Yirminci asırda İslam âlemi için önemli lider şahsiyetlerden olan ve Mısır’da bir ihya hareketi başlatan Müslüman Kardeşler cemaati kurucusu Şehit Hasan El Benna, şehadetinin 70’inci yılında rahmetle yâd ediliyor.

Şehit Hasan El- Benna hakkında İLKHA’ya değerlendirmelerde bulunan Hürriyet ve Adalet Partisi yetkilisi ve aynı zamanda Müslüman Kardeşler hareketinin öncülerinden olan Dr. Hüseyin Abdülkadir, El Benna’nın Osmanlı hilafetinin yıkılışının hemen ardından Müslüman Kardeşler cemaatini kurduğunu söyledi.

1924 yılında Avrupalıların hilafeti düşürmede başarıya ulaştıklarını ve bundan 4 yıl sonra Şehit Hasan El-Benna’nın İhvanı Müslimin hareketini kurduğunu belirten Abdulkadir, İmam Hasan El Benna’nın cemaati kurmadan önce de bir takım faaliyetlerinin olduğunu ve bu sebeple kendisine asrın müceddidi denildiğini ifade etti.

İmam Hasan El Benna’nın birçok özelliğinin oluğunu ve Ömer bin Abdülaziz gibi adaleti kolayca yayabildiğini hatırlatan Abdulkadir, “İmam İbn-i Teymiyye ya da Ahmet bin Hanbel gibi fıkıhta ilmi bir derinliğe sahip değildi. Ancak İmam Hasan El Benna’nın yaptıkları arasında en önemli olanı risalelerinde dünya devletlerinin kendi düzenlerinde kullanabilecekleri önerileri,  İslam şeriatında delil olarak kullanılabilecek genel fıkhi kaideler de ortaya koymuştur. İslam ümmetinin genelini aynı değerler altında toplayacak 20 ana esastan oluşan kaideler ortaya koymuştur.” dedi.

“Kişilerin inşasıyla İslami bir devlet inşa etme hedefi vardı”

Hasan El Benna’nın insanların kişiliğini ihya etmekle bir devleti ihya etmek gibi engin düşüncelere sahip olduğunu söyleyen Abdulkadir, “İmam Hasan El Benna bir mutasavvıftı. Mekke’ye hac farizasını yerine getirmeye gittiğinde orada büyük devlet adamlarının olduğu bir konferansa katılır. Her devlet adamının kendi lehçesini veyahut dilini doğru düzgün konuşamadığını görür. İmam Hasan El Benna orada Kur'an Arapçasıyla güzel bir konuşma yaparak dikkatleri kendi üzerine çeker. En çok kişiliğin inşası üzerine yoğunlaşırdı. Ondan önce veyahut onun yaşadığı dönemde kıymetli fikir adamları vardı ama İmam'ın bunların arasında en belirgin özelliği kişilerin inşasıyla İslami bir devletin inşası hedefini güderdi. 'Öncelik sizin kendi nefsinize güç yetirmeniz, eğer ona güç yetirebilirseniz kendiniz dışındakilerine daha çok güç yetirebilirsiniz.' derdi. İmam bunu Müslüman ferdin oluşumu, Müslüman ailenin oluşumu ve son olarak Müslüman bir toplumun oluşumuyla İslami devletin tesisiyle, hilafetin tekrar geri kazanılması şeklinde kısımlara ayırmıştı.” şeklinde konuştu.

“Gençler İslami davanın yükünü omuzlayan sarsılmaz güçtür”

El Benna’nın çalışmalarında gençlere ayrı bir önem verdiğini belirten Abdulkadir, konuşmasını şu şekilde sürdürdü;

“İmam Hasan El Benna, gençlere çok önem verirdi. Ümmetin dirilişinin gençlerle olacağı vurgusunu yapardı. Gençler İslami davanın yükünü omuzlayan sarsılmaz güçtür. Buna delil olarak sık sık şunu dile getirirdi. Allah resulü ilk davete başlarken etrafında olanların çoğu gençlerden oluşuyordu. İmam Hasan El Benna’nın en çok önem verdiği hususlardan biri de düşünce yöntemi ve bilinçti. Hürriyete önem verirdi. Kadınlara da önem verirdi. Onlara özel bir risale kaleme almıştır. Cihadın asıl mefhumunu açıklayarak cihada önem verirdi. İslam akidesine de önem verirdi. Ayrıca bu konu üzerinde bir risale kaleme almıştır. Öncülüğünü yürüttüğü davanın ulusal çapta yer edinmesini hedeflerdi. Bu nedenle ihvanın fikrinin Avrupa’dan Asya’ya tüm kıtalara yayıldığını görüyoruz. İhvan-ül Müslimin fikriyatı esnek ve gelişime açık bir konumdadır. Çünkü davamız, dinimiz İslam’dır. Biz yeni bir dava veyahut yeni bir din ortaya çıkarmıyoruz. Tüm İslami kaide ve esaslardan besleniyor. Onun için bu dava devamlılığını sürdürüyor." (Zeyd Varol, Nizamettin Aşkın-İLKHA)