Yabancı yatırımcılar birçok yerli firmayı da bünyesine katmış durumda. Danone-Hayat, Coca Cola-Damla, Nestle-Erikli, Pepsi-Aquafina gibi satın almalar bunlardan sadece birkaçını oluşturuyor. Öte yandan dünyadaki su kaynaklarının giderek tükeniyor oluşu, Türkiye`nin ise doğal su kaynakları bakımından zengin bir ülke oluşu bu ilginin nedenini açıklıyor.
Türkiye`de ambalajlı su sektörü hareketleniyor. Sektör hızlı olmasa da istikrar bir biçimde büyüyor. Yıllık ortalama büyüme yüzde 5 düzeyinde seyrederken bu yıl su pazarı hacminin miktarda yaklaşık 10,3 milyar litreye, ciroda 3,6 milyar liraya ulaşması bekleniyor. Sağlık Bakanlığı verilerine göre yerli ve yabancı olmak üzere 288 firma rekabet ediyor. İlk 8 şirketin toplam pazar payı yüzde 30 seviyesinde olurken ambalajlı su sektöründe yabancı firmların ağırlığı hissediliyor. Yabancı yatırımcıların ilgisi, Danone-Hayat, Coca Cola-Damla, Nestle-Erikli, Pepsi-Aqua gibi satın almalarla kendisini gösteriyor. Yabancı markaların payı pet su pazarında yüzde 50, damacanada yüzde 17 dolayında. Açık anlatımı ile yabancı sermayeli kuruluşlar bizim suyumuzu şişelere doldurarak, bize satarak pazarın yarısına hakim olmuş durumda.
Su tüketiminde Avrupa ile yarışıyoruz
Su tüketiminde de üst sıralardayız. Kişi başına tüketim miktarı 189 litre olan İtalya, 165 litre olan Almanya, 123 litre olan İspanya ve 120 litre olan Belçika gibi AB ülkeleri ile karşılaştırıldığında, Türkiye`de ambalajlı su tüketimi AB`deki seviyelere yaklaşıyor. 2011`de yıllık kişi başına ortalama su tüketimi (46 lt pet, 87 lt damacana olmak üzere) 133 litre olarak gerçekleşti. Bu yıl kişi başına tüketimin (50 lt pet, 88 lt damacana olmak üzere) 138 litre olması bekleniyor.
Sektöre Yahudi damgası
Pet su pazarında yüzde 50`yi oluşturan markaların başında Amerikan ve Yahudi markalarından Coca Cola, Pepsi ve Nestle geliyor. Danone, Coca Cola, Nestle, Pepsi gibi markalar Damla, Erikli ve Aqua gibi yerli firmaları bünyesine katarak sektörde yüzde 50 pay ile aktif olarak yer alıyor.
2020`de su savaşları yaşanabilir
Öte yandan ambalajlı su sektöründe bu gelişmeler yaşanırken dünyayı önümüzdeki yıllarda susuzluk bekliyor. Amerikan Ulusal İstihbarat Müdürlüğü`nün raporuna göre, dünyada içme suyu kaynakları, 2040 yılına kadar küresel talebe cevap veremeyecek duruma gelecek. Dolayısıyla 2020`den sonra su savaşları yaşanabilir. 22 Mart Dünya Su Günü`nde yayımlanan raporda; Ortadoğu, Güney Asya ve Kuzey Afrika, su kıtlığının en şiddetli hissedileceği bölgeler olarak sıralandı. Su kaynaklarına ilişkin sıkıntı, gelişmekte olan ülkelerin hidroelektrik santrallerinden enerji elde edilmesini güçleştirecek, ekonomik potansiyellerini olumsuz etkileyecek.
Su kaynakları azalıyor
Önümüzdeki 10 yıl için su savaşları öngörüsü yapılmasa da, hâlihazırda 7 milyar olan dünya nüfusunun artışı bu hızla sürdükçe, su kaynaklarının azalması ve kirlenmesiyle yeni sorunlar ortaya çıkabilir. Öyle ki, 2030`da su talebi ile arzı arasındaki fark, yüzde 40`a çıkacak. Su, uluslararası ilişkilerde bir silah ya da baskı unsuru haline gelecek. Küresel ısınmasının su kaynakları üzerindeki etkisini, 2040`tan sonra daha da artırması bekleniyor.
Kontrol mekanizması yeterli çalışmıyor
SU Vakfı Başkan Yardımcısı ve İTÜ İnşaat Fakültesi Öğretim Üyesi Ali Uyumaz: "Türkiye`de serbest ekonomi uygulandığı için yabancı şirketler bu işe giremez şeklinde bir şart yok. Yabancının su işine girmesi yasak bile olsa yerli bir firma kanalı ile bu işe yine girebilir. Benim anladığım kadarı ile bu sektörde kontrol mekanizması yeterli çalışmıyor. Sıkı kontrol yapıp bu hususta kirli veya mikroplu olan suları paketletip piyasaya süren şirketler ve ilgilileri hakkında çok sert yaptırım kuralları koymamız lazım diye düşünüyorum. Bu durumdaki kirli ve mikroplu su paketleyip piyasaya süren şirketlerin çalışma lisanslarının belirli kriterleri sağlayıncaya kadar iptal edilmesinde fayda var." şeklinde konuştu.
Türkiye`nin suyu nüfusunun 3 katına yetebilir
Türkiye`nin su potansiyeli açısından yeterli olduğunu vurgulayan Uyumaz, "Bu şartlarda memleketimiz yaklaşık su potansiyeli açısından 1500-1600 m3/Şahıs-Yıl olması sebebiyle orta halli zengin bir su ülkesiyiz. Suyu tasarruflu kullanmak kaydı ile bu kaynaklar daha Türkiye`nin şu andaki nüfusunun 2-3 katına kadar yetebilir. Türkiye ne fakir ne de zengin bir su ülkesi olması dolayısı ile su kaynaklarımızı temiz ve tasarruflu kullanmamız, bizlere su problemi olmadan hayatımızı idame ettirebileceğimizi göstermektedir. Gerek sulamada, gerek içme suyunda ve gerekse sanayide kullanılan sularda israftan kaçınmamız ve suyu tasarruflu kullanma metotlarını uygulamamız gerekmektedir.
2020 yılında dünyada su savaşlarının olacağını düşünmüyorum. İzah ettiğimiz gibi suyun tasarruflu kullanılması, kirletilmemesi halinde su problemi yaşanmaz. Bunlar abartılı tahminler ve olma ihtimali son derece zayıf olan senaryolardır" dedi.
Su havzaları ve kaynakları korunmalı
Ambalajlı Su Üreticileri Derneği ( SUDER ) Başkanı İsmail Özdemir`de, "Türkiye son zamanlarda sermaye yetersizliğinden dolayı yatırımlarını artırmak için uluslararası yatırım girişini teşvik için çaba sarf ediyor. Türkiye`de su sektörü yabancı yatırımcılar için yatırım yapılabilecek bir alan olarak görülmektedir. Su sektörü yükte ağır pahada hafif bir sektör. Dolayısıyla uzun mesafelere su satışları pek mümkün değil. Bu yüzden suyun ihracat rakamları düşüktür. Öncelikle su havzalarının ve kaynaklarının korunması için her türlü tedbir alınmalı. Bunun için kirliliğin önüne geçilmeli ve suların toplanması, dağıtılmasındaki kayıplar asgariye indirilmeli. En az su kullanan tarım teknikleri ve sanayi tesisleri kurulmalıdır" dedi.
Ciro oranı fazla olmasına rağmen ihracat çok düşük
Ambalajlı su sektöründe kapasite kullanım oranı yüzde 40 olarak gösterilirken, sektörün daha fazla tüketimi karşılayabilecek durumda olduğu belirtiliyor. 2011`de sektördeki toplam ciro 3.45 milyar iken bu yıl 3,6 milyar olması bekleniyor. Bu ciroya karşın sektörün ihracatının çok düşük olması dikkat çekiyor. Avrupa`ya az da olsa ihracat yapılıyor. Doğuda Irak ve İsrail sektörde önemli pazarlar arasında gösteriliyor MilliGazete
Suyumuza da Yabancı Eli
Damacanaların kirliliği ile gündeme gelen su sektörü, her geçen gün büyüyen bir pazar. Buna karşılık pazardaki yabancı payı dikkat çekiyor. Yabancı şirketler sektördeki ilk 10 şirketle yüzde 50`ye yakın pazar payına sahip.
09.08.2012 09:04:00 / Güncel