Oktay Vural, partisinin İzmir İl Başkanlığında düzenlediği basın toplantısında, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan`ın görevden aldığı bakanlar ve tekrar aday göstermediği milletvekilleriyle ilgili “yolsuzluk” imasında bulunduğunu söyledi. Başbakan Erdoğan`a, yolsuzluğa karışan bakan ve milletvekillerinin adını açıklama çağrısında bulunan Vural, şunları söyledi:

“Ey cumhuriyet savcıları neredesiniz? Başbakan, `bazı milletvekili ve bakanları yolsuzluklara bulaştıkları için listeye koymadım` diyor ama kimse takibatını yapmıyor. Başbakan, yolsuzluklara bulaşmış olduklarını ve boğazlarına kadar battığını itiraf etmiştir. Bir ülkede, bir bakanın veya kamu görevlisinin yolsuzluk yapmasını, kendi iç işi olarak değerlendiren bir siyasi anlayışının Türkiye`ye ne hizmeti olur? Tüyü bitmemiş yetimin hakkını yiyenler, milletin bıraktığı emanetlere ihanet edenler, Başbakan tarafından korunmak ve kollanmaktadır.”

MHP`ye sanal oyunlar oynandığını ileri sürerek, “İbrahim Faruk Bayındır, AKP Meclis üyeliği yapmış mıdır, Binali Yıldırım görüştü mü, Başbakan`ın danışmanının yakınında mıdır? Bu adamın kurduğu şirketin ortağı Yalçın Ayaslı, Obama`ya en fazla seçim yardımı yapan kişi midir?” sorularını yönelten Vural, “MHP Genel Merkezi, sahte plakalı araçlarla izleniyor, muhalefet dinleniyor, izleniyor, takip ediliyor. Çetelere teslim olmuş hükümet portföyünden başka bir şey değil. Geldiğimiz noktada, MHP üzerinde doğrudan doğruya Başbakan`ın bilgisi olduğu bir derin operasyon yapılmaktadır. Maalesef bunlara karşı söz söyleyecek ya da bunları sorgulayacak bir ortam mevcut değildir. MHP olarak kararlılıkla hedefimize ulaşacak, bu oyunları bozacağız. Kimin zafiyeti varsa neyi varsa bunlarla ilgili hatalardan arınarak milletimizi parlak geleceğe götürmeye kararlıyız” diye konuştu.

“Çay ve simit parası, asgari ücretten fazla”

AK Parti iktidarı süresince İzmir`de işsizliğin arttığını, kamu yatırımlarının azaldığını ileri süren Vural, “İzmir`i projelerle satın alacaklarını zannediyorlar. Bunca zaman ne yaptınız? İzmirli, Mustafa Kemal Atatürk`ün çizdiği yol haritasıyla 2023`e gidilmesini istiyor. İmralı`nın yol haritasıyla İzmir`i 2023`e eriştirmeye çalışanlar karşısında İzmir, tabii kale gibi olacaktır” dedi.
Vural, kamu imkanlarının AK Parti tarafından seçim çalışmalarında kullanıldığını iddia ederek, şöyle devam etti:

“Devletin tüm imkanları, İzmir`de aday gösterilen mobil bakanlar tarafından bize karşı acımasızca kullanılmaktadır. Karşıyaka Vapur İskelesi`ne pankart asılıyor, şov için PTT araçları getiriliyor. Seçim bürosu açılışlarına, devletin memurlarını kamu araçlarıyla getirip yığıyorlar. Kamu misafirhanelerini de kapatmışlar, devletin memurları çalışıyorlar. Biz, devlete karşı mı politika yapacağız, yoksa karşımızda parti mi var? Ulaştırma Bakanlığı araçlarını, kendi siyasi amaçları için kullanıyorlar. Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesinde şirket elemanlarını seçim çalışmasında mecburi kullanıyorlar, gitmeyeni işten atıyorlar. Andolsun, bunların hesabı sorulacak. Devlet imkanlarını, tehdit ve şantajla kullanıp zorla tercihleri değiştirmek isteyenlere ya da yapmadıkları hizmetleri yapacak gibi gösterenlere karşı İzmir`in nasıl cumhuriyetin kalesi olduğunu, sandıklar gösterecektir.”

Oktay Vural, Başbakan Erdoğan`ın 2002 yılında Kastamonu mitingindeki konuşmasında, 6 kişilik ailenin günde üç öğün çay ve simit tüketmesi durumunda asgari ücretin bunu bile karşılamayacağını ve “Bu yönetim, benim vatandaşıma bir bardak çayla bir simidi bile layık görmüyor” dediğini hatırlattı. Vural, “İzmir`de çay 75 kuruş, simit 60 kuruş. Başbakan`ın hesabıyla 6 kişilik aile günde 3 öğün 30 gün boyunca simit yeyip çay içse 729 lira gerekiyor, asgari ücret ise 629 lira. Ey Recep Tayyip Erdoğan, sen bu ülkenin asgari ücretlisini çay ve simitle bile doyuramaz hale getirdin. İstifa dilekçen hazır mı, hazırla. Laf ağızdan çıktı mı sonuna kadar gitmeli.”

“Promterler kime ait?”

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli`nin bisküviyle anlattığı çocukların dramının, Başbakan Erdoğan`ın bir kulağından girip diğer kulağından çıktığını ifade eden Vural, “Ekmek yiyemeyen insanın derdini bilmiyor. Bu ülkede 62 milyon insan yılda bir hafta bile tatil yapamıyor, 31 milyon insan yeni elbise alamıyor da Başbakan bilgisayar dağıtacakmış. Emekliler geçinmek için çöp topluyor. `Beraber yürüdük bu yollarda` dediler, milleti yarı yolda bıraktılar, kendiler yedi yıldızlı otellerde tatile çıktılar. Robin Hüp ekonomisi uyguladılar, fakirliği vatandaşa, zenginliği de yandaşa dağıttılar. Bu kenelerden milleti kurtarmaya kararlıyız. Kene doyunca bırakır, yok, kene gibi yapıştılar, doydular, tıkınıncaya kadar yiyorlar, vatandaşı fakirleştiriyorlar ama bırakmamakta kararlılar” diye konuştu.

Vural, yanındaki tablet bilgisayar aracılığıyla basın mensuplarına Başbakan Erdoğan`ın Antalya mitingindeki konuşmasından bir bölümü izleterek, şöyle konuştu:

“Gördüğünüz gibi önündeki prompterden, ulaştırma alanındaki yatırımlarla ilgili bilgileri okuyamadığı için mitingde uzun süre sessiz kalıyor, konuşamıyor; prompter çalışınca, Başbakan yine üfürüyor. Promterler kime ait? Bahçeli`ye, MHP`ye, vergilerimizle aldığın araçlarla dil uzatıyorsun. Başbakan, önüne konulanı ancak okuyabilir, o da okuyabilirse. Başbakan, şu kılavuzlarını değiştir, yoksa böyle adamın nutkunu tuttururlar. Cenab-ı Hakk insanı böyle imtihan eder, adamı orada dut yemiş bülbüle döndürür. MHP`ye, Bahçeli`ye dil uzatırsan, daha böyle çok şey başına gelecek.”

Kadroları YÖK`te olan ancak ÖSYM`de görev yapan 12 kişinin, ihtiyaç kalmadığı için YÖK`e gönderildiğinin hatırlatılması üzerine Vural, “Bu, üstü kapatma operasyonudur. Vatandaş, `şifreciler kim, bu şifreyi dağıtan kim` sorularının cevabını arıyor” dedi.

AA