Süleyman Atmaca kutsal mekânları ziyaret için gittiği umre’de yaşadıklarını gazetemize anlattı. Kâbe’nin görüntüsünün insanı mest ettiğini ifade eden Atmaca, “Kâbe’nin içine girerken, Kâbe`yi tavaf eden insanlar adeta suyun içinde dönen girdaplar gibidir. Hani suyun içinde bulunan girdap dönüyor ve suyun içinde yok oluyor ya, insanda Kâbe yi tavaf ederken aynen girdap gibi yok oluyor kendinden geçiyor, kendini kaybediyor. Belki insanın bedeni oradadır ama manevi olarak sen orda değilsin, manen kendini kaybediyorsun. Buradan ayrılırken diyordum annem yaşlıdır. Çocuklarım var, ben onları düşünüyordum nasıl olacak diye, ama Kâbe’ye varınca hiç biri aklıma gelmedi. İnsanın aklına dünyalık hiçbir şey gelmiyor. Bilinçli bir insan ihramı giyerken daha doğrusu üzerindeki dünya elbisesini çıkardığında adeta dünyayı bir tarafa indiriyor. Ey dünya sen burada kal diyor. Dünyadan soyunuyor ve kefene bürünüyorsun. Bir nevi mahşere gidiyor insan. Ve insan cezbeye geliyor. Kâbe` yi gördüğünde insan mest oluyor. Bir kelebeğin kendini ateşe atması gibi insan adeta eriyor” şeklinde konuştu.

HAC MEVSİMİNİN İKİ KATI BİR KALABALIK VARDI

Her seneye göre katılımın bu sene iki kat arttığını anlatan Atmaca, “Bu sene çok büyük bir kalabalık vardı. Oranın yerlisi ve daha önce hacca gidenlerden edindiğimiz bilgilere göre daha önce hiç olmamış bir kalabalık vardı. Hac mevsiminin iki katı bir kalabalık vardı. Bunun sebebi insanlar yıllarca isimlerini yazdırıyor. Çıkmayınca sabırsızlanıp bir an önce o kutsal mekânları görmek için umreye geliyorlar. Ve artık eskisi gibi sadece ihtiyarlar değil geneli gençlerdi. Çoluk çocuğuyla birlikte gelen aileler vardı. Hac hem mali hem bedeni yapılan bir ibadettir. Ama lezzet veren bir ibadettir” diye konuştu.

ŞİB-İ EBU TALİB’İ GİZLİYORLAR

Ben biraz da araştırma için gittim. Hacıların uğradığı bütün yerlere gittim. Hacıların hemen hemen hiç uğramadığı yerlere de gittim. İslam tarihi açısından çok önemli olan tarihi yerlerin Suudi yönetimi tarafından gizlendiğini ve oraya giden insanlara gösterilmediğini ifade eden Süleyman Atmaca şöyle devam etti; “Mekke’de birkaç yetkiliden Resulullah’a ve sahabelere uygulanan ambargo yeri olan Şib-i Ebu Talib’i sordum yetkililer bu yeri bilmediklerini söylediler. Ben onlara tarih kitaplarında Şib-i Ebu Talib’in yeri net bir şekilde bellidir. Hatta metre karesi bile bellidir. Bu tarihçiler biliyor da siz nasıl bilmiyorsunuz, bilerek bir şey söylemiyorsunuz. Bir tarihi yok ediyorsunuz dedim” ifadelerini kullandı.

BEDİR’E KİMSEYİ BIRAKMIYORLAR

Ebu Kubeys dağının adeta yok edildiğini ifade eden Atmaca sözlerini şöyle sürdürdü: “Ebu Kubeys dağına bir otopark yapmışlar. Dağın yan tarafına da Suudi kralına bir saray yapılmış. Bunun gibi birçok önemli yerleri görmek isteyenlere hiçbir bilgi verilmiyor. Bedir Savaşının yaşandığı Bedir ovasına gittik savaşın yapıldığı alanın hepsin tel örgülerle çevrilmiş. Orada nöbet tutan askerler de Bedir savaşının yapıldığı yere hiç kimseyi bırakmıyorlar. Biz Bedir Savaşının yapıldığı yeri görmek istediğimizi söyleyip ısrar edince oradaki askerler bize ‘Mekke’ye gidin, Kabe orada buralara neden geliyorsunuz’ dediler.”

HAYBER’İN YOLUNU BİLEN YOK

Bir başka tarihi öneme sahip olan Hayber’e ise hiç kimsenin gidemediğini dile getiren Atmaca, “Biz Hayber’e gitmek için yolunu sorduk kimse bize cevap vermedi. Biz de askeri bir aracı durdurduk ve Hayber’in yolunu sorduk bize “Hayır Hayber’e gidemezsiniz” dediler. Sorduğumuza pişman olduk. Sivil birisine sorduk ve oraya gittik. Adeta terk edilmiş çok ıssız bir yer Yahudilerin evleri ve Hayber Kalesi ve Yahudilere ait yaklaşık 150 ev olduğu gibi duruyor. Hayber`de hiçbir insan yok. Oradan geçen insanlar dahi yolda durmuyor. Hayber’in etrafı tel örgülerle çevrilmiş koruma altına alınmış. Hatta burada bulunan hurma bahçelerinde ki hurmalar olduğu gibi dallarında duruyor. Sanki Hayber terk edilmiş hiç kimse orda yaşamıyor” ifadelerini kullandı.

HER SANTİMDE TARİH YAŞANMIŞ

“Maalesef Mekke’ye gereken önem verilmemiştir” diyen Atmaca, “Mekke’nin etrafının tamamına otel dikilmiş. Allah rahmet etsin Ali şeriatı diyor ki “Mekke’nin tamamının sit alanı ilan edilmesi lazım ve Mekke’ye tek bir çivinin çakılmaması lazım”. Gerçekten Mekke’nin her tarafının sit alanı ilan edilmesi lazımdır. Çünkü Mekke’nin her santimetresinde bir tarih yaşanmıştır” dedi.

Mehmet Demir / Şanlıurfa