MAZLUMDER Ankara Şubesi tarafından 28 Şubat darbesinin yıl dönümü nedeni ile basın açıklaması düzenlendi.
Ankara Adalet Sarayı önünde yapılması planlanan basın açıklaması, Valilik tarafından gerekçe gösterilmeyerek izin verilmediği için MAZLUMDER Ankara Şubesi toplantı salonunda yapıldı.
Yapılan basın toplantısına HÜDA PAR Ankara İl Başkanı Reşat Uşar, 28 Şubat mağdurları ve yakınlarıi ile STK temsilcileri katıldı.
Basın açıklaması öncesi bazı katılımcılar birer kısa konuşma gerçekleştirdi.
28 Şubat zulmünün son bulmasını ve mağdur insanların özgürlüklerine kavuşmasını dile getiren Köklü Değişim Dergisi Editörü Yılmaz Çelik, "O dönemin başörtüsü ve zulüm karşıtı olan mağdurların feryadı ve çığlıkları arş-ı alayı titretmekte olmasına rağmen bugün hâlâ bu zulmü görmekteyiz. 28 Şubat süreci bitmiş olduğu söylense de biz bugün bu süreci ve zihniyeti yaşamaya devam ettiğini görmekteyiz. 17 yıllık bir iktidardan bahsediyoruz. Önceden bir söz vardı: 'İktidar olduk ama muktedir olamadık' düşüncesi toplumda çok yaygındı fakat gördüğümüz kadarıyla şu anda toplumda muktedirlik olma söz konusu bizim sadece istediğimiz bu zulmü ortadan kaldırabilecek bir adım atılması ve yeniden yargılama yapılmasının istiyoruz." dedi.
28 Şubat'ı gerçekleştirenler, karar verenler ve 28 Şubat darbesini yapanların müebbet hapis cezasıyla cezalandırıldığını ifade eden MAZLUMDER Ankara Genel İdare Kurulu Üyesi Ali Dalaz, "Mağdur insanların hâlâ cezaevinde olduğunu ve bu konunun özenle üzerinde durulması gerektiğini" belirtti.
Kapatılan Fazilet Partisi Hatay Milletvekili Mehmet Sılay da "22 yıldır bu kardeşlerimizi cezaevinde görüyoruz. İlahi adalet tecelli etmiş, kardeşlerimizi mahkum eden hakimler yan koğuşta yatıyor ve bunların görülmesi gerekiyor." dedi.
Basın açıklamasını MAZLUMDER Ankara Şube Başkan Yardımcısı Mehmet Altın okudu.
Altın, açıklamasında, bir teşebbüsün ötesine geçerek fiilen gerçekleşmiş ve milyonlarca insanı etkilemiş bir darbe olan 28 Şubat darbesinin üzerinden 22 yıl geçtiğini, darbenin aktörü olan bazı askerlerin müebbet hapis cezası aldığına vurgu yaparak, "Ne var ki biz halen, "28 Şubat Zulmü Son Bulsun! diyoruz." dedi.
Altın, "2018 yılı başından, aynı yılın 28 Şubat’ına kadar her hafta üst üste; sonrasında ise her ayın 28’inde; şubelerimiz, destekçi sivil toplum örgütleri, üye ve gönüllülerimizle; Ağrı'dan İstanbul'a farklı illerde, meydanlarda, cezaevi önlerinde ve dernek salonlarımızda; ‘28 Şubat Zulmü Son Bulsun!’ dedik. 28 Şubat'ın 22'nci yılını geride bırakırken yeniden yargılama kararlarıyla gündeme gelen bir takım umut verici istisna dışında bu konuda köklü bir adım atılmadığını gözlemledik. Bugün seri halde gerçekleştirdiğimiz açıklama, toplantı ve eylemlerin 20'ncisini icra ediyoruz. Ve bu 20'nci buluşmada da duyurmak istiyoruz ki bu sorun, 22 yıldır nice hükümetler, siyasi iktidarlar, güç odakları ve yargı mensupları gelip geçmiş olmasına rağmen halen devam etmektedir. 20-25 yılı aşkın süredir cezaevlerinde tutulan darbe mağduru Müslüman siyasi mahpuslar ve bunların aileleri yönünden 28 Şubat hala sürmektedir." ifadelerine yer verdi.
Aileler için bu durumun bin yıldır sürüyormuşçasına devam ettiğinin altını çizen Altın, "28 Şubat’ın hemen her çevrede darbe olarak adlandırıldığı; bir kısım 28 Şubatçının müebbet hapis cezası aldığı; brifingli ya da paralel yargının elemanları olup kritik mahkemelerde görev yapan hâkim ve savcıların ihraç ve tutuklamalara muhatap olduğu; örgütçülerin başka kişileri örgütçü diyerek soruşturduğu ve cezalandırdığının ortaya çıktığı bu günlerde, dönem yargılamalarına meşru yargılama muamelesi yapmak açık bir zulümdür. Çocukları babasız, anneleri evlatsız bırakan bu sorun matematik hesabıyla 20-25 yıllık bir sorun olarak değerlendirilebilir. Ancak mimarları tarafından bin yıl süreceği söylenen darbenin etkisi mahpuslar ve aileleri açısından, her geçen günün ağırlığı hesaba katıldığında, bin yıldır sürüyormuşçasına devam etmektedir." şeklinde konuştu.
Altın, "Unutulmasın ki mazlumların ahı bütün siyasi hesapları ve matematik hesaplarını alt üst edecek bir güce sahiptir. Artık hiçbir hesap yapılmaksızın 'brifingli yargı' kararlarıyla hapsedilen mazlumların ve 28 Şubat’ın tahkim ettiği zemine basarak büyüyen 'paralel yargı' kararlarıyla hapsedilen hemen her çevreden mazlumun tahliyesi zorunludur. Brifingli ve paralel yargı dönemlerinin içtihatları ve alışkanlıkları, yargı camiasında kötü bir gelenek başlatmıştır. Bu geleneğin sürdürülmesinden doğan yargı zulümlerinin artık son bulması gerekmektedir." ifadelerini kullandı. (İLKHA)