değil misin? Ne işin var cenazede” denilip, verilen haklar, geri alınmaz.
Ali İhsan KARAHASANOĞLU / YENİ AKİT