Eski TMSF Başkanı Ahmet Ertürk, 28 Şubat döneminde banka yönetim kurullarındaki emekli askerlerle ilgili, "Bu eski emekli askerler o bankalardan yararlanmak için oraya gitmediler. O banka sahipleri hak etmedikleri kazançları çözmek, istedikleri işleri elde etmek, çözebilmek için o günün güçlü gördükleri kişilerinden yararlanma yolunu seçtiler." dedi.

TBMM Darbe ve Muhtıraları Araştırma 28 Şubat Alt Komisyonu, eski TMSF Başkanı Ahmet Ertürk`ü dinledi. Ertürk, darbeci güçlerin zaman içerisinde strateji değiştirerek, bizzat darbe yerine, darbe korkusu yaratma yoluna gittiklerini söyledi. Ekonomik manipülasyonlar dahil darbe korkusu oluşturmak için dezanformasyon süreci yaşandığını kaydeden Ertürk, "Birilerinin darbeyi önledim demesinin kıymeti yok. Bu rol aslında o senaryoda zaten yazılmıştır. Bu rol darbe sürecinin parçasıdır."diye konuştu.

Türkiye`de 1990`lı yıllarda meydana gelen bankacılık sistemindeki çöküşün yanlış ekonomik politikalar ve olumsuz siyasi şartların sonucu olduğuna dikkat çeken Ertürk, "1990`lı yıllarda başlayan ve 2003`e kadar devam eden bu süreçte, 25 banka sistem dışına çıktı. Bunlardan 5`i doğrudan tasfiye sürecine sokuldu, banka lisansları ellerinden alındı. 20 tanesi ise TMSF`ye devredildi." dedi.

KAMU BANKALARINI EKONOMİ İÇİNDE TUTMAK İÇİN 23 MİLYAR DOLAR PARA AKTARILDI

Ertürk, TMSF`ye aktarılan bankaların kamuya maliyeti kadar büyük maliyet unsurlarına, kamuda da katlanıldığına dikkat çekti. 28 Şubat sürecinde kamu bankalarını ekonomi içinde tutmak için 23 milyar dolar para aktarıldığına dikkat çeken Ertürk, kamu bankalarının neden bu noktaya geldiğinin de araştırılması gerektiğinin altını çizdi. Ertürk, bu bankaların siyasi etkilere açık bankalar olduğuna, politik motivasyonlu kredilerin söz konusu olduğuna dikkat çekti.

1990`lı yıllarda yüksek reel faizle birlikte düşük kur politikasının yabancı kaynaklar ve iç rantiye için iç borçlanma senetlerini dünyanın en karlı mekanizması haline getirdiğini söyleyen Ertürk, "Bütçe açığı astronomik seviyede seyretti. Bütçe açığı ve iç borçlanma süreci birbirini destekleyerek kısır döngü halinde devam etti." şeklinde konuştu.

"BATAN BANKALARDAN 18`İ, 1990`LI YILLARDA EDİNİLMİŞ BANKALAR"

Ertürk, Türkiye`de 1999 yılında vatandaşlardan alınan vergilerin yüzde 66.4`ünün sadece faize gittiğini, bütçenin faiz ve ücret bütçesi haline geldiğini dile getirdi. Özel sektörün elindeki nakit kaynakları devlet iç borçlanma senetlerine yatırdığını aktardı. İşleyişteki bu çarpıklıktan en fazla yararlanan sektörlerin başında ise bankaların geldiğini söyledi. İş dünyasından bankacılık sektörüne yoğun bir yönelme olduğunu aktaran Ertürk, "Batan 25 bankadan 18`i battığı zamanki sahipleri tarafından 1990`lı yıllarda edinilmiş bankalar." dedi. Bu durumun yaşanan çarpıklığı da gösterdiğine işaret eden Ertürk, batan bankalardan 10 tanesinin de medya sahibi bankalar olduğunu ifade etti.

"BANKACILIK SÖKTÖRÜNE GİRİŞ VE ÇIKIŞLAR İYİ DÜZENLENEMEDİ"

Kamunun bankacılık sektörüne giriş ve çıkışları iyi düzenleyemediğini vurgulayan Ertürk, "Sabıkalı birine, bankaların kredi kartı bile vermekten kaçınacağı kişilere banka lisansı verirseniz, bunun şahsı menfaatler için kullanılmasına kapı açmış olursunuz." dedi. Sektörün kanunlardan çok Kanun Hükmünde Kararnameler ile yönetildiğini aktaran Ertürk, uygulanacak müeyyideler ile ilgili de boşluk oluştuğunu dile getirdi.

28 Şubat`ın bir toplumsal ve siyasal mühendislik projesi olduğunu kaydeden Ertürk, "Aynı anda finansal mühendislik projesi de hayata geçirildi. Bu iki proje, iki farklı güç tarafından birbirinden destek alarak hayata geçirildi. İkinci proje, öbür projenin yarattığı kaosun yüksek kar peşinde koşan kötü niyetli müteşebbisler tarafından hayata geçirildi. Siyasette hak etmediği mevkileri silah zoruyla, silah korkusuyla elde etmeye çalışan güçler, ekonomide de hak etmedikleri kazançları manipülasyonlarla, gayrimeşru yollarla elde etmeye teşvik etmişler." şeklinde konuştu.

"ASKER KÖKENLİ ÜYELERİN BANKALARIN YÖNETİM KURULLARINA NE TÜR KATKILARI OLABİLİR?"

28 Şubat sürecinde 5-6 bankada emekli askerlerin yönetim kurulu üyesi olarak görev aldıklarını hatırlatan Ertürk, "Emekli askerlerin, emekli güvenlik mensuplarının o bankaya nasıl bir katkısı olabilir? Bunların bankanın finansal işleyişine katkısı olmayacağı açıktır. O banka sahipleri bu kişilerden ne beklemişlerdir ki bunları yönetim kurulu üyesi yapmışlardır? Bu eski emekli askerler o bankalardan yararlanmak için oraya gitmediler. O banka sahipleri hak etmedikleri kazançları çözmek istedikleri işleri elde etmek, çözebilmek için o günün güçlü gördükleri kişilerinden yararlanma yolunu seçtiler. Bu her zaman oldu." dedi.

Ertürk, 28 Şubat sürecinde bazı banka zararlarının açıklanamadığını belirterek, "Paralar nereye gitti. Finansal mantık içinde bunu bulmak mümkün olamadı." diye konuştu.