Cumhurbaşkanlığı himayesinde düzenlenen 4’üncü Uluslararası Arapça Kitap ve Kültür Günleri devam ediyor. Düzenlenen programa Fas'tan katılan Dr. Hamza Bin Ali El Kettani, şer'i enstitü ve medreseler hakkında İLKHA'ya önemli değerlendirmelerde bulundu.  Kettani, devletin medreselerde yetişen nesilden istifade etmesi gerektiğini söyledi.

Fas'ta akademik eğitimin şer'i enstitüler kanalıyla yapılabildiğine dikkat çeken Kettani, şer'i ilimler eğitiminin yaygın olduğunu belirtti.

Kettani, "Fas'ta şer'i eğitimin iki yolu vardır. Birincisi akademik yoldur. Liseden mezun olununca ilahiyat bilimlerinin okutulduğu fakültelere geçiş yapılır. İkincisi de bir kültür halini almış ve kökü çok derin tarihe dayanan klasik medreselerdir. Buralarda daha çok metinler üzerinden eğitim verilir. Lügat, fıkhi, usul ve hadis terimleri, metinleri ezberletilip açıklamaları yapılır. Öğrenciye ilk olarak Kur'an-ı Kerim ezberletilir. Ezber sürecinde yazı yazma ve sonrasında hat çalışması yapılır. Sonra Acurrumi metniyle lügat eğitimi ve nahiv ilmine başlanılır. Ardından nahiv ilminin metinlerinde olan 'Elfiyyetu İbni Malik' okutulur. Sonra sırasıyla diğer metinler tek tek okunarak eğitimde seviyeler aşılır. Bizde Maliki fıkhında İbni Âşir’in ‘El Mürşidul Muin Ali Eddaruri’ adlı eseri okutulur. Fıkıh Usulünde ‘El Varakat’ metniyle başlanılır. Kıraat ilminde ‘El Harraz’ ın metni okutulur." dedi.

Fas'ta devletin, şer'i enstitülere lise denkliğinin verildiğini aktaran Kettani, "Yani şeri ilimlerin okutulduğu enstitülerden mezun olan öğrenciler, lise diplomalarıyla herhangi bir üniversiteye geçiş yaparak ilahiyat, edebiyat ve hukuk fakültelerinden birinde eğitimlerine devam edebiliyorlar. Böylelikle şer'i ilimlere dair aletleri edinen öğrenci, üniversiteye geçerek akademik alanda ufkunu ve zihnini açarak asra ve vakıaya ayak uydurarak ilerleme kaydeder." ifadelerine yer verdi.

Medreselerden mezun olanların eğitim seviyesini yüksek olduğuna değinen Kettani, şunları söyledi:

"Devlet eğer medreselere denklik vermez ise bu, medreselerin hiçbir kıymetinin olmadığı anlamına gelir. Çünkü yaşayan her insan hayatını güvence altına almak ister. Bunu ancak bir işle güvence altına alabilir. Şimdi uluslararası düzende yalnızca resmiyeti olan okullar tanınıyor. Medreselere eğitim bakanlıkları tarafından statü verilmezse buralarda tahsil görmek vaktin israfı, ömrün zayi edilmesi ve boşuna çaba harcamak olarak değerlendirilir. Şunu belirtmekte fayda var: Devlet, medreselerde yetişen nesilden istifade etmeli. Öyle ki buralarda yetişenler öncelikle devlet okullarında yetişenlere nispeten alanlarında daha mütehassıstırlar. Medreselerin eksik olduğu yönse daha çok fenni alanlardır. Devlet, fenni ve ilmi alanları birleştirecek şekilde medreseleri yenilerse, şer'i enstitü veya medrese mezununa lise denkliği verirse ve üniversite düzeyinde önlerini açarsa bu ülke adına çok büyük bir kazanç olacaktır."

Hamza Bin Ali El Kettani kimdir?                     

Fas'lı Dr. Hamza Bin Ali El Kettani, 2000 yılında Ürdün Üniversitesinde eczacılık bölümünde ve sonrasında ilahiyat bölümünde doktorasını almıştır. Bir mutasavvıf olan Kettani, Fas'ta El Kettani Zaviyesine bağlıdır. Davet çalışmalarını bu zaviye ve kendisinin kurduğu derneklerle yürütmektedir. 1995 yılında Ürdün Üniversitesinde felsefe bilimi üzerine eğitim seminer vermiştir. 1996’da Demokrasi bilimi, 1997’de iktisat bilimi, Arap meselesi, kavmiyetçilik fikri, Filistin meselesi üzerine ve daha birçok alanda seminerler vermiştir. Siyasi, toplumsal ve ekonomi alanlarında araştırmaları vardır. Başta ‘Siyase Eşşeriyye’ olmak üzere İslami konularda 80'den fazla eser ve ansiklopedi kaleme almıştır. (Zeyd Varol, Nizamettin Aşkın-İLKHA)