İBRAHİM SEVGİLİ / DOĞRUHABER

Dünya Müslüman Alimler Birliği’nden yapılan yazılı açıklamada, Polonya'nın başkenti Varşova'da 13-14 Şubat'ta düzenlenen "Orta Doğu'da Barış ve Güvenliğin Geleceğini Desteklemek" başlıklı konferansta Arap ülkelerinden çok sayıda yetkilinin, Filistin'in topraklarını ve Kudüs'ü işgal eden, evlatlarını katleden, şehirlerini ablukaya alan, ABD'nin desteğiyle ülkeyi ve Kudüs'ü Yahudileştiren ülkenin başbakanıyla bir araya geldiği ifade edildi. Açıklamada, büyük üzüntü duyulan bu durumun kınandığı belirtilerek, "Konferansa katılan o Araplar, israil'in tüm yaptıklarını ve Kudüs'te, Batı Yaka'da ve diğer yerlerde yapıyor olduklarını unuttular." değerlendirmesinde bulunuldu.

“NORMALLEŞME YANLILARI DİRENİŞÇİLERİ KINIYOR!”

Terör rejiminin sözde başbakanı Binyamin Netanyahu'nun bu gelişmeleri "tarihi bir sıçrama" olarak nitelendirdiği ve ABD Dışişleri Bakanından işgalci israil ile Arapların ortak çıkarları için çalışma yapmasını istediği kaydedildi. Bazı Arap yetkililerin diplomatik ifadelerle işgal gücünün Filistin ve Suriye'de yaptıklarını onayladıklarına, abluka altındaki direnişçilerin yaptıklarını ise kınadıklarına işaret edildi.

"KUDÜS VE FİLİSTİN'DEN FERAGAT EDİLMEMELİ"

Bölgenin de içinde bulunduğu İslam dünyasının güvenliğinin kesinlikle, parlamentosunda "Nil'den Fırat'a" şiarı bulunan işgalci düşmanla iş birliği üzerinden gerçekleşmeyeceği, düşmanın Hayber ve Medine topraklarına geri dönmeyi arzuladığı ifade edildi. Açıklamada, şunlar kaydedildi: "Siyonist projenin, kendi güvenliği ve istikrarını sağlayıp ümmetin sorunları ve savaşlarıyla meşgul olması için parçalanacağı yaratıcı bir kaos üzerine çalıştığı gizli değildir. Düşmanla ortaklık ve iş birliği büyük bir tehlikedir. Ümmetin alimleri 1950'lerden bu yana Mısır'da, Irak'ta, Suriye'de, Fas'ta ve diğer ülkelerde bu türden davranışları büyük ihanet olarak kabul etmişlerdir. Arap dünyası Yemen'de, Suriye'de, Libya'da ve diğer yerlerde yıkıcı savaşlardan büyük sıkıntı çekmekte olup, bu savaşlar o ülkelerin halklarına hayır getirmemiştir. Tarih büyük davalardan vazgeçmenin ümmetin parçalanması ve halklarıyla liderleri arasındaki güven kaybının artmasına neden olacağına tanık olduğu gibi tarih hiçbir zaman affetmeyecektir."

“BİZ ALİMLER BİRLİĞİ’NE KESİNLİKLE KATILIYORUZ”

İTTİHADU’L ULEMA Genel Başkan Yardımcısı Molla Beşir Şimşek de, konuyla ilgili gazetemize önemli açıklamalarda bulundu. Dünya Müslüman Alimler Birliği’nin “israil ile normalleşme”yi kınamasına destek veren Şimşek, “Biz Alimler Birliği’ne kesinlikle katılıyoruz. Gerçekten israil’in uyguladığı tek şey şiddettir, tahakkümdür. Onun dili budur. Dolayısıyla siz israil’le ne kadar normalleşme adı altında taviz verirseniz onun iştahını, onun Müslümanlara olan zulümdeki dozajını yükseltmiş olursunuz. Bizim bugüne kadar israil’den, siyonizmin ahlakından anladığımız budur. israil, İslam aleminden, Müslümanlardan bu cesareti aldığı için bu tür zulümlere devam ediyor. Haliyle bu girişimin onu daha çok azdıracağını, cesaretlendireceğini düşünüyoruz. Ve bu, Müslümanların birbirlerinden kopuk oluşunu ortaya koyacak ki, bundan kendisi daha çok cesaret alarak Filistinli Müslümanlara şiddetini arttıracaktır.” dedi.

“İSRAİL ZULMÜ ARTARAK DEVAM EDİYOR”

“israil kendi yaptığı hangi zulümden vazgeçmiş ki normalleşmeden bahsediliyor.” diyen Şimşek, “israil normalleşme adına, yaptıklarından vazgeçecek bir adım atmamıştır. O zaten yaptıklarını daha da arttırarak yapmaya devam ediyor. Şimdi bu Arap ülkeleri normalleşme adı altında; ‘Sen serbestsin bizden yana endişe etmene gerek yok. Biz sana destek veriyoruz.’ manasında görüşmeler gerçekleştiriyor. Bu onu daha çok azdıracak ve şiddetin daha da artmasına sebebiyet verecektir. İsrail’in anlayacağı bir dille muamele etmekten başka onları durduracak bir yöntem yoktur. Bizim kanaatimiz de budur. O yüzden Alimler Birliği’nin bu kararını destekliyoruz. Gerçekten normalleşme israil’in daha da azgınlaşmasına, daha çok şiddet uygulamasına ve Müslümanlara tahakküm kurmasına sebebiyet verecektir. Başka bir faydası da olmayacaktır. Ne zaman ki Müslümanlar israil’i yaptıklarından vazgeçirecek bir güce ulaşırsa, o zaman israil kendine bir çekidüzen verecek ve o zaman belki hayat normalleşecektir. Yoksa normalleşme sadece bir tavizdir.” şeklinde konuştu.

“MÜSLÜMANLARIN UYANIK OLMASI GEREKİYOR”

İsrail’le normalleşmenin işgali tasdik olduğunu belirten Şimşek, son olarak şunları kaydetti: “Kudüs’ün ne kadar önemli olduğu hepimizin malumudur. Şimdiye kadar israil, Kudüs’le ilgili Mescid-i Aksa ile ilgili olarak Müslümanların değerleriyle, mukaddesatlarıyla ilgili olarak hangi zulümden vazgeçmiştir ki, neyin normalleşmesini sağlayacaksınız? İşgali mi normalleştireceksiniz? İşgali tasdik mi ediyorsunuz? Normalleşme eğer buysa yapılan zulümlerin normal olduğunu kabul ediyorsunuz. Müslümanların bu zulmü, işgali normal görmesi anormal bir durumdur. Onun için Müslümanların bu hususta uyanık olması gerekiyor.”