Müberra Güngör, Kaya Paçacı, Atila Seçki ve Şefik Pencereci`nin hazırladığı raporda; GSM firmalarının yaptıkları yatırımlarda ayrıntılı şekilde yer aldı. Rapora göre; 2002`de toplam 15 bin 318 baz istasyonunun faaliyet gösterdiği Türkiye`de bu sayı 2005`te 21 bin 469`a 2009 yılında 37 bin 477`ye ve son olarak 2011`de de 49 bin 361`e yükselmiş. Mevcut baz istasyonlarının 23 bin 95`i kule tipi, 26 bin 266`sı da bina tipi olarak hizmet veriyor. Bu istasyonlara bağlı olarak da 620 bin 838 TRX (anten yönlendirme sayısı) cihazı da faaliyet gösteriyor. Raporda; baz istasyonu sayılarında sürekli bir artış eğilimi görüldüğü belirtildi. Altyapı unsurlarının işletmeciler tarafından paylaşılmasıyla bir tarafta maliyetlerde azalma sağlarken diğer taraftan da kamu kaynaklarının etkin kullanımı ve çevresel negatif etkilerin asgariye indirilmesinin de sağlandığı vurgulandı. Raporda, mobil işletmecilerinin yatırımlarına da yer verildi. 2012`nin birinci çeyreğinde Turkcell 160, Avea 135 milyon ve Vodafone de 232 milyon lira yatırım yaptı.
PAYLAŞIMA YÖNELME VAR
Raporda, mobil işletmeciler arasında paylaşım konusu da değerlendirildi. Raporda; yatırım ve hizmet giderleri ile görüntü ve çevre kirliliğinin azaltılması, sürdürülebilir rekabet ortamının oluşturulmasına yönelik altyapı yatırımlarının desteklenmesi ve gelecek teknolojiler için kapasite yaratılması amacıyla işletmecilerin paylaşıma yönlendiği belirtildi. Raporda; sektörün giderek gelişmesi, tüketiciler tarafından beklenen hizmet çeşitliliğinin artması ve kaynakların kıt olması nedeniyle altyapı paylaşımının bugün daha büyük bir gereklilik olarak ortaya çıktığı dile getirildi.
Raporda şu ifadelere yer verildi: "Yeni gelişen serbestleştirilmiş piyasalarda ortak yerleşim ve ulusal dolaşım gibi basit şekilleri görülen paylaşım örneklerinin giderek daha gelişmiş şekillerinin ortaya çıktığı görülmektedir. İşletmecilere yeni hizmetlerden gelir fırsatları sağlamak ve sanal işletmecilerin gelişimini kolaylaştırmak için artık altyapı paylaşımı içerisinde aktif ve pasif şebeke bileşenleri de yer almaya başlamıştır. Uluslararası uygulamalar, uygun düzenlemeler ve ekonomik teşvikler yoluyla altyapı paylaşımının daha etkin bir şekilde yapılabildiğini göstermektedir. Düzenleyici kurum altyapı paylaşımını rekabeti geliştirebilecek bir önlem olarak, yerleşik işletmeciler kendilerine gelir getirecek potansiyel bir kaynak olarak, pazara yeni giren işletmeciler ise kendilerine uygun bir fiyatla verilmesi gereken bir hak olarak görmektedir. Birbiriyle çatışan bu bakış açılarının üstesinden gelebilmek ve altyapı paylaşımını etkin bir şekilde sonuçlandırabilmek için düzenleyici kurumların işletmeciler arasında işbirliğini zorunlu kılıcı yetkilerinin olması gerekmektedir. Gelişmiş piyasalara bakıldığında ise altyapı paylaşımı işletmeciler tarafından tercih edilen yeni bir iş modeli olarak ortaya çıkmaktadır."
(CİHAN)