TBMM Darbeleri Araştırma Komisyonu, 28 Şubat süreciyle ilgili isimleri dinlemeye devam ediyor. Dün dinlenen isimler arasında dönemin İstanbul Kağıthane Kaymakamı Necati Şentürk, Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği (ÇYDD)`nin devletten nasıl burs aldığını anlattı.

Bir okulun açılışında Hz. Ali`nin sözlerini referans gösterdiği için Batı Çalışma Grubu (BÇG) tarafından fişlendiğini belirten Şentürk, Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği’nin nasıl burs topladığını ise şöyle aktardı: "Bize, bu kişilere burs verin veya paraları bize aktarın, dediler. Bu yasal değildi. Vali Yardımcısı Yusuf Odabaş, buna razı olmayınca görevini değiştirdiler ve başka bir vali yardımcısı eliyle bunu yaptılar. Çağdaş Yaşamcılar, öğrencinin imam hatip mezunu olup olmadığı, ailesinde namaz kılan olup olmadığı, ailesinde imam var mı yok mu gibi objektif olmayan bir değerlendirmeyle seçim yapıyordu."

ÇYDD`nin adı, son olarak Ergenekon soruşturmalarında da geçmişti. Aynı derneğin, Cumhuriyet mitinglerinin organize edilmesinde aktif rol aldığı da iddialar arasındaydı.

SACİT ADALI: O BRİFİNGE KORKTUĞUM İÇİN KATILDIM

Refah ve Fazilet partilerinin kapatılmasına karşı çıkan Anayasa Mahkemesi eski üyesi Sacit Adalı, 28 Şubat Komisyonu`na bilgi verdi. Adalı, "Yargı brifinglerine korktuğum için katıldım" dedi.

28 Şubat sürecinde Refah ve Fazilet partilerinin kapatılması istemiyle açılan davalarda kapatmaya karşı çıkan dönemin Anayasa Mahkemesi üyesi Sacit Adalı, TBMM Darbe ve Muhtıraları Araştırma Komisyonu`nda açıklamalarda bulundu.

28 Şubat Alt Komisyonu`na konuşan Sacit Adalı, yargı brifingine korktuğu için katıldığını söyledi.

Adalı, şu ifadeleri kullandı: "En son brifing verilme hadisesine ben de katıldım. Utanarak ve sıkılarak ifade edeyim ki korktuğum için katıldım. Kimse `bunu şöyle, böyle yap` demedi, davet gelmedi. Ama öyle hava, atmosfer, iklim yaratılmıştı ki... Sizi yönlendiriyorlar, sizin nasıl hareket edeceğinizi biçimlendiriyorlar. Atatürk, cumhuriyet düşmanı itham edildiğimiz durumlarda siz nasıl, ne yapacağınızı bilemez duruma geliyorsunuz. O kadar psikolojik baskı uygulandı. Brifing tam bir toplum mühendisliğidir. Korkarak gittiğimi utanarak söylerken, bir cesareti de söyleyebilirim. Orada ikide bir alkış ve ayağa kalkmalara yerinde oturarak karşılık veren, alkışlamayan 5-6 kişiden biriydim.

Herkes herkesten korkmaya şüphe etmeye başladı. Birileri ürktü. Bu baskıyı yüzde yüz hissettiğimi açıkça söyleyebilirim. O atmosfer insanları yönlendiriyordu. Askerlerimize de müteşekkirim, herkese müteşekkirim iyi ki bu işler oldu. Türkiye`nin yenileşmesi, düzenlenmesi, reforma tabi tutulması için böyle bir kargaşanın olması lazımdı.

28 Şubat`ın ekonomik hadise olduğu düşüncemi muhafaza ediyorum. Tamamen salt askeri operasyon değildir. Ne 1960 ne 1980 ihtilali, ne de 28 Şubat postmodern darbedir. Belli ellerde olan sermayenin kendisine rakip gelme tehlikesini görmesi karşısında daha bu tehlikenin doğmadan boğulması operasyonudur belki de. Nitekim birçok şirket elemine edildi. Bankaların ortadan kaldırılması yaşandı. Kendiliğinden mi oldu?

Gözbebeği ordumuz bu işi kara gözü, kara kaşı için mi yaptı? Hudutları beklemek gerekiyorken içeride düşman peydah etmenin manası neydi? `İrancı olacaklar, İran geliyor` deniyordu. Şerefimle, namusumla ifade edeyim ki bu millet asla İran olmaz. O korku salınma hadisesi son derece abesti. Türkiye bence iktidar mücadelesi yaşadı. Şimdi o iktidar mücadelesinin sivilleşme dönemini yaşıyoruz. Çok şükür taşlar yerine oturuyor. Artık kaynağını anayasadan almayan yetkinin kullanılmaz olduğu anlaşılıyor. Biz bizi ezdik."

KOMİSYONDA İLGİNÇ İTİRAFLAR GELİYOR

Komisyonun şu ana kadar konuştu isimlerden ilginç itiraflar geldi. Dönemin İstanbul Valisi Erol Çakır da, komisyona yaptığı açıklamalarda dönemin 1. Ordu Komutanı Çetin Doğan`ın İstanbul`daki İmam-Hatip Liseleri`nde öğrencilerin başlarının açılması konusunda yaptığı baskıları anlatmıştı. Çetin Doğan, Balyoz Darbe Planı Davası`nda, darbeye eksik teşebbüsten 20 yıl hapse mahkum edilmişti.