Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş, Erzincan Binali Yıldırım Üniversitesi Prof. Dr. Erdoğan Büyükkasap Kongre ve Kültür Merkezi’nde "İslam ve Gençlik" başlıklı konferans verdi.
Gençlerin yoğun ilgi gösterdiği konferansta Diyanet İşleri Başkanı Erbaş, Müslümanın düşünce ve ahlakının iki büyük ve önemli boyutu olduğuna vurgu yaparak, bunlardan birincisinin, Allah’a itaat ve teslimiyet, ikincisinin ise yaratılana, can taşıyan her varlığa karşı şefkat ve merhamet olduğunu söyledi.
Gençlerin, ümmetin ve insanlığın umudu olduğunu ifade eden Erbaş, "Bu yüzden gençlerimiz için ne yapsak, gecemizi gündüzümüze katsak azdır. Gittiğimiz her ilimizde üniversitemizi ziyaret ediyoruz, gençlerimizle buluşuyoruz. Ve bu iki günlük faaliyetlerimiz içerisinde en fazla önem verdiğimiz faaliyet; gençlerimizle buluşmak, üniversite öğrencilerimizle buluşmaktır." dedi.
Erbaş, konferansa katılan gençlere teşekkür ederek, "Sevgili gençler; aynı zamanda bir üniversite hocası olarak sizlerle beraber olmaktan duyduğum memnuniyeti ifade ediyor, fedakârlık yaparak bu programa geldiğiniz için her birinize ayrı ayrı teşekkür ediyorum. Allah hepinizden razı olsun." ifadelerini kullandı.
"Hazreti Peygamber gençlerle insanlığı İslam’a davet etmiştir"
İslam ve Müslüman kelimesinin "silm" kökünden geldiğini belirten Erbaş, "Kur’an-ı Kerim’de 'Ey iman edenler, hepiniz silm’e giriniz', yani barışa giriniz, barış içerisinde yaşayınız demektir. Sevgi ve muhabbet içerisinde yaşayınız demektir. Buradan anlıyoruz ki İslam dünyada sevgi ve muhabbeti oluşturmak, birlikte yaşama medeniyetini oluşturmak için Allah’ın bütün toplumlara, ama istisnasız bütün toplumlara gönderdiği yegane dinin ismidir." diye konuştu.
Erbaş, barışı, mutluluğu, birlikte yaşama kültürünü ve adaleti yeryüzünün her yerine ulaştırmak için peygamberler gönderildiğini dile getirerek, şöyle konuştu:
"Genç peygamberler ve o peygamberlerin yanında yer alan gençler var. Hazreti Muhammed Mustafa genç bir peygamber ve etrafında gençler toplanmış, onlarla bütün insanlığı nura, barışa, İslam’a davet etmiştir. Onlar İslam tarihinde hep örnek olmuşlar ve gençlerin yolunu aydınlatmışlardır." dedi.
"Amacımız, Hazreti İsmail’in teslimiyetine sahip gençler yetiştirmektir"
Müslümanın düşünce ve ahlakının iki büyük ve önemli boyutu olduğuna vurgu yapan Erbaş, şöyle konuştu:
"Bunlardan birincisi; Yaradan’a, Allah’a itaat ve teslimiyettir. İslam kelimesinden türeyen kelimelerden birisi de teslimiyettir. Müslim, teslim olan insan demektir. Neye teslim olan? Hakk’a teslim olan. Adaletle yaşamaya teslim olan, Allah’ın emirlerini, yani yap dediklerini yapmaya teslim olan, nehiylerini de yapmamaya söz veren insan demektir. Allah’a teslimiyet gösteren, tıpkı Hazreti İbrahim gibi, tıpkı Hazreti İsmail gibi, 'Babacığım, Rabbim sana neyi emrettiyse onu gerçekleştir, beni teslim olanlardan bulacaksın' diyor ya Hazreti İsmail. İşte bizim amacımız Hazreti İsmail ruhuna sahip gençler yetiştirmektir. Sizler de üniversiteyi bitirdikten sonra her biriniz bulunduğunuz her yerde böyle gençler yetiştireceksiniz. Nerede bulunursanız bulununuz bu ölçülere uygun gençler yetiştirmek noktasında mutlaka hepinizin bir payı olacak, bir rolü olacak. Sizin gözlerinizden, davranışlarınızdan onu okuyoruz. Onun için hayatınızı bu şekilde, Allah Resulü’nün hayatına ve ashabının hayatına uygun bir şekilde yaşamamız gerekiyor.
Müslümanın düşünce ve ahlakının iki büyük ve önemli boyutundan ikincisi, yaratılana, can taşıyan her varlığa karşı şefkat ve merhamettir. Bizim medeniyetimizde şefkat, merhamet, sevgi çok önemlidir. O yüzden ilim medeniyeti, bilgi, hikmet medeniyeti dediğimiz gibi, aynı zamanda sevgi, merhamet medeniyeti ismini de verebiliriz medeniyetimize. Tarihimiz bunun örnekleriyle doludur. Nerede bir fakir-fukara var, nerede ihtiyaç sahibi insanlar var, nerede mazlum var, hep onların yanında yer almış bizim milletimiz. Irkı ne olursa olsun hiç önemli değil. Dikkat ederseniz hep millet diyorum, millet, milletimiz. İçerisinde Türk’ü, Kürt’ü, Laz’ı, Çerkez’i, Arap’ı, Acem’i de var. Üst kimlik İslam milleti, o açıdan hep millet diyorum, medeniyetimizin mensupları diyorum. Bizim milletimiz onun için merhameti, sevgiyi, şefkati özümsemiş, hayatının bir parçası haline getirmiş, infak, paylaşmak dediğimiz o güzellikleri, o vasıfları özümsemiş bir millettir. Biz de o milletin varisleriyiz, elhamdülillah. Bu özelliklerimizi ilelebet devam ettireceğiz inşallah."
"Müslümanlar, tarih boyunca hukukun ve adaletin teminatı olmuştur"
Kur’an ve sünnetin izinde kurulan İslam medeniyetinin merhametin, güzel ahlakın, bir arada yaşamanın en güzel örnekleriyle dolu olduğuna vurgu yapan Erbaş, "Bizim tarihimizde farklı inançtan, kültürden, mezhepten, meşrepten, ırktan milyonlarca insan bir arada yaşamışlar, komşuluk yapmışlar; bugün aynı hasletleri devam ettiriyoruz. Fitne, tefrika sokmak isteyenler hep olmuş, bugün var, yarın da olacaktır ama bizim milletimiz onlara hiçbir zaman değer vermeyecek, doğru bildiği yolda yürüyecektir." şeklinde konuştu.
Erbaş, tarih boyunca Müslümanların, hukukun ve adaletin teminatı olduğuna işaret ederek "Müslümanların kılıçları hep mazlumun yanında yer almış, zalimin karşısına dikilmiştir. Din, dil, ırk, renk ayrımı yapmaksızın herkesin temel hak ve özgürlüklerini dokunulmaz kabul etmişiz. Yaratan’a itaat ve yaratılana merhamet ahlakının en güzel örneklerini sunmuşuz, inşallah sunmaya da devam edeceğiz." ifadelerini kullandı.
"İslam’da bilginin ana gayesi, Allah’a kul, insanlara faydalı olmak ve yeryüzünü imar etmektir"
"İnsanların en hayırlısı, insanlara faydalı olandır" hadisini hatırlatan Erbaş, şöyle devam etti: "Bu hadis-i şeriften anladığımıza göre, hayırlı insan olabilmemizin yolu, insanlara faydalı olmaktan geçiyor. Bu adeta İslam ahlakının en kapsamlı ve en özlü ifadelerinden birisidir. Sizler ilim yolundasınız, eğitim yuvasındasınız, ilminizle insanlığa faydalı olacaksınız. İslam’da bilginin ana gayesi, Allah’ı tanıyıp kulluk etmek, insanlara faydalı olmak ve yeryüzünü imar etmektir. Kötülüklerle mücadelenin en iyi yolu, iyilikleri çoğaltmak ve kötülüğe alan açmamaktır, alan bırakmamaktır. Eğer bir alanda iyilik olursa, kötülük oraya giremez. Onun için Kur'an-ı Kerim’deki bazı ayetler, o kötülükten önce bir sınır koyuyor, bir tedbir alıyor. Mesela zina ayetinden bahsedelim, ‘zina yapmayınız’dan önce ‘zinaya yaklaşmayınız’ diyor, 'o ne çirkin bir şeydir, o ne büyük bir haramdır, o ne kötü bir iştir', öyle diyor Kur'an-ı Kerim."
Erbaş, gençlere Hazreti Peygamber'in hayatını bütün yönleriyle öğrenmelerini tavsiye ederek, "Hayatımızı da onun hayatına benzetmenin gayreti içerisinde olalım. O bizim için en büyük önder. Hangi alanda çalışıyorsak o alanda onun gibi olmak bizim en önemli hedefimiz olsun." dedi.
Erbaş, Diyanet İşleri Başkanlığı olarak her daim gençlerin yanlarında olduklarını belirterek, "Gençlik merkezlerimizle, Kredi Yurtlar Kurumu’nda çalışan Manevi Rehberlerimizle, sosyal ve kültürel din hizmeti faaliyetlerimizle bütün gençlerimize ulaşmanın ve onlarla tanışmanın gayreti içerisindeyiz." şeklinde konuştu. (İLKHA)