Yargıtay`ın 10 yıllık tutukluluk sürelerini aşan Hizbullah sanıklarını tahliyesinin ardından, bazı çevrelerin ve kartel medyasının baskısıyla tüm yurtta başlatılan operasyonlarla ilgili hukuk tanımaz uygulamaların ayrıntıları netleşirken Adana Cumhuriyet Başsavcılığın hazırladığı iddianame görenleri hayrete düşürüyor.
YASAL FAALİYETLER SUÇ, KATILAN SUÇLU
6 tutuklu, 13 tutuksuz sanığın bulunduğu ve 17 Haziran`da ilk duruşması görülecek olan davayla ilgili savcılığın hazırladığı söz konusu iddianamede; yasal çerçevede kurulmuş ve halen resmi olarak faaliyet yürüten onlarca dernek için; yasadışı örgüt güdümlü olduğu suçlaması yapılırken, yapılan yasal faaliyetlerin ise örgütsel faaliyet olduğu iddia ediliyor. Bu derneklerin yaptığı basın açıklamalarından peygamberin mevlit mitinglerine kadar tüm faaliyetleri suç, katılanlar suçlu ilan ediliyor.
Ayrıca söz konusu iddianamede; yasal olarak faaliyet sürdüren ve çalışması yönünden hakkında hiçbir yasal engel bulunmayan; Doğruhaber Gazetesi, İnzar Dergisi, Kelhaamed Dergisi, İlke Haber Ajansı, Dua Yayıncılık ve Özlem Ajans gibi kuruluşlar örgüte bağlı kuruluşlar olarak lanse ediliyor.
Kendisi de Ocak ayında Adana`da yapılan operasyonla gözaltına alınan ve tutuklama talebiyle çıkartıldığı nöbetçi mahkemece bırakılan Doğruhaber Gazetesi ve İlkha Adana Temsilcisi Ayhan Kaya, söz konusu iddianamenin hukuksuzluğuna dikkat çekti.
GAZETECİ OLARAK GİTTİĞİM HABERLER SUÇ SAYILDI
Gazetecilik mesleğini icra ederken haber için gittiği basın açıklamalarından yaptığı haberlere kadar tüm detayların polis ve savcılık tarafından sorgulandığını belirten Kaya, şu açıklamalarda bulundu: "15 Ocak 2011 tarihinde gözaltına alındım. Üç günlük polis gözaltı süresinde ve çıkartıldığım savcılıkta bana sorulan soruların tümü yasal dernekler ve yaptıkları faaliyetlerle ilgili ayrıca gazetecilik mesleğimden dolayı yaptığım haberlerle alakalıydı.
Bu sorular yöneltilirken; dernekler ve temsilcisi olduğum gazete ile ajans, direkt olarak yasadışı örgüt bünyesinde faaliyet gösteriyor iddiasıyla suçlandı.
Savcılığın iddianamesinden benimle ilgili bölümü olduğu gibi vermek istiyorum. Böylelikle yasal dernekler bünyesinde faaliyet yürütenlerin nasıl illegaliteye itilmek istendiğini, İslami faaliyetlerin kolluk kuvvetlerince nasıl suç kabul edildiğini, yasal çerçevede tebliğ görevi gören İslami mecmuların nasıl engellemelerle karşı karşıya olduğunu, Filistin`e destek açıklamasının, başörtüsüne destek vermenin, dahası Peygamber efendimizin kutlu doğumu için yapılan mevlit konferansına katılmanın- mevlit organizasyonuna destek vermenin ülkemde nasıl suç sayıldığını tüm açıklığıyla kamuoyuyla paylaşmak istiyorum.
İDDİANAMEDEN ÇARPICI BAŞLIKLAR
"İddianame: Şahıs (Ayhan Kaya) 5 yıl kaldığı cezaevinden çıktıktan sonra örgütün legal uzantısı olarak faaliyet gösteren Mustazaf Der isimli dernek içersinde faaliyet yürüttüğü,
Merkezi Diyarbakır ilinde bulunan İlke Haber Ajansı isimli örgüte bağlı olarak faaliyet yürüten ajansın temsilciliğini yaptığı, örgütün fikir ve görüşleri doğrultusunda propaganda ve yayın yapan Doğru Haber gazetesinin de Adana ili temsilciliğini yaptığı,
Şüphelinin teknik takibinde, düzenlenen bir toplantıya katılımla ilgili aynı dosyada bulunan Yılmaz G. (kendisi eniştemdir, görüşmemde kendisiyle birlikte iftar yemeğine katılmak için telefonla yaptığım görüşmedir) ile görüşme yaptığı,
Şahsın temsilciliğini yaptığı örgüt fikir ve görüşleri doğrultusunda yayın yapan Doğru Haber gazetesine kendisinin yazmış olduğu ve gönderdiği yazılarla ilgili görüştüğü,
Emniyet görevlilerince örgüte eleman önlenmesi amacıyla ziyaret edilen ailelerle ilgili (bu ziyaretler; polisin Mustazaf Der müdavimlerinin evine giderek bu derneklere gitmeyin şeklindeki telkinleriyle alakalıydı) savcılığa suç duyurusunda bulunulacağı ve bunun haber yapılarak gündeme taşınması hakkında görüşmeler yaptığı,
Şüphelinin 17.04.2010 tarihinde aralarında Mustazaf Der`in de bulunduğu Hizbullah terör örgütüne müzahir faaliyet yürüten dernekler tarafından oluşturulan Peygamber Sevdalıları Platformu`nun organizesinde Adana ili Mimar Sinan Kültür Merkezinde Kutlu Doğum Haftası dolayısıyla düzenlenen etkinliğe katılarak etkinliğin organizesinde rol aldığı,
03.09.2010 günü Sabancı Merkez Camii`nde örgütün legal uzantısı olarak Adana ilinde faaliyet gösteren derneklerin oluşturduğu Kudüs Dayanışma Platformu adı altında oluşturdukları yapılanmada Kudüs Günü konulu basın açıklamasına katıldığı, dosya kapsamında bulunan örgüt mensuplarının büyük bir çoğunluğuyla örgütsel ilişki içerisinde olduğu,
Örgüte muzahir gazete, dergi ve internet sitelerinde ilkokulda başörtüsüyle ilgili haberler yaptıkları,
Adana, Mersin ve Tarsus`ta çocuklarını başörtülü olarak okula gönderen ailelerin Adana ilinde faaliyet gösteren İhya Der isimli dernekte düzenlenen destek ve motivasyon yemeğine katıldığı, şahsın konuyla ilgili Doğruhaber gazetesinde haberler yaptığı, yapılan teknik takiplerde bu konuyla ilgili diğer kişilerle görüşmeler yaptığı kanaatine ulaşıldığı,
Şüpheli Ayhan Kaya`nın evinde yapılan aramada; 4 adet çeşitli tarih ve sayılarda örgütsel İnzar Dergisi`nin, 5 adet CD`nin, 1 GB flaş belleğin, bir adet hafıza kartı okuyucusunun, bir adet leptop bilgisayarın, bir adet cep telefonunun, bir adet PC hardiskin ele geçirildiği...
BİZLERE YAŞAM HAKKI TANINMIYOR
İddianamede suçlandığım unsurlar bunlardan ibaret. Bu suçlamalarla yasal faaliyetler kısıtlanmak isteniyor. Basın özgürlüğünden bahsedilen geldiği bir dönemde gazetecilik mesleğimden dolayı, özellikle İslami bir kimlikle bunu yapıyor olmaktan dolayı ben ve çalıştığım kurumlar bu haksız ithamlarla karşı karşıyayız. Önümüzde duran bu hukuksuzluk sürdüğü müddetçe bizlere, değil sivil toplum kuruluşları içerisinde faaliyet yapmayı ve gazetecilik haklarından yararlanmayı, yaşam hakkı bile vermiyorlar.
Birileri ülkeyi kan gölüne çevirip kaos peşinde koşarken, Peygamber sevdası diyen ve ülkenin tüm unsurlarının kardeşçe yaşamasının teminatlarından olan bu sivil toplum kuruluşlarına yapılan baskılar ne anlam ifade ediyor. Yasal alanlarda faaliyet yürüten İslami hassasiyete sahip bu STK ve kurumlar neden hedef alınıyor ve neden yaşam hakkı tanınmıyor? Bunu herkesin sorgulaması lazım. Başta hükümet yetkilileri olmak üzere herkesin bu yanlışı görmesini ve düzeltilmesi için çalışma başlatmasını bekliyoruz."şeklinde konuştu.
İLKHA