Ankara Cumhuriyet Başsavcıvekilliği`nin yürüttüğü 28 Şubat soruşturması, darbe döneminde `yeşil sermaye` diye nitelendirilen işadamlarına yönelik baskı ve sindirmeleri yeniden gündeme getirdi. 28 Şubat döneminde Konya Ticaret Odası Başkanlığı yapan AK Parti Konya Milletvekili Hüseyin Üzülmez, Yeni Şafak`a çarpıcı tanıklıklarını anlattı. 28 Şubat`ın siyasi bir darbeden çok ekonomik bir darbe olduğuna dikkat çeken Üzülmez şunları söyledi:

ASIL HEDEF EKONOMİKTİ

`Ben bir işadamı olarak o dönemde hem Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği`ndeydim, hem de Konya Ticaret Odası Başkanı`ydım. 28 Şubat Türkiye`nin siyasi demokratik hayatına ama daha çok ekonomik hayatına yapılmış bir darbedir. 28 Şubat`ın hedefi sanayileşen Anadolu sermayesini güç olmaktan çıkarmayı amaçlayan bir girişimdi. Sermayesi güçlü olanlar ülke yönetiminde söz sahibi olur. 28 Şubat`ın temel hedefi bize göre ekonomidir. Muhtıracıların kurduğu hükümetle Türkiye ekonomisi yok edilmiştir. 3 yıl içerisinde yapılan icraatın sonucu olarak 2001`de büyük kriz yaşanmıştır. Devlet bankaları hortumlanmıştır. Türkiye ekonomisi 300-400 milyar dolardır. Sadece TMSF`den hazineye getirilen yük 60 milyar doları bulmuştur. Anadolu`da kalkınan birçok şirket batırılmıştır. Teşvikleri, yatırım izinleri ve sermaye artırım izinleri verilmemiş, yok olmaları için adeta yağmalanmışlar. Eğer 28 Şubat`ta Anadolu sermayesine bu yapılmasaydı Türkiye bugün bulunduğu noktanın iki kat ötesinde olurdu.`

YA BAYİLİK YA MÜSİAD

Üzülmez, Ecevit hükümeti döneminde ekonominin patronluğuna getirilen Kemal Derviş ile Kombassan Holding için yaptığı bir görüşmede yaşadıklarını ise şu şekilde aktardı:

`Kombassan Holding, Petlas`ı özelleştirmeden devralmıştı. Özelleştirme sürecinden sonra teşvik verilmedi, yatırım izni verilmedi. Kemal Derviş, 2001 krizi sonrasında hazineden sorumlu devlet bakanı olarak geldi. Petlas`ı önemsediğim için Rifat Hisarcıklıoğlu`nu yanıma aldım ve Kemal Derviş`in yanına gittim. Dosyayı getirdiği zaman şunu gördüm. Gizli damgalı ibare ile üstü yeşil renkle çizilmiş, bunlara kesinlikle teşvik verilmeyeceğini beyan eden belgeler vardı. Bu belgeler somut örnektir. O dönemde MÜSİAD`ın kurucu başkanıyım. Baskılar nedeniyle, rahat bir nefes alabilmek için MÜSİAD`dan istifa eden arkadaşlarımız oldu. Bayilik yapan bazı firmalara, üretici ana firma tarafından baskı yapılarak `MÜSİAD üyeliğinden istifa etmezsen bayiliğini alacağız` diye baskılar uygulandı. Konyalı işadamları için inanılmaz bir karalama kampanyası başlatıldı.`

5`li çetenin ikna odaları

Türkiye İşverenler Sendikası Konfederasyonu (TİSK), Türkiye Esnaf ve Sanatkarlar Konfederasyonu (TESK), Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB), Türkiye İşçi Sendikaları Konfederasyonu (Türk-İş) ve Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu`ndan (DİSK) oluşan `5`li çete` de 28 Şubat`ın aktörleri arasındaydı. 5 iş ve sendika örgütü hükümete karşı bildiri hazırlayarak istifa talebinde bulunmuşlardı. Başkanları Refik Baydur, Derviş Günday, Fuat Miras, Bayram Meral ve Rıdvan Budak o dönem sivil siyasete karşı yapılan darbenin sivil tarafındaydılar.

Hüseyin Üzülmez, `5`li çete` ile ilgili şunları söyledi:

KAÇAKÇI MUAMELESİ

`Karaman`da bisküvi fabrikaları vardı. Askeri kantinlere talimat ve-rildi, şu şu markalar girmeyecek diye. Süt, peynir üretenler için de aynı şey söz konusuydu. Muhtelif şehirlerden bir grup işadamı sigorta şirketi kurmak için yola çıkmıştı. Gece yarısı baskınlarıyla bu şirketin kurucularını gözaltına aldılar, kaçakçı muamelesi yaptılar. Sadece İslami hassasiyetleri gözeterek alternatif bir sigorta kuracaklardı.

`TOBB toplantılarında dışlanıyorduk. Fuat Miras ile Mayıs 1998`deki kongresinde büyük kavga ettik. Ben bir beyanat vermiştim. 5`li çetenin hükümeti gayrimeşru yollardan yıkmanın yollarını aradığını söylemiştim. TOBB, Anadolu`yu temsil etmiyor demiştim. 5`li çete Genelkurmay`dan aldıkları talimatları uyguluyordu. En tepede de Çankaya vardı. Refahyol, hükümette de yer alan bir bakan ve 5`li çetenin marifetiyle yıkıldı. Hilton`da Odalar Birliği`nde pazarlıklar yapılıyordu. Milletvekillerine istifaları karşılığında hangi menfaatler verileceği gizli kapaklı konuşuluyordu. İkna odaları kuruluyordu. Milletvekilleri ikna ediliyordu. 28 Şubat`ın amacına ulaşmasında sivil inisiyatifi temsil eden 5`li çetenin gayreti ve çalışmaları olmuştur.`

Nadi Bey tek tek çağırıp sorguladı

Hüseyin Üzülmez, Konya`daki işadamlarının çoğunun `yeşil sermaye` denilerek kara listeye alındığını ifade ederek, `Önlerini kesmek için her şey yapıldı` dedi. Deniz Feneri davasında evrakta tahrifat ve görevi kötüye kullandığı suçlamasıyla görevden alınan Nadi Türkaslan`ın o dönemde Konya Cumhuriyet Savcısı olduğunu hatırlatan Üzülmez, savcının derneklere yardım yapan Konyalı işadamlarına baskı yaptığını söyledi. Üzülmez şu bilgileri verdi: `Deniz Feneri Derneği`ni ilk sorgulayan savcılardan bir tanesi Nadi Bey`dir. Nadi Bey, o dönemde, Konya`da cumhuriyet savcısıydı. İşadamlarını tek tek çağırıp `Baskıyla mı yardım yaptınız?` diye sorguluyordu. Biz Deniz Feneri Derneği savcısının sabıkalarını Konya`dan biliyoruz. O dönemde birçok işadamımız savcılığa çağrılıyor, baskı görüyordu. İstiyorlardı ki işadamları `Zorla para aldılar` desin, görevleri hizmet olan vakıflar da sıkıntıya girsin.`

yenişafak