Bir sabah Anne ve Baba oğullarını merak edip villa tipi evinin kapısına gelirler. Kapıyı ısrarla çaldıkları halde açan olmaz. Sonra merakları daha da bir artıp çilingir çağırtırlar. Çilingir kapıyı açmakla uğraşırken kapının yan camında içeriden mimar oğul elinde tüfeğiyle belirir. Tüfeği gören çilingir kapıyla uğraşmayı bırakıp kaçar. Anne ve Baba kapı önünde durup oğullarıyla diyalog kurmaya çalışıp kapıyı açtırırlar açtırmasına ama oğulun gözü dönmüş bir kere.. Kapıdan giren babasını göğsünden vurup yere serer ardından annesi onu ikna etmek için içeri girince o da kafasından yediği bir kurşun darbesiyle yere serilir. Mimar oğul hızını alamayarak villasının üst katına çıkar silahı kendine doğrultur ve intihar eder.

Bu haberi ilk okuduğum zaman dehşete kapılmıştım. Sonra bu olaydan ilk sorumlu olan anne ve babaları düşündüm. Çocuğunu dünya kaygısıyla bezemiş olupta ona ahireti hatırlatmayan anne babalar geldi aklıma. Sonra bir tenhada bir kurt bir kuzuyu kapsa Allah bunun hesabını Ömer’den sorar diyen Hz. Ömer’in sorumluluk anlayışıyla bu gün ki yöneticileri düşünüp bunun vebalinin altından nasıl kalkacaklarını düşündüm.. Son olarak biz Müslüman gençlerin payına düşenleri, yapması gerekipte yapmadıkları için kaç gencin kaç insanın bunalıma strese sürüklendiklerini düşündüm.. Genç kardeşlerim bizler öncelikle bize düşeni yapmakla mükellefiz. Allah için çalışıp gayret göstermeli toplumumuzu bu bunalımdan bir Mus’ab gibi bir Zeyd gibi kurtarmaya çalışmalı ve yine Allah için hiçbir fedakarlıktan kaçınmamalıyız.. Bir daha böyle olayların yaşanmaması dileğiyle Allah’a emanet olun...
 
Abdullah Özkınacı / Şanlıurfa-Birecik/Yaş:28