Daha önce Ankara’da süresiz nafaka mağdurları için basın açıklaması düzenleyen Süresiz Nafaka Mağdurları Platformu, süresiz nafaka, çocuk haczi ve Ebeveyne Yabancılaştırma Sendromu (EYS) mağduriyetinin giderilmesi adına yaşanan hukuksuzluklara dikkat çekmek amacıyla İstanbul Yenikapı'da basın açıklaması düzenledi.

Mağdur aileler ve platform yetkililerinin katıldığı basın açıklamasında mağduriyetlerin adil bir şekilde çözüme kavuşturulması talebinde bulunuldu.

Basın açıklamasını platform adına İlhan Ergincan ve Mesut Arabul okudu.

Yakın zamanda Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, işsiz ve herhangi bir geliri olmayan erkeğin, boşanma davasında tam kusurlu bulunan ve çalışan eşine tedbir nafakası ödemesi gerektiğine hükmettiğine dikkat çeken İlhan Ergincan, alınan kararın insani anlamda adil olmadığını ve vicdanları yaralayan bir karar olduğunu söyledi.

Ergincan, “Kadın aldatmış olsa dahi erkek tedbir nafakasını öder demek, kadına her türlü ahlaksızlığı yap erkek seni boşarsa maddi kazanç elde edersin demektir. Bu vb kararlar boşanmaları kolaylaştırıp aile kavramını yok etmektir. Türk aile yapısına, ahlaka, vicdana uymayan bu kararı alanları ve bu kararı aldırmak zorunda bırakılan kanunları getirenleri mağdurlar affetmeyecektir.” dedi.

“Bu kararlar evlilik kararı alacak gençleri de etkileyecektir”

Basın açıklamasının ikinci bölümünü okuyan Platform Başkanı Mesut Arabul, “Kadın erkek eşitliğinden bahsedenler mahkemeler karşısında ki pozitif ayrımcılığa ne zaman son verecekler. 'Kadın çalışsa erkek çalışmasa, kadın ağır kusurlu olsa, kadın aldatsa dahi nafaka alabilir' demek hangi ahlaki değerlere ve adalete sığar. Bu kararlar evlilik kararı alacak gençleri de etkileyecektir. Kamuoyunda sık sık dile getirilen bu adaletsiz kararlar evlilikleri azaltacak ve evlilik dışı ilişkileri arttıracaktır. Yetkililerin ülkemiz üzerinden oynanan oyunları görmesi ve bu adaletsiz kararların bir an evvel son bulması için ivedi şekilde seçim öncesi süresiz nafakaya adil süre getirmesi gerekmektedir. Bugün Avrupa ülkelerinde bile, toplumun sürekliliğini tehdit etmesi sebebiyle yoksulluk nafakasına sınırlama getirilirken, aile kavramının çok önemli ve kutsal sayıldığı ülkemizde, 100 günlük sürecin dolmasına rağmen çözüme yönelik hala bir adım atılmamış olması kaygı vericidir.” şeklinde konuştu.

“Bu durum çocukları babaya karşı bir şantaj unsuru haline getirmektedir”

Ankara Babader Temsilcisi Yavuz Akay, velayet, Ebeveyne Yabancılaştırma Sendromu (EYS) ve çocuk icrası hakkında yaptığı konuşmada şu ifadeleri kullandı:

Boşanma veya ayrılık davası açılır açılmaz kadının istemi halinde hiç bir ön araştırmaya gerek kalmadan, 0-8 yaş aralığındaki çocukların velayeti anneye verilmektedir. Bu durum çocukları babaya karşı bir şantaj unsuru haline getirmektedir. Hâlbuki baba yokluğu anne yokluğuna göre çocukta daha derin hasarlar bırakmaktadır. Hem çocuk, hem nafaka hem malların yarısını alan kadının aileyi koruması için bir sebep kalmamaktadır. Böylece kadın ayrılma konusunda daha istekli olmaktadır. Boşanma davalarının yüzde 91'i kadınlar tarafından açılmaktadır. Velayeti alan kişi istemediği takdirde diğer ebeveyn çocuğu mahkemenin tayin ettiği günlerde icra dışında görme imkânı yoktur. Bu durumda çocuk için icra dairesine para yatırılmakta ve çocuk bir mal gibi icra yoluyla haczedilerek teslim alınmaktadır. TBMM’de Sayın Prof. Sefer Aycan tarafından verilen yasa tasarısının bir an önce geçmesini ve çocuk icrasına sebep olmanın velayet değişimini gerektirmesini istiyoruz.”

“EYS ve çocuk icrasının velayet değişim sebebi olmasını talep ediyoruz”

"EYS (Ebeveyne Yabancılaştırma Sendromu) olarak bilinen çocuğun babaya karşı düşmanlaştırılması duygusal bir istismardır." diyen Akay, “Çocuğu hedef ebeveynden soğutmak ve kendine bağlamak için çeşitli yöntemler uygulamasıdır. Birçok kez velayeti alan taraf çocuğu çok uzak şehirlere ve bazen ülke dışına götürmektedir. Baba yokluğunda yetişen çocukların sorunlu çocuklar olduğu birçok bilimsel çalışma ile ispatlanmıştır. Çocuğun sağlık ve eğitimi hakkında dahi babalar bilgi alamamaktadır. Bu bir insanlık suçudur. Velayetin öncelikli olarak babaya verilmesi, bu olmaz ise paylaşımlı ebeveynlik uygulanması, EYS ve çocuk icrasının velayet değişim sebebi olmasını talep ediyoruz.” dedi.

“Tek taraflı velayet çocuğun üstün yararına değildir”

Dağılmış Aileler ve Çocuk Hakları Derneği (TUDAÇTER) Başkanı Cengiz Dinçer ise, çocukların velayeti alanın merhametine bırakıldığını, onun istekleri ve yönlendirmesiyle yetiştirildiğini söyledi.

Çocuklarımız tek taraflı velayetle korumasız hale geldiğini belirten Dinçer, “Tek taraflı velayet çocuğun üstün yararına değildir. Çocuk üzerinden hırs, öfke, kin ve çocuğa psikolojik şiddet ve daha ilerisinde birçok olumsuzluğun sebebi olabilmekte ve art niyetli ebeveynlerin emelleri için kullanabilmektedir. Çocuklarımızın sağlığını, gelişimini, eğitimini takip edemiyoruz. Çocuklarımız korumasız olduğu için suç ve şuç örgütlerinin ağına düşecek yegâne av durumuna düşmektedir. Birçoğu uyuşturucu, fuhuş ve terör örgütlerinin maşası ve esiri olacaklardır” ifadelerini kullandı.

Yetkili mercilere uyarıda bulunan Dinçer, son olarak şunları söyledi:

“Her 4 kız çocuğunun 1'i ve 6 erkek çocuğundan 1'i 18 yaşından önce bir çeşit cinsel istismara maruz kaldığı bir ortamda bizler kendi çocuğumuzu nasıl koruyacağız. Çocuklarımızın sağlık, gelişim ve eğitimleri tehlikeye düşecektir. Boşanmalardan kaynaklı zaten mağduriyet yaşayan çocuklarımıza daha adil ve daha mutlu bir yaşam için gerekli adımların bir an önce atılıp, eşit ebeveynlikle, ortak velayet verilmesini istiyoruz. Aksi halde her ailenin mal ve can güvenliği tehdit altında olacaktır. Ülkemizin bekası tehlike ve tehdit altında olacaktır.”

“Aile yapımız tehdit altındadır”

Konya Mağdur Çocuklar ve Baba Hakları Derneği Başkanı Murat Köse, yaptığı açıklamada şu ifadelere yer verdi:

“Eşimden ayrılalı 3 yıl oldu ve 8 yaşında bir kızım var. 3 yıldır kızımı ancak icra yolu ile görmekteyim. Ödediğim tutar 13 bin lira bu işin maddi kısmıdır. Manevi kısmı ise benim ve çocuğumun boyunu aşmış, tedavisi mümkün olmayan ağır travmalara sebep olmuştur. Artık bu zulüm bitmeli dünyanın hiçbir yerinde olmayan bu işkence son bulmalı. Bu durumdan en çok etkilenen masum çocuklar olmaktadır. Çocuğumuzun ne okuluna gidebiliyorum ne de 3 hafta sesini duyabiliyorum. Hasta mı? Ne durumda bilgim yok. Çocuk haczi çocukların hakkını hiçe saymaktır. Diğer zulüm ise süresiz nafaka ve nafaka hapsidir. Bizzat tam 5 kez nafaka hapsi ile karşı karşıya kalmış bulunmaktayım. Bu birebir insanların hayatını çalmak gasp etmektir. Kadının hiçbir hakkı yokken borç ile aldığım evimin tam üçte ikisi kadına verilmesi için çabalıyorlar. Bu ve bunun gibi mağduriyetler son bulmadıkça aile yapımız tehdit altındadır. Sayın Devlet yetkilileri verdikleri sözde durmalı ve bir an önce süresiz nafaka çocuk haczi gibi zulüm yasalarının son bulması için samimi bir şekilde çalışmalı bu mağduriyetleri gidermeliler.”

İkinci eş olarak mağdur olan Zeynep Erol, Görme engelli olmasına rağmen nafaka yükümlüsü olan Abdullah Aksoy, Mağdur annesi Nazan Altın, Evlilik vaadiyle dolandırılan Zafer Çalışır ve yakın zamanda çocuğundan ayrılmak zorunda kalan öğretmen İbrahim Güven yaşadıkları mağduriyeti anlattı.

Yapılan basın açıklaması ve konuşmaların ardından nafaka hesaplanırken baz alınması gereken kriter önerileri şu şekilde sıralandı.

1- Kısa süreli evlilik sonucu boşanmalarda nafaka süresi en fazla 1 yıl

2- Uzun süreli evlilik sonucu boşanmalarda nafaka süresi en fazla 3 yıl

3- Yoksulluk nafakasının süresi belirlenirken, nafaka alacaklısının yaşı, eğitim ve sosyo-ekonomik durumu, iş gücü ve evli kalma süresi gibi kriterlerin dikkate alınması

4- Mesleği olmayan nafaka alacaklısına meslek edindirme ve İŞKUR tarafından iş imkânı sağlanması

5- Yaş kriterlerine bakılırken, boşanmanın gerçekleştiği tarihteki yaşın baz alınması, ortak çocuk olmayan ileriki yaştaki evliliklerde ise evlilik süresine ve kaçıncı evlilik olduğuna bakılması

6- Nafaka başlangıç süresinin dava başlangıç tarihinin esas alınarak belirlenmesi

7- Yargıtay'ın 2012 tarihli "Asgari ücret kadını yoksulluktan kurtarmaz" kararının yok hükmünde sayılması

8- Nafaka süresi sonunda işgücü, yaş, sağlık nedeni ile çalışamaz durumda olan kadınlara nafakanın devlet tarafından oluşturulacak Sosyal Yardım Fonu’ndan ödenmesi

9- Süre sonunda altsoy ya da üstsoyundan yardım nafakasının devreye alınması (TMK 364)

10- Nafaka yükümlülüğünü yerine getiremeyen kişiler için uygulanan hapis cezasının kaldırılması

11- Süreli nafaka yasası çıktığı tarihten itibaren, süreyi tamamlamış ya da aşmış nafaka yükümlüsünün nafaka ödemesine son verilmesi

12- Çocuk icrasının derhal sonlandırılması ve çocuk teslim merkezlerinin kurulması

13- Velayet sahibinin çocuğu sebepsiz nedenlerden dolayı 3 kes göstermemesi, velayet hakkının karşı tarafa verilmesi

14- Yukarıda yazılan tüm maddelerin, anlaşmalı veya çekişmeli tüm boşanma türleri için geçerli olması. (Nizamettin Aşkın, Zeyd Varol-İLKHA)