Şefik Mert / Haber İzlenim
Suriye’de 17 ay önce başlayan çatışmaları ve halkın durumunu yerinde görmek için Kilis’ten geçiş yapıyoruz. Ancak sınır kapılarından Suriye’ye girişler yasak olduğu için Suriyeli mültecilerin kullandığı noktalardan girmek zorunda kalıyoruz.
 
Daha sonra öğrendiğimize göre yollarla Suriye’ye giren tek gazeteciler biz değiliz. Anadolu ajansından New York Times gazetesine kadar bütün muhabirler bu yolları kullanıyorlar.

MUHALİFLERDEN LOJİSTİK DESTEK
Sınırı geçtikten sonra tanıştığımız Suriyeli ailenin desteğiyle Halep’in Mer’a ilçesine doğru yol alıyoruz. Türkiye Kilis sınırından Halep’e kadar olan ilçe ve Köylerin çoğunluğu Türkmenlerden oluşuyor.
 
Bu bölgede muhaliflere ait lojistik destek birimleri bulunuyor. Haber yapmak için geldiğimizi söylüyoruz. Adı Doktor Muhammed olan bir muhalif yetkili yanımıza bir araç birkaç silahlı refakatçi veriyor.
 
Lojistik destek biriminden ayrıldıktan sonra ilk olarak A’zez’i geziyoruz. Yıkılan camiler, bombalanmış evler yaşanan çatışmaların şiddetini ortaya koyuyor. Sokaklarda yanmış arabalar, imha edilmiş tanklar bulunuyor.

UZUN EKMEK KUYRUKLARI
Halep’in kuzeyinden kalan bölgelerin denetimi Özgür Suriye Ordusu’nun elinde, bundan dolayı bu bölgelere kurtarılmış bölge diyorlar. A’zez ve Mer’a tam bir hayalet şehir görünümünde halkın bir kısmı köylere, bir kısmı da Türkiye’ye sığınmış. Kalanlar da zor şartlarda hayatlarını devem ettirmeye çalışıyor.
 
Çünkü çatışmalar ve güvenlik nedeniyle erzak giriş çıkışları sıkıntılı oluyor. İnsanlar gıda, gaz ve özellikle benzin sıkıntısı çekiyor.
 
Benzin burada adeta kara borsa. İnsanlar birkaç tane ekmek alabilmek için uzun kuyruklar oluşturuyorlar. Ayrıca belediye hizmetlerinin verilmemesinden dolayı sokak ve cadde başlarında çöp yığınları oluşmuş. Bu da ciddi bir salgın hastalık riski oluşturuyor. Sağlık yetkilileri de bu durumdan endişe ediyor.

KİMSE NE OLACAĞINI BİLMİYOR
Sokaklarda gezerken halka, “savaş sonrası ne olacak” diye soruyoruz. Ancak kimse Esad gittikten sonra ne olacağını tam olarak bilmiyor. Genel kanaat ise şu, “Önce Esad gitsin sonrasını düşünürüz.” Ancak gelecekten endişe edenler de yok değil. Esad’dan sonra kurulacak yeni sistemin ne kadar adil olacağı, Esad’dan ne kadar daha farklı olacağı gibi endişeleri dillendiriyorlar.

SON DURAK HALEP
Mer’a’yı da gezdikten sonra bize refakat edenler çatışmaların yoğun olduğu Halep’e gitme isteğimizi soruyorlar. Biz de önemli bir şehir olması hasebiyle gitmek istediğimizi söylüyoruz ve Halep’e doğru yola koyuluyoruz. Halep Mer’a’ya yakın olmasına rağmen hem çatışmaların şiddeti hem de güvenlik dolayısıyla ağır ilerliyoruz.
 
Yolda Halep’e varmadan büyük bir askeri birlik dikkatimizi çekiyor. Buranın ne olduğunu soruyoruz. Bize bu birlikte Esad askerlerinin bulunduğunu söylüyorlar şaşırıyoruz. Daha sonra bize açıklama yapıyorlar, “Bize karışmayana biz de karışmayız.
 
Bu askeri birlik erzakları bitince zaten teslim olacaklar. Ayrıca zaman zaman kaçanlar da oluyor. Biz de görmezden geliyoruz.” Önce bu durumu pek anlamıyoruz ancak bir bildikleri vardır diyoruz ve Halep’in kuzeyinden şehre giriyoruz.

ÇOCUK ASKERLER NÖBET TUTUYOR
Halep’e ilk girdiğimizde cadde ve sokaklarda pek insan görmüyoruz. Her sokak başında Özgür Suriye Ordusu elemanları nöbet tutuyor. Şehrin bir kısmı muhaliflerin elinde. Yer yer şiddetli çatışmalar oluyor. Ancak Özgür Suriye Ordusu genellikle nokta operasyonlar düzenliyor. Bu operasyonlarda Şebbiha olarak adlandırılan Esad yanlıları ya tutuklanıyor ya da öldürülüyor.
 
Gezimiz sırasında fark ettiğimiz bir şey de şu oluyor; Şebbiha denilen kişiler özel eğitilmiş bir tim veya askeri bir grup değil. Suriye’de Esad yanlısı herkese Şebbiha deniliyor. Sokaklarda gezerken gözümüze çarpan bir başka ayrıntı da nöbet tutan kişilerin yaş ortalamalarının yaklaşık 14 ila 19 yaş arası olması.
 
Yani Özgür Suriye Ordusu’nun bir kısmını çocuk askerler oluşturuyor. Ayrıca birkaç aydır da Özgür Suriye Ordusu kendi elemanlarına maaş veriyor. Bundan dolayı genç yaşlı herkes burada Özgür Suriye ordusuna yazılıyor.

SINIRI GEÇERKEN GÖZALTINA ALINDIK
Yeni gelişmeleri takip etmek ve Halep’in durumunu öğrenmek için Suriye’ye yeniden giriş yapmak istedik. Daha önce geçtiğimiz noktaya geldik. Burada yoğun bir Suriyeli mülteci var. Kimi Suriye’den çıkmaya kimi de Suriye’ye temel ihtiyaç maddeleri koymaya çalışıyor. Ancak sınır güvenliğini sağlan askerler buna izin vermiyor.
 
Bir yolunu bulup Suriye tarafına geçmeye çalıştığımız esnada bir rütbeli tarafından fark ediliyoruz. Rütbeliye gazeteci olduğumuzu söyleyince, yasak bölgede olduğumuzu söyleyerek bizi hudut karakoluna götürdü.
 
Burada elektronik bütün eşyalarımız arandı. Görevimizin haber yapmak olduğunu ve sınır kapısından geçmenin yasak olması nedeniyle böyle bir yola başvurduğumuzu söylememize rağmen yasal işlem yapacaklarını söylediler.
4 saat hudut karakolunda tutulduktan sonra bizi jandarmaya teslim ettiler. Jandarmada 5 saat gözaltında tutup ifadelerimizi aldıktan sonra serbest bıraktılar.

Jandarmada ifadelerimiz alınırken yetkili komutan bizden önce de birçok gazetecinin gözaltına alındığını söyledi. En son bizden önce New York Times gazetesi muhabirlerinin yakalandığını ancak onların sorgusunun mit tarafından yapıldığını anlattı.