“Taraf gazetesinin haberlerinin “yalan çıkan” yüzde “doksanını” ekranda sıralasınlar. Biz de bu gazeteyi kapatalım” diyen Altan, ardından daha iddialı laflar ediyor: “Manipülasyonun, yalanın, iftiranın, utanmazlığın bir sınırı vardır diye düşünüyor insan ve böylesine arsız bir cüretle karşılaştığında gerçekten soluğu kesiliyor.”
“Taraf gazetesinin haberlerinin yüzde şu kadarı yalan ve iftiradır” şeklinde bir ayrıştırma yapmıyoruz; ama çok sayıda yalan habere imza attığını da biliyoruz. Polisten, istihbarattan gelen haberlerin üzerine balıklama atlayınca bazen böyle yere çakılırsın.
Aslında Altan da bu açıklama ile yalan haberler yaptıklarını üstü kapalı olarak kabul ediyor.
Yani “Haberlerimizin yüzde doksanı yalan değil” derken mesela yüzde ellisinin yalan olmasının normal olduğunu mu söylemeye çalışıyor?
Bazen hayali söyleşiler yapıyor, bazen Kandil görüntülerini “Aktütün görüntüleri” diye yutturmaya kalkışıyor, yedi yıl önce düzenlenen 102. maddenin sanki yeni hazırlandığı, Hizbullah için hazırlandığı yalanını okuyucusuna aktarıyor, böylece manipüle etmiş de olmuyor.
Yalan haber yaptığı için tazminata mahkum oluyor.
Bunlar önemli değil Ahmet Altan için.
Ne zaman ki yalan haber oranı yüzde doksana çıkarsa işte o zaman müdahale edecekler.
Kritik eşik yüzde doksan.
Hüseyin Kaya / Doğruhaber