Çok güzel geçen bir etkinlikten sonra derneğe gelmiş, oradaki kardeşlerimizle sohbet ediyorduk.
Ben de sohbet edecek birilerini arıyordum. Bir de baktım ki; nur yüzlü, sakallı bir ağabeyimizin etrafında genç kardeşlerimiz oturmuş, onu dinliyorlar. Birden içimden o halkaya katılmak geldi ve hemen kalkıp yanlarına gittim.
Ağabeyimiz Kur`an ve sünnet çerçevesi içinde çok güzel şeyler anlatıyordu. Ben de onu zevkle dinliyordum. Bir ara beni en çok etkileyen ve düşündüren şu olayı anlattı:
İran İslam İnqılabı`ndan hemen sonra bir ağabeyimiz İran`a gidip Ayetullah ile görüşmüş. Ayetullah`a kendilerinin de İslam davası içinde olduklarını söylemiş. Bunun üzerine Ayetullah ona şu soruları sormuş: "Kaç tane şehidiniz var? Kaç taneniz işkence gördü? Kaç taneniz zindana düştü?"
Tabii o zamanlar davanın temelleri daha yeni atılıyordu. Bu yüzden henüz önemli bir sıkıntı yaşanmış değildi. Dolayısıyla ağabeyimiz bu sorulara mahçup bir şekilde "olumsuz" cevaplar vermiş. Bu "olumsuz" cevaplar karşısında Ayetullah; "bu ne biçim bir dava?" diye sormuş haklı olarak.
Burada, Ayetullah aslında bize şunu anlatmak istiyor: "Şehidsiz", "işkencesiz", "zindansız" bir dava İslam davası olamaz. Eğer siz İslam`ı kendinize bir dava olarak seçmişseniz, o halde şehid olmaya, işkenceler görmeye, zindanlarda çürümeye de hazırlıklı olun. Eğer bunlar başınıza gelmiyorsa, ya siz bazı yerlerde hatalar yapıp tavizler veriyorsunuz ya da seçtiğiniz dava İslam davası değildir. Çünkü tarih boyunca Hakk`a tabi olup onu savunanların, yani İslam davasına gönül verenlerin başlarına hep bunlar gelmiştir. O halde bunlar, bu gün de İslam davasına gönül verenlerin başlarına gelmelidir. Çünkü bu Sünnetullah`ın bir gereğidir.
Aldığım bu ibretlik ders üzerine Rabbime şöyle niyazda bulundum: "Ey Rabbim! Madem bütün bunlar senin Sünnetullah`ındandır; o halde ben de bu çağda senin davana gönül vermiş biri olarak, bu uğurda işkenceler görmeye, zindanlarda çürümeye, şehid olmaya (ki en çok da bunu istiyorum) razıyım. Eğer bunların bana uğraması için eksikliklerim varsa, ne olur en kısa zamanda bu eksikliklerimi tamamla. Tamamla ki, sen benden razı, ben senden razı bir şekilde sana kavuşayım.
Mehmet Bilgiç / Adıyaman - Yaş: 20
Sevgili Genç Kardeşlerimiz!
Bir ay boyunca gelen tüm yazılar içerisinde en güzel yazıyı gönderen kardeşimize bir kitap seti veya kaset vb. bir set hediye edeceğiz. Posta ile yazı gönderecek kardeşlerimiz yazılarının “Ayın Yazısı” seçilmesi durumunda, bizimle iletişime geçebilirler. Fakat özellikle dikkat etmenizi istediğimiz iki nokta var. Birincisi; gönderdiğiniz yazıların tamamen size ait olması gerektiği, yazınızda alıntı cümleler varsa bunları belirterek göndermeniz. İkincisi ise adınızı, soyadınızı, yazıyı gönderdiğiniz memleketi ve yaşınızı mutlaka belirtmeniz gerekmektedir. Bu hayırlı çalışmaya (yarışmaya) tüm genç kardeşlerimizin katkıda bulunmasını bekliyoruz.
Doğrugenç sayfasında sizden gelecek karikatür ve mini bulmacalara da yer veriyoruz. İlginizi bekliyoruz.
Yayınlanmasını istediğiniz yazılarınızı dogrugenc@dogruhaber.com.tr e-posta adresine mail olarak veya posta yolu ile gönderebilirsiniz.
Yazılarınızı eğer bilgisayarda yazıyorsanız bir sayfayı geçmesin. El yazınızla gönderecekseniz bir beyaz kâğıdı aşmasın. Gönderdiğiniz mektuplara “Doğru Genç” için diye not düşürmeyi unutmayın.