Osman İçli / Diyarbakır
Türkiye İstatistik Kurumu(TÜİK), 2012 yılı Birinci Dönem Boşanma İstatistiklerinin verilerini açıkladı. Buna göre boşanma sayısında en fazla artış yüzde 15,2 ile Güneydoğu Anadolu Bölgesi`nde ve en düşük azalma ise yüzde 9 ile Batı Marmara Bölgesi’nde gerçekleştiği belirtildi. Açıklanan verileri değerlendiren Özgür Eğitim-Sen Diyarbakır İl Temsilcisi M. Masum Yokuş, sonuçların ilginç olduğuna dikkat çekti. Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nin geçmiş yıllara ait boşanma istatistikleri dikkate alındığında genelde düşük bir yüzdeye sahip olduğunu ifade eden Yokuş, 2012 verilerinde böyle bir sıçramanın olması sebepleri üzerinde düşünmek gerektiğini söyledi.
Batı toplumlarında boşanma oranının çok daha yüksek olduğunu söyleyen Yokuş, mevcut durumun, ‘geç modernleşme’ vakasının sonuçları olarak okunabilir diyerek, İslami değerlerin modern değerler karşısında geriledikçe, modern yaşam tarzının beraberinde getirdiği bütün sonuçların, bizim toplumumuzda da ortaya çıkabileceğini söyledi. Yokuş, buna bağlı gelişen bireysellik, bencillik, ölçüsüz özgürlük taleplerinin de beraberinde boşamayı getirdiğini ve bu davranış kalıplarının aile fertlerinin birbirlerine karşı tutumlarını etkilediğini söyledi.
Büyük aile yapılarının birbirini kollayan, gözeten ve zor zamanda evli çiftlere kol kanat geren koruyucu rolünün de gün gittikçe azaldığını belirten Yokuş, “Ailelerin korunmasını ve yuvaların devamını sağlayan sosyal dinamikler çözülmektedir. Ama Güneydoğu Anadolu Bölgesi gibi genelde aile bağlarının sağlam, nispeten İslami değerlerin korunduğu bir bölgede bu oranın yüksekliği son derece şaşırtıcı bir sonuçtur” dedi.
SIĞINMA EVLERİNİN BOŞANMA ÜZERİNDEKİ ETKİSİ
Kadın Sığınma Evlerinin, boşanma aşamasındaki kadınlara boşanmayı telkin etmelerinin mümkün olduğunu söyleyen Yokuş, değerlendirmesine şöyle devam etti; “Çünkü bu merkezlerde daha çok modern bir bakış açısı hâkimdir. Tahammülü ve fedakârlığı öneriyorlar mı, sanmıyorum. Yine de kesin konuşmak istemem. Sosyal hizmetler, koruyucu tedbirler, yasal bir takım güvenceler de evliliği teşvik eden unsurlar olabilir. Nihayetinde gelecek kaygısı taşımayan bir kadın, daha kolay bir şekilde yuvasını dağıtmayı göze almaktadır.”
EN BÜYÜK REZALET TV DİZİLERİ
TV dizileri ile yazılı ve görsel medyanın aile kurumu üzerinde olumsuz etkiye sahip olduğunun altını çizen Yokuş, “Dizilerde aldatma vakaları son derece makul ve masum olarak işlenmektedir. Cinsellik etrafında gerçekleşen her türlü rezalet, evli olsun bekâr olsun insanlar için doğal ve olabilir, kabul edilebilir gösterilmektedir. Yanlış şeylere karşı tolerans arttıkça o yanlışların yapılma ve tekrarlanma oranlarının artacağı açıktır” şeklinde konuştu.
ALLAH’IN EMİRLERİNE UYMAYAN BİR HAYAT YIKIM GETİRİR
“Ey inananlar kendinizi ve ailenizi ateşten koruyunuz” ayetini okuyarak boşanma üzerindeki değerlendirmesine devam eden Yokuş, “Her şeyden önce, Allah’ı denklemin dışına iten bir bakış açısının büyük bir yıkım olacağı açıktır. Her şeyi dünyaya endeksleyen ve ahiret hesabını dışlayan bir anlayış asla ıslaha ve korunmaya vesile olamaz. Fesat ve bozulma alıp başını gider. Rabbimizin bizler için öngördüğü saygı, sevgi, fedakârlık ve sorumluluk duygusunu hissetmeden, yaşamadan ailenin çözülmesinin önüne geçmek mümkün görünmemektedir. Modern hareketlerin ve bunların sahip olduğu modern düşüncenin aile yapısını sarstığı bir gerçektir. Özellikle ‘vücudumuz bizimdir, kimse karışamaz’ söylemleri üzerinden aile fertlerinin birbirleri için koruyucu ve gözetici rolü inkâr edilmekte, ortadan kaldırılmaktadır” diye konuştu.
ALLAH KORKUSU OLMAZSA OLMAZ
İnançlarımızın bizlere topyekûn bir değerler sistemi önerdiğini; Kur’an-ı Kerim’in ferdi ıslah ettiğini ıslah olan ferdin de aileyi, ailenin de toplumun ıslahına vesile olacağının altını çizen Yokuş, son olarak bir ailenin selameti için; “Sevgi, bağlılık, merhamet, dayanışma, yardımlaşma, doğruluk, insaf ve Allah korkusu olmazsa olmazlar olarak görülmelidir” dedi.