Bismillahirahmanirrahim
Hamd âlemlerin Rabbi olan Allah’a (c.c) mahsustur. Salat ve selam serverimiz Hz. Muhammed Mustafa ya, ehlinin ve ashabının üzerine olsun.
Ubeydullah DURNA kardeşimizin şehadeti hem bizi üzdü, hemde 90’lı yılları hatırlattığı için heyecanlandırdı. Diyebilirim ki şehadet âşıklarını tekrar “cezbeye” getirip “acaba bana’da şehadet nasip olurmu? Diye düşünmeye ve ümitle beklemeye itmiştir. Zira şehadet istek, arzusu anlatılmakla anlaşılmaz, yaşanılarak “tad’ına” varılan manevi bir hazdır. Bu hazzı ancak 90’lı yıllarda sabah 10’dan önce, akşam namazından sonra dışarı çıkmanın vurulmak için bir sebep olduğunu yaşayanlar bilirler. Nice kardeşlerimize o şerbetten içmek nasip oldu. "Nice erler var ki Allaha verdiği ahdi yerine getirdi. Şehid oldu. Niceleride ahitlerini bozmadan sıralarını beklemekteler.” Ve bizler, yani sıra bekleyenler dökülen o kanın bereketiyle şereflendik, ayakta kaldık.
“İzzet, şeref Allahın’dır, Rasulünün’dür ve Müminlerindir…”
Bugün Müslümanların dernek, gazete, Haber siteleri, radyoları var. Allah nasip ederse TV’de açılacak. Bugün dernekler mazlum halkımızın sosyal ve düşünsel fikirlerine bakmaksızın tümünün yardımına koşmakta, ihtiyaçlarını karşılanmaya çalışmaktadır. Belirli gün ve haftalar veyahut Bayramlarda fakir ve muhtaç olarak tespit ettikleri halkımıza dünya görüşlerine bakılmaksızın yardımlarına koşulmuş, ihtiyaçları karşılanmış, gönüllerine sevgi ve muhabbet işlenmiştir.
Derneğin siyasi düşüncesi bilinmesine rağmen, İslami camiayı bu mazlum kürd halkı sevmiş saymış ve bağrına basmıştır. Bu sempatidir ki bugün Diyarıbekr’de 1 milyon kişiyi bir araya getirebiliyor. İşte bu yardımların sebep olduğu kardeşlik ve vefakârlıktır ki Peygamber Sevdalılarını arttırdı, sevdalıları statlara, salonlara ve caddelere sürükledi. Bu bir çalışmanın ve cehdin semeresidir.
Yaklaşık 10-12 yıl oluşan bu sükunet ortamından rahatsız olan pkk/bdp ve derin yapılar Müslümanları tekrar 90’lı yıllara döndürmek, kaos ortamıyla birlikte yok yere kan dökmesi için pkk/bdp’yi Müslümanların üzerine sürmektedirler.
Bilinmelidir ki Mustazaf-der’in yaptığı bunca yardım ve faaliyetler barış içinde halka ulaşmış ve sınırları aşıp tüm Anadolu ya hatta tüm dünyaya diğer kardeşlerimizinde camiamıza sempati duymalarına, en azından 2000’li yıllardaki o olumsuz havanın yavaş yavaş dağılmasına sebep olmuştur. Allah rızası için İslam Tarihine Resulullahın hayatına bir gidelim ve Hudeybiye barış antlaşmasını hatırlayalım. İlk bakışta antlaşma metninin maddeleri Müslümanların aleyhine gözüküyordu. Şu maddelere bakalım.
10 yıla kadar herhangi bir savaş yapılmayacak. Peygamberimiz bu maddeyle Mekke müşrik devletiyle barış yapmış sayıldığından yönünü dünyanın diğer kral ve yöneticilerine çevirmiş ve onlara elçiler yollayarak kendilerini ve tebaalarını Islama davet etmiştir. Ayrıca Arabistan’ın diğer bölgeleri ne’de elçiler veyahut istekleri doğrultusunda sahabiler’den Kuran hafızları-davetçiler yollanarak tebliğ faaliyetlerine devam edilmiş, hizmetler kesilmemiştir. Böylece bu barış ortamında İslama girenlerin sayısı kısa zamanda kat be kat aratarak sayı olarak savaş döneminden çok daha kitleselleşmiştir. Elbette bu her halükarda susalım anlamını taşımıyor. Alınacak karara mutlaka uyacak can ve mal feda ederek teslim olacağız. Fakat pkk/bdp zaten gün geçtikçe kan kaybediyor. Bir saldırı ve şiddet sarmalı olursa bunlara daha önce söyledikleri yalanlara 1-1000 katarak etrafa yayacak, edep ölçülerini aşan yöntemler kullanacaklardır. Böyle bir durumda Stk’lar ve hayır kurumlarımız güvenli çalışamayacaklardır. Belki’de 90’lı yıllarda olduğu gibi yardımlar sadece bir kısım Müslüman kesime verilerek hizmet sahası daralacaktır. Yani tekrar kamplaşmaya gidilecek, merhabalar kesilecek, dolayısıyla tebliğ alanı’da daralacaktır.
Bu barış ortamında halkımızın her kesimine seslenme başarısını gösterdiğimiz 2011 yılına rahat gelinmediği, bu başarının diğer İslami kesimlerce’de olumlu bir kanaat oluşturduğunu elhamdülillah gözlemliyoruz.
Bugün Türkiye’de/Anadolu’da silaha tekrar dönerler mi? Acaba diye şüpheler taşıyan ve bahaneler ileri sürecek bir takım gruplar maalesef mevcuttur. Bizler bu şüpheleri dağıtmak ve Mustazaf-Der’in çalışmasının devamını sağlamakla mükellefiz. Her türlü maddi manevi yardımları STK’lar yoluyla sağlayarak halkımızın fakru zaruret içerisinde olanlarına ulaşarak diğer gruplara da “lisan” ile değil “hal” ile cevap verilmiş olunacaktır. Zaten pkk/bdp’yi delirten ve saldırganlaştıran da bu yardımların ve İnsani muamelenin kürd halkını yavaş yavaş cezp ederek Müslümanlara yanaşmalarıdır. İşte bunu hazmedemiyorlar. O yüzden kudurmuş köpekler gibi ağızlarından salyalar saçarak şunu söylüyorlar. “Bizlere engel oluyorsunuz! İşimizi bozuyorsunuz!
Elbette ki tüm istikbarların işini bozacağız ve rantlarına çomak sokacağız. Zira biz Müslüman’ız ve biz kimden gelirse gelsin zulmü asla kabullenmeyiz. Ama yeri, zamanı ve şartları göz önünde bulundurarak. Allah (c.c) bizleri bu mübarek Müslümanlara tabi olanlardan eylesin. Unutulmamalı ki sabır çoğu defa başarı getirmiştir. Ancak sabırla acziyet karıştırılmamalıdır. Müslümanların sabrı korkudan kaynaklanmadığı bildirilmeli/hissettirilmeli. Zaten Müslümanlar şehadet yolunun yolcusu olduğunu 90’lı yıllarda ‘kanlarıyla attıkları imza’yla göstermişlerdir. Bu imzayı pkk/bdp ahmakları da görmüş ve anlamışlardır. Dolayısıyla “it ürür kervan yürür” kabilinden hizmete devam etmeliyiz.
Selamette kalın. Allaha emanet olun.
Mamoste Abdullah/KONYA/Doğruhaber
Okur köşesine gönderilen yazılarınızın size ait olması ve başka herhangi bir başka internet sitesi ile paylaşılmamış olması gerekmektedir. Aksi durumda sizden gelen yazılarınız yayınlanmayacaktır.
Yazı içeriği ile ilgili tasarruf hakkımızı saklı tutuyoruz