Yeni Anayasa Platformu (YAP) Türkiye genelinde yürüttüğü halk toplantılarının ara sonuçlarını kamuoyu ile paylaştı. Rapor, Türkiye’nin baskıcı ve antidemokratik yöntemlerle oluşturulmuş mevcut anayasa ile devam etmesinin olanaksız hale geldiğini çarpıcı biçimde ortaya koydu.

Toplantılara katılan hemen hemen her siyasi görüşten vatandaş, yeni anayasanın insan merkezli olmasını talep ederken, devletin minimum düzeyde görünür olmasını, özgürlükleri kısıtlayacak faaliyetlerde bulunmamasını ve amacının halka hizmet olmasını talep ediyor.
 

TOPLUM İNSAN MERKEZLİ ANAYASA İSTİYOR
YAP’ın şu ana kadar 23 il ve ilçede gerçekleştirdiği, 6 bine yakın kişinin katıldığı toplantılarda, 600 kişi söz alarak konuşurken 400 kişi de yazılı bildirimde bulundu. YAP, hedefin 100 toplantı olduğunu ve sosyal mecraların da kullanımı ile binlerce kişinin görüşünün yeni anayasa yapımı için ortaya konacağını belirtti.

Düzenlenen toplantıların sonuçlarını inceleyen Anayasa Çalışma Grubu (AÇG) ise 7 ayrı başlıkta yoğunlaştığını ve bu taleplerin incelenmesi sonucu birbirine yakın ve bağlantılı taleplerin analizinden şu sonuçlar çıktığını açıkladı:
 

— Katılımcılık talebi, temsilcileri vasıtasıyla değil, doğrudan anayasa yapma sürecinde yer alma isteği olarak somutlaşıyor. Toplum, kendisine anayasa hazırlanıp sunulmasını değil, kendisinin anayasa yapımının engellenmemesini talep ediyor.
 

— Toplum, geleneksel devlet algısı ve bu algıya dayalı pratiklerin dışında bir anlayışın esas alınmasını vurguluyor. Türkiye’nin 100 yıllık siyasal ve ideolojik referanslarının dışında ortak paydalar arayışı öne çıkıyor.
 

— Geçmişe referansla konuşurken, yeni anayasada olmaması gereken (negatif) unsurlar sıralanıyor. Bu bağlamda anayasada hiçbir kutsiyete, değiştirilmez dogmalara, ırkçı-şoven, ötekileştirici, dışlayıcı kavrama yer verilmemesini çok açık bir şekilde talep ediyor. Bu yaklaşımı darbe anayasalarında özgürlük maddelerinde yer alan “ama”ların olmaması talebi somutlaştırıyor.
 

— Toplum yalnızca geçmişe yönelik bir tepkiyi dile getirmekle yetinmiyor. Geleceğini olumlu söylemler ve taleplerle de inşa etme eğilimini sergiliyor. Bu bağlamda yeni anayasanın insan merkezli olması, toplumun kaderi ve geleceği hakkındaki kararın bizzat topluma ait olması gerektiği, çok daha önemlisi barış, özgürlük, kardeşlik, güven esasına dayanılmasını şart koşuyor. Barışı geleceğe güvenin esası görüyor ve yeni anayasanın devlet aygıtını birey ve toplum yaşamında minimum düzeyde görünür kılmasını bekliyor.
 

— Toplum sistemin demokrasi esaslarına göre yeniden yapılandırılmasını, vesayetin tasfiyesini, kendi iradesinin ve tercihlerinin devletin tüm kademelerinde yansıma bulmasını istiyor. Ancak bu şartla barışın sağlanabileceğini, özgürlüklerin güvencede olabileceğini görüyor.

Şükrü Gündüz/İSTANBUL