ADIYAMAN - Kahta`da faaliyette bulunan Kahta Çağrı Der, düzenlediği kitlesel basın açıklamasıyla STK üye ve yöneticilerine verilen cezaları kınadı.
 
Kahta Devlet Hastanesi önünde bir araya gelen Kahta Çağrı Der üye ve gönüllüleri ile ağır cezalara çarptırılan STK temsilcilerinin ailesi katıldı.

Malatya 3 Nolu Ağır Ceza Mahkemesi tarafından STK üyelerine verilen cezanın Yargıtay tarafından onanmasından sonra bazı STK temsilcilerinin tutuklanmasına tepki gösteren Kahta Çağrı Der Cuma namazından sonra düzenlediği basın açıklamasında yasal çalışmaların suç olarak gösterilip müteddeyin vatandaşlarına ceza verilmesine sert tepki gösterdi.
 
Basın açıklamasına katılan vatandaşlar sık sık slogan atarak ve tekbir getirerek tepkilerini dile getirdiler. Basın açıklamasından önce mikrofona gelen Kahta Çağrı Der Başkanı Mehmet Aydın Kürtçe bir konuşma yaptı. Aydın, konuşmasında "Aydın konuşmasının devamında; " Biz bu günde haktan bahsedeceğiz velev ki bizleri Yusuf (a.s) gibi zindanlara da atsalar. Elhamdülillah bizler peygamberlerin varisleriyiz. Hz.Muhammed (a.s) ümmetiyiz." İfadelerlini kullandı.
 
Aydın`ın konuşmasından sonra Kahta Çağrı Der adına basın açıklamasını dernek başkan yardımcısı Mehmet Sivil okudu.
 
Kitlesel basın açıklaması yapmalarının nedenin STK mensuplarına verilen 50 yıllık cezayı kınamak olduğunu ifade eden Sivil, "1Bu 50 yıllık ceza Yargıtay tarafından 20 Haziran 2012`de onanmıştır.Bu çerçevede İsmail Alpaydin ile Kamil Demiral tutuklanma tebligatlarının kendilerine ulaşmasıyla 28 Ağustos Salı günü tutuklanarak Adıyaman E tipi Kapalı Cezaevine konulmuştur." dedi.
 
"Bu İnsanlar Sadece Yasal Faaliyetlerde Bulunmuşlardır"
"Bu insanlar,çevreleri tarafından namuslu,mütedeyyin,hayır sever kişilikleriyle bilinen;hayırlı faaliyetler yapan insanlar olup tamamen yasal bir dernek olan ancak şu an kapatılmış olan Mustaz`af Der Kahta Şubesini açmışlardır." diyen Sivil, "Fakir vatandaşlara yardım dağıtmışlar,taziye ve hasta ziyareti yapmışlar,üniversiteye dışarıdan gelen fakir öğrencilere ev açmış ve gıda yardımında bulunmuşlar,Kur`an-ı Kerim`i yaktıkları için Amerika`yı ,Filistin`e saldırdığı için de İsrail`i protesto etmek amacıyla basın açıklaması yapmışlardır.Mevlit Kandili münasebetiyle Kutlu Doğum programı düzenlemişler, öğrencileri pikniğe götürmüşler,Hz. Safvan bin Muattal`ın türbesini ziyaret etmişler,bütün bu hayırlı ve insani olan faaliyetleri yasal çerçevede ve yetkililerinden izin alarak yapmışlardır." Şeklinde konuştu.

Sivil "Şimdi buradan başta bu hayırlı çalışmaları terörize edip savcılara sunan kolluk kuvvetlerine,Kahta halkına,savcı ve hakimlere,hükümet yetkililerine ve bütün insanlara sesleniyoruz. Terör bunun neresinde?Bu hayırlı ve insani faaliyetleri terör kavramıyla nasıl bağdaştırabiliriz.Allah aşkına bu uygulama nerede görülmüştür?İleri demokrasi diyeceksiniz,STK`ların açılmasına izin vereceksiniz,onların tüzüğünü kabul edeceksiniz;ama yasal faaliyetlerini terör kapsamında değerlendirip onları cezalandıracaksınız.

Buradan bütün insaf ve vicdan sahiplerine sesleniyoruz:
Karşı karşıya kaldığımız bu uygulamalar bu kavramların pratikte hiçbir geçerliliğinin olmadığını göstermektedir.
Klasik tanımıyla terör; hukukun dışına çıkarak şiddet eylemleriyle kaos, anarşi ve korku ortamı oluşturup hedef gözetemeden rastgele patlayıcı yerleştirmek, kalabalık yerleri taramak ve bombalamak olarak tanımlanabilir." İfadelerini kullandı.
 
Sivil, açıklamalarına şöyle devam etti: "Öğrenci olan İsmail Alpaydin ile Kamil Demiral`, inşaat ustası olan Ahmet Kalan ve dernek genel sekreteri olan Mustafa Yetiş, terör vasfı olan bu şiddet unsurlarının hangisini işlemişler? Yine bunlar hangi esnafın kepengini zorla kapattırmışlar, hangi esnaftan zorla para toplamışlar, hangi sokakları savaş alanına çevirmişler, kaç askere kaç polise kurşun sıkmışlar, kaç polise tokat atmışlardır?Gelin bir araştırma yapın bu insanlardan rahatsız olan tek bir insanın dahi olmadığını göreceksiniz.
 
Açık olarak bize söylenmesini istiyoruz:
Şiddeti bir hak arama yöntemi olarak tasvip etmediğimiz için mi cezalandırıyoruz?"



Halka ve STK`lara seslenen Sivil  "Bu hukuk dışı ve haksız uygulamalar için gerekli tepkiyi gösterin.
-STK`lara yönelik bu baskıların kaldırılması için bütün resmi makamlar nezdinde girişimlerde bulunun.
-Bu uygulamalara şimdilik maruz kalmayan kardeş derneklerimiz, aynı akıbete bir gün kendilerinin de duçar olabileceklerini göz önünde bulundurmalıdırlar. Çünkü cezalandırmaya esas gösterilen uygulamalar, İslami hassasiyeti olan bütün dernekler tarafından yapılan hayırlı ve insani faaliyetlerdir." dedi.
 
"Yapılan Zulümleri Durdurun!"

Hükümete çağrıda bulunan Sivil açıklamalarını şu ifadelerle sürdürdü:
"10 yıla yakın bir süredir iktidardasınız. Manevi alanlarda hiçbir iyileştirmenin olmadığına en büyük delil, senaryosu karanlık kimi mihraklarca yazılan ve emniyet -yargı ikilisi tarafından sahnelenen bu trajikomik, sözüm ona yargılama ve yargı sürecidir.

Bu uygulamalar karşısında her fırsatta dile getirdikleri ileri demokrasinin tehlikeye girdiğini fark edip infiale kapılarak etkili ve yetkili tüm organlarını harekete geçirmesi gereken hükümetin, adeta ölü sessizliğine gömülmesi demokratik standartların aslında ``geriye doğru ilerlediğinin``göstergesidir. Bu karar:

-Somali`ye yardım götürme telaşındaki erdemlilerin… bir lokma ekmeğe muhtaç insanlara aş yetiştirme çabasındaki yardımseverlerin… fakir ile zengin arasında köprü olmaya çalışan faziletlilerin… esfelliğin kol gezdiği bir zamanda eşref olmayı amaç edinen azizlerin, cezalandırılması anlamına gelir.
 
Bu kararların verilmesi sürecinde aktif rol oynayan kolluk, yargı ve istihbarat güçlerine karşı adliye, mülkiye müfettişlerini harekete geçiremediğiniz ve HSYK marifetiyle bu insanlık dışı karara imza atanlar hakkında etkin ve yetkin soruşturmalar açmadığınız müddetçe, bu sürecin tüm sorumluluğunu size yükleyeceğiz. Allah şahidimiz olsun ki son nefesimize kadar sizi hem Hakk`a hem de halka şikayet etmeye devam edeceğiz. Bu arada bu zulme maruz kalan insanların ve onların gözü yaşlı anne ve babalarının, eş ve çocuklarının mazlumiyet beddualarına muhatap olduğunuzu ve ``Mazlumun duası ile Allah arasında perde olmadığını`` da sizlere hatırlatmak isteriz.

Şunu unutmayın ki; zulüm ile âbâd olmak isteyenin ahireti berbâd olur. Ne zulmediniz ne de zulme rıza gösteriniz.Zulme rıza da zulümdür.Gelin, bize reva gördüğünüz bu zulümden vazgeçiniz.Keyfi ve hukuksuz uygulamalarıyla hayırlı hizmetlerimizi engelleyenlere ve bizlere ceza verenlere dur deyin.Zulüm edenleri ve yapılan zulümleri durdurun.
 
Ceza alan mazlum ve Mustazaf STK üyesi kardeşlerine de seslendiklerini ifade eden Sivil,``Üzülmeyin gevşemeyin. Eğer inanıyorsanız, en üstün olanlar sizsiniz`` mealli ayetini okuyarak "Bize yapılan bu maksatlı ve zalimce uygulamaları hâkimlerin hâkimi, Cebbar ve Kahhar olan Allah`a şikayet ediyoruz. Ellerimizi yüce olan dergaha kaldırarak diyoruz ki:
Ya Rab! Bu yapmış olduğumuz faaliyetler senin razı olmadığın ve insanlığın faydasına olmayan hayırsız işler olup insanlığın zararına ise bizi daha büyük cezalara maruz kıl, yok senin razı olduğun hayırlı ve insanlığın faydasına olan şeyler ise de bu cezanın bize verilmesinde katkısı bulunan,hazırlayan,sebep olan,talimatı veren,kararı veren ve onaylayan her kim varsa Kahhar ismi şerifin hürmetine kahr-u perişan eyle.Bizim ailemiz ve çocuklarımız ile birlikte çektiğimiz acı ve elemlerin bin katını ahiretteki azaplarını da hafifletmemek üzere onlara çektir Ya Rab!

Allah`ım! Bela ve musibetleri sonbahar yağmurları gibi onların üzerine yağdır. Allah`ım!Elem üzerine elem, ızdırap üzerine ızdırap, acı üzerine acı çekmeleri için dünyalık ömürlerini uzat, suyun içinde oldukları halde onları suya hasret bıraktır.
Hazreti Musa`nın Samiri`ye yaptığı bedduanın aynısını biz de bunlara yapıyoruz:

Hayatta olduğunuz müddetçe öyle bir hastalığa yakalanasınız ki insanlara ``bana dokunma`` diyecek noktaya gelesiniz.
Bu beddualarımızı, bu zulümler tamamen bitinceye kadar, çoluk çocuğumuzla birlikte özellikle sabah namazı başta olmak üzere, bütün vakit namazlarımızda kunut şeklinde yapmaya devam edeceğiz.
 
Ayrıca bu zulümlere hiçbir şekilde sessiz kalmayacak, STK`lar ve İnsani Hak ve Özgürlükler Platformu olarak yasal tepkilerimizin bununla sınırlı kalmayacağını da belirtmek isteriz." diyerek açıklamalarına son verdi.
Basın açıklaması yapılan duanın ardından son buldu. (Mehmet Eren - İLKHA)