Bismillahirrahmanirrahim

Bismillâhirrahmânirrahîm’in bir cilvesini şöyle gördüm ki:

Kâinat simasında, arz simasında ve insan simasında, birbiri içinde birbirinin nümunesini gösteren üç sikke-i rububiyet var.

Biri, kâinatın heyet-i mecmuasındaki teâvün, tesanüd, teânuk, tecâvübden tezahür eden sikke-i kübrâ-yı Ulûhiyettir ki, Bismillâh ona bakıyor.

İkincisi, küre-i arz simasında, nebâtat ve hayvanâtın tedbir ve terbiye ve idaresindeki teşabüh, tenasüp, intizam, insicam, lûtuf ve merhametten tezahür eden sikke-i kübrâ-yı Rahmâniyettir ki, Bismillâhirrahmân ona bakıyor.

Sonra, insanın mahiyet-i câmiasının simasındaki letâif-i re’fet ve dekaik-ı şefkat ve şuâât-ı merhamet-i İlâhiyeden tezahür eden sikke-i ulyâ-yı Rahîmiyettir ki, Bismillâhirrahmânirrahîm’deki er-Rahîm ona bakıyor.

Demek, Bismillâhirrahmânirrahîm, sahife-i âlemde bir satır-ı nuranî teşkil eden üç sikke-i ehadiyetin kudsî ünvanıdır ve kuvvetli bir haytıdır ve parlak bir hattıdır. Yani, Bismillâhirrahmânirrahîm, yukarıdan nüzûl ile, semere-i kâinat ve âlemin nüsha-i musağğarası olan insana ucu dayanıyor. Ferşi Arşa bağlar, insanî arşa çıkmaya bir yol olur. (Sözler)

Bediüzzaman Said Nursî

SÖZLÜK:
akis : yansıma
âlem : kâinat, evren
Bismillâh : Allah’ın adıyla
Bismillâhirrahmân : Rahmân olan Allah’ın adıyla
cilve : yansıma, görüntü
cilve-i zâtî : zâtının görüntüsü
dekaik-i şefkat : şefkatin incelikleri
ehadiyet : Allah’ın herbir varlıkta görülen birlik tecellisi
elvân-ı seb’a : yedi renk
eşya : şeyler, varlıklar
ferş : yer
hadsiz : sayısız
hayt : bağ, ip
hayvanât : hayvanlar
insicam : düzgünlük, uyumluluk
intizam : düzenlilik
kesret-i mahlûkat : yaratılmışların çokluğu
kudsî : kusursuz ve yüce
küre-i arz : yerküre, dünya
letâif-i refet : şefkat ve merhametin güzellikleri
mahiyet-i câmia : genel yapı ve özellik
mecmu-u ziya : ışığın tamamı
mülâhaza : düşünme, akla getirme
nazar : bakış
nebâtat : bitkiler
nüsha-i musağğara : küçültülmüş nümune
Rahîm : sonsuz rahmet sahibi Allah
sahife-i âlem : kâinat sayfası
satır-ı nuranî : parlak ve nurlu satır
semere-i kâinat : kâinatın meyvesi
sıfât : vasıflar, özellikler
sikke-i ehadiyet : Allah’ın herbir varlıkta birliğini gösteren işaret, mühür
sikke-i kübrâ-yı Rahmâniyet : Allah’ın merhamet ediciliğinin en büyük işareti
sikke-i kübrâ-yı Ulûhiyet : Allah’ın ilâhlığının en büyük mührü
sikke-i ulyâ-yı Rahîmiyet : rahmeti herşeyi kuşatan Allah’ı gösteren yüce işaret
sima : yüz
şuâât-ı merhamet-i İlâhiye : Cenab-ı Allah’ın merhametinin parıltıları
teânuk : birbirine sarılma
teavün : yardımlaşma
tecavüb : birbirinin ihtiyacına cevap verme
tedbir : idare etme, çekip çevirme
tenasüp : uygunluk
terbiye : besleme, yetiştirme
tesanüd : dayanışma
teşabüh : birbirine benzeme
teşkil : meydana getirme
tezahür eden : görünen
ukûl : akıllar
vâhidiyet : Allah’ın bütün varlıkları kaplayan birlik tecellisi

risalehaber