Götürdüler seni, ben daha bir sabi iken
Ansızın gece vakti, alem uykuda iken
Ellerinde kelepçe, yüzünde ise hüzün
O zalimler hoyratça, seni götürür iken
Binerken sen mazlumca, babam, o arabaya
Bize tebessüm ettin, son kez dönüp arkaya
Ağlamaktaydı annem, annem bitkin, perişan
Biz ise sessiz idik, yabancıydık ‘’veda’ya
Epey garipti ilk gün, yokluğun belli idi
Sen yoktun sofrada, lokma boğazdan geçmedi
Şen değildik biz artık, gönülde acı, keder
O gün anlamıştım ben, hayat sensiz zor idi.
Günler, haftalar geçti, geldik ilk ziyarete
Sen, eski sen değildin, o an düştük dehşete
Eli kopası cani, nasıl kıydı ki sana?
Pehlivanlar dayanmaz, bu ağır eziyete.
O gün öğrettin bana, bedelsiz olmaz imiş
Bulunduğun mekandan, nice kahraman geçmiş
Müdavimi buranın, peygamber ve alimler,
Bu mekana uğramak, Yusuf’tan miras imiş
Tez yapıldı mahkemen, karar ise müebbet
Suçlular kol gezerken, buydu sana adalet
Uzağa götürdüler, ‘’sevk’’ dediler adına
Oysa bu ‘’sürgün’’ idi, cezaydı asıl niyet
Ve yıllar çabuk geçti, kocaman adam olduk
Çıkagelirsin diye, yolun gözleyip durduk
Yardımcımız Allah’tır, O ki ‘’Zu’ntikam’’dır
Yıllar yılı büyüyen, hasrete biz gem vurduk.
HÜSEYİN ŞAYIK-NUSAYBİN
NOT: Bu şiir, öncelikle mahpus Babam Hacı
Hayrettin’e sonra da tüm Yusufiler’e ve onların
yolunu gözleyen çocuklarına ve ailelerine ithaftır.