Hased; Allah (c.c)’ın, bazı kullarına lütfettiği nimetler karşısında kıskançlık duygusuna kapılıp o kulların bu nimetlerden mahrum olmasını dilemektir. Bu dilekte bulunan kimse ister sadece dilekte bulunmakla yetinsin, ister bu dileği yerine getirmek için bilfiil teşebbüslerde bulunsun, her ikisinin de manası hasettir. (Fizilal-i Kur’an 16.cilt )

Hasedin sebepleri; büyüklük, kibir, öfke, makam ve mevkie karşı zafiyet, mala düşkünlük, kin, şöhret, doyumsuzluk ve cimriliktir.

Hased, nefsi bir hastalık olup insanları helake uğratacak kadar tehlikelidir. Hased eden kişi, kıskandığı kimseye ulaşmadan ona zarar verir. Kafasının sürekli karmakarışık olması sebebiyle başarısızlıklar yaşar. Yaptığı hayırlı işler hased yüzünden zayi olur. Bu yüzden sürekli huzursuz olup ne yaptığını bilmez halde; ne bu dünyada ne de öbür dünyada kendisine bir yer ayarlayabilir.

“Ümmetim için en fazla korktuğum şey, onların elinde malı çoğalması dolayısıyla birbirini kıskanması ve muharebeye tutuşmalarıdır.” (İbn-i Ebi Dünya)

Hased, Allah (c.c)’a karşı yapılan ilk isyandır. Bu hased; şeytanın Hz. Adem’e olan kıskançlığıdır.

“Bir zamanlar biz, meleklere; ‘Adem’e secde ediniz’ dedik. İblis hariç hepsi secde ettiler. O, yüz çevirdi de büyüklük tasladı. Böylece kâfirlerden oldu.” (Bakara /34)

“Allah (İblis’e) dedi ki: ‘Sana emrettiğimde, seni secde etmekten alıkoyan nedir?’ İblis: ‘Ben ondan daha hayırlıyım. Çünkü beni ateşten yarattın, onu çamurdan yarattın’ dedi.” (Araf /12)


Yeryüzünde işlenen ilk günah da hasettir. Yeryüzünde işlenen ilk cinayet de; kıskançlık yüzünden Hz. Adem’in oğullarından Kabil’in, kardeşi Habil’i öldürmesidir!

“Onlara Adem’in iki oğlunun haberini gerçek olarak anlat: Hani birer kurban takdim etmişlerdi de birisinden kabul edilmiş, diğerinden ise kabul edilmemişti. (Kurbanı kabul edilmeyen kardeş kıskançlık yüzünden) ‘And olsun seni öldüreceğim’ dedi. Diğeri de ‘Allah ancak takva sahiplerinden kabul eder’ dedi.” (Maide / 27)


“Sakın birbirinize hased etmeyiniz ve küsmeyiniz. Ey Allah’ın kulları kardeş olunuz.” (Müslim)
“Ateşin odunu yediği gibi, hased de hasenatı yer.” (İbn-i Mace)

Hased, insanı Kabil’in örneğinde olduğu gibi ölüme kadar götürebilir. Hasid insan sürekli İblis’in hizmetindedir, meleklerden lanet ve öfke görür. Başkaları tarafından kınanır ve aşağılanır. Hasidin duası kabul olmaz. Kendisini başkalarıyla kıyasladığı için sürekli isyankârdır ve hatta küfre kadar gidebilir.

Hasedin zararlarından biri de; kabir azabı ve karanlığıdır. Kıskançlıktan dolayı insanda diğer nefsi hastalıklar oluşur (büyüklük, gıybet, kovuculuk…). Bundan dolayı kalpte darlık, sıkıntı olur ve sürekli sanki ateşin içindeymiş gibi kıvranıp acı çektirir.

Kalpteki bu hastalık ancak ilim ve iyi amellerle tedavi edilebilir. Hasedin hem bu dünyaya hem de öbür dünyaya zarar verdiğini bilerek ona göre hareket etmeliyiz. Salih insanlarla bir arada bulunmaya özen göstermeliyiz. Allah Resulü (s.a.v) şöyle buyurmuştur:

“Bir kimse eğer bir kimseyi dost tutarsa yarın o kişiyle haşrolunur.”

Kişi, kıskandığı kimseye karşı zorla da olsa saygı ve hatta sevgi duymalıdır. Böylece belki aralarında muhabbet doğar. Hasedin istediği her söz ve fiilin zıddını yapmaya çalışmalıdır. Hased ettiği kişiyi toplum içinde övmeli, gerekirse özür dilemelidir. Hasedi, ona kötülük yapmayı emrediyorsa ona karşı o da iyilik yapmaya çalışmalıdır. Bunların hepsinin şeytanın bir vesvesesi olduğunu bilerek nefsinin dürtülerinin tam tersini yapmalıdır. Mümin, bu tür vesveselerden uzaklaşmaya çalışmalıdır. Kalbine iyice kök salmadan bir an önce iyi amelleriyle kurtulmaya çalışmalıdır…

Allah bizleri ve bütün Müslümanları hased ve buna benzer helak edici nefsi hastalıklardan korusun. Âmin…

Sultan Demir
Nisanur Dergisi