Aralarında Mazlumder İstanbul Şubesi ve bazı gençlik gruplarının bulunduğu platformun "Adalet İçin İftar Vakti" adıyla düzenlediği Uludere`ye Adalet içerikli eyleme dönük yapılan saldırı kınandı. Mazlumder`de yapılan açıklamada saldırının vicdanlara yapılmış bir saldırı olduğu ifade edilerek yaşananlar hakkında bilgi verildi.
İşte açıklamanın tam metni:
MAZLUMDER’E SALDIRI VİCDANLARA SALDIRIDIR
Kuruluşundaki felsefe ve yaklaşımındaki insani ve vicdani duruşundan herhangi bir sapma yaşamaksızın, bugün de inanç, dil, din, etnik, mezhepsel kökeni ne olursa olsun herkese adil ve eşit yaklaşıp, temeline insanı koyan bir kurum olarak MAZLUMDER, zor dönemlerde dahi herkese olan eşit mesafesini koruyarak adaleti ve insanı merkeze almaya devam etmektedir. Bu bağlamda, amaçlarından biri de vicdanları diriltmek olan oruç ayında, adalet duygu ve düşüncesinin toplumumuzda ve insanımızın kişiliğinde yer etmesine katkı sağlamak gayesi ile Anadolu Öğrenci Birliği, Genç Öncüler, Umut Gençliği, Gençlik Kültür Merkezi, Özgür Açılım, Minval, Suriye Devrimi, Suriye Gençlik Birliği, Yedi Hilal, Mavera Gençlik Hareketi ile beraber ADALET İÇİN İFTAR VAKTİ konseptiyle, birincisini geçen hafta SURİYE İÇİN ADALET, ikincisini de dün akşam ULUDERE (ROBOSKİ) İÇİN ADALET çağrısı gerçekleştirmiştir.
Geçtiğimiz yüzyılın başında bu topluma giydirilen deli gömleği ırkçı ideolojik devlet konseptinin ortaya çıkan sonuçlarından biri Müslüman Kimliğin imha ve ilgası sorunu bir diğeri de Kürt kimliğinin asimilasyonu sorunudur. Bu sorunun son dönemeçte yaklaşık yarım asra yakın bir zamandır sürmekte olan ve insanımıza acı, kan ve üzüntü getirmekten, insanımızın canını, emeğini ve enerjisini yok etmekten başka sonuç vermeyen kanlı süreci durdurmak adına MAZLUMDER olaya müdahil olmaya devam etmektedir. Bu doğrultuda, dün akşam Fatih Camii avlusunda da bütünüyle İslami ve insani beraberlik ve kardeşlik mesajı içeren, toplumdaki birlikteliği vurgulama ve kardeşliğin gereğini yapma çağrısından başka bir gaye gütmeyen eylem öncesi gönüllülerimize; ellerinde döner bıçaklı, silahlı ve demir sopalı organize 6-7 kişilik bir grup tarafından küfürler, hakaretler ve tehditlerle saldırıda bulunulmuştur. Eyleme henüz hazırlık safhasında iken, grup tarafından Uludere’de öldürülen gençlerin, çocukların yerdeki fotoğraflarına saldırılmış, beraberinde alanda bulunan pek çok el dövizinden biri olan, bir bütün olarak ümmetin farklı coğrafyalarının hepsini ve her etnik unsuru kapsadığı vurgusu yapan ve“Ümmetin Kurtuluşu Kürdistan’dan Geçer” ifadesi yer alan bir el dövizi bahane edilmek suretiyle ellerinde taşıdıkları silah, döner bıçağı ve sopalarla genç gönüllülerimize yürüyüş hazırlığında iken saldırılmıştır. Saldırı, genç gönüllülerimizin aklı selim davranışları ve teskin edici yaklaşımları ile vahim sonuçlara yol açmadan atlatılmıştır. Bu esnada, 3 gönüllümüz çeşitli yerlerinden darp edilmiş ve olay sonrasında gidilen Haseki Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nden darp raporu alınmıştır. Olay sonrasında Fatih Şehit Tevfik Fikret Erciyes Polis Karakolu’na gidilip, saldırganlardan şikayetçi olunmuştur.
MAZLUMDER olarak özellikle belirtmemiz gerekir ki el pankartındaki bu ifade ile kastedilen durum, İslam ümmetinin Patani’den Moro’ya ve Arakan’a, Afganistan’dan Irak ve Bosna’ya kadar olan kadim halkları, toplumları ve coğrafyalarının birinin sorununun, diğer bir coğrafyada acı ve sızı olarak yankılanması gereğidir. Ümmetin sızısının, bir bütün sızı olduğu düsturundan hareketle, Türkiye’de yaklaşık 35 yıldır süregelen bir sorunda, ümmetin her kesim ve coğrafyasının aynı tepki ile yekvücut olması gerekir. Buradan oluşacak bir tepkisizlik, kime olursa olsun, kabul edilemez. Kaldı ki, Kürdistan ifadesi Anadolu ve Mezopotamya topraklarının bir bölümünü içine alan coğrafyanın kadim ismidir. Kanuni Sultan Süleyman’ın Fransa Kralı’na yazmış olduğu mektupta da, Milli Mücadele döneminde de, Birinci Meclis’te kullanılan adlandırmada da hep bu şekildedir. Ne var ki, İttihatçı geleneğin tarihi gerçeklere aykırı olarak yürüttüğü yasağın ve olumsuz propagandanın, Müslüman insanların zihinlerini bulanıklaştırmasını ve bunun bu propagandalar neticesinde bu yönde bir algı ile kabullenilmesini ilkesel bir hata olarak okuyor; bir çeşit “içselleştirilmiş Kemalizm” durumuyla izah ediyoruz. Bu anlamda, resmi ideolojik tarih algısı ile bu coğrafyaya bakılmasının, tam da sorunun kaynağına su taşımak olacağını özellikle belirtmek isteriz.
Beraberinde, eylemin içeriğine dair vurgulanması gereken önemli bir durum da, yürüyüşün ana konseptinin ve o konsept dahilindeki ana yürüyüş pankartlarının, “Adalet Her Zaman Her Yerde”, “Uludere-Roboski’ye Adalet Siyasete Kurban Edilemez”, “Yaşasın Halkların Kardeşliği” pankartları olduğudur. Grup, toplu olarak bu büyük pankartların arkasında yürüyüşünü gerçekleştirmiştir. Şayet yürüyüşün üzerine bina edileceği ve vurgu yapmak isteyeceği bir nokta varsa, o nokta, bu noktadır. Diğer pek çok el pankartı da eyleme katılan gönüllü kuruluşlarımızın hazırladıkları pankartlardır ve içeriğinin ve anlamının kuşatıcı ve ümmetçi bir dile sahip olduğu tarafımızca da tüm kuruluşlarla karşılıklı istişare edilerek benimsenmiştir.
Bu çerçevede, mahiyeti ve içeriği ne olduğu ile hiç ilgilenilmeden, bilinçli, kötü niyetli ve belirli bir maksada matuf şiddet içerikli bu saldırıyı kınıyoruz. Bununla birlikte, üzülerek belirtiyoruz ki bu saldırı, siyasetin ve farklı kanalların aşırı söylemlerinin toplumda huzursuzluk ve gerginlik şeklinde tetiklediği organize bir saldırıdır. Saldırı esnasında olay yerindeki sivil güvenlik görevlilerinin olay yerinden uzaklaşmaları ve/veya seyirci kalmaları, resmi üniformalı personelin ise uzakta konuşlanması çok düşündürücü ve tehlikelidir. Bu, yakın dönem siyasi tarihimizin karanlık bazı olaylarındaki provokasyon ve kanlı neticelenen şiddet olaylarını çok andıran ve düşündüren bir olaydır. Bu anlamda, dün yaşanan olayın da orada var olan herhangi bir pankart görülüp, onun neticesinde ani ve duygusal bir refleks olarak ortaya çıkan bir tepki olmadığı açıktır. Zira özellikle silah, döner bıçaklarıyla tedarikli gelinmesi, sonradan olaya karışan ve olayı provoke eden kişilerin de böylesi bir pankartı hiç görmeden saldırmaları, olayın tamamıyla sistemli ve organize bir olay olduğunu göstermektedir. Buradan tüm kamuoyuna, tüm kesimlere MAZLUMDER’in geçmişte olduğu gibi bugün de tek derdinin, kökenine bakılmaksızın insan ve insana adalet olduğunu bir kere daha altını çizerek vurgulamak ihtiyacı hissediyoruz. Ne bugün, ne de başka bir zaman MAZLUMDER, sözleriyle ve yaptıklarıyla bir provokasyonun ya da şiddetin tarafı olmamıştır ve olmayacaktır. Belirtilmesi gereken önemli ve hayati bir diğer nokta da, MAZLUMDER olarak hiçbir şekilde ulusalcı, dini ve etnik kökenli, herhangi bir ideolojiye dayalı bir yaklaşım içinde olmayıp, Kürtçü ya da Türkçü nitelemesine muhatap ideolojik bakışların tümünün karşısında yer alınmaktadır.
Son olarak söylenmesi gerekiyor ki; bu saldırı, kuruluş mefkuresini Vahy-i İlahi’den alan MAZLUMDER’i ve MAZLUMDER’e gönül veren bu etkinliği birlikte gerçekleştirdiği yukarda adı geçen gençlik örgütlerini, adalet, merhamet ve vicdan sahibi insanları vicdanların ve insanlığın kabul ettiği adil bir dünya istek ve arayışından alıkoymayacaktır.
Bilinmelidir ki bizler bu olayın gerek saldırganlar yönünden hukuki tüm takip ve yargılanma cezalandırmaların, gerekse de güvenlik görevlilerinin görev ihmalinden kaynaklı suçların sonuna kadar takipçisi olacağız. Kamuoyuna saygı ile duyurulur.
MAZLUMDER İstanbul Şubesi, Anadolu Öğrenci Birliği, Genç Öncüler, Umut Gençliği, Gençlik Kültür Merkezi, Özgür Açılım, Minval, Suriye Devrimi, Suriye Gençlik Birliği, Yedi Hilal, Mavera Gençlik Hareketi