İbrahim Dağılma / Bingöl
Bingöl Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’nin öncülük ettiği “Medrese ve İlahiyat Kavşağında İslami İlimler Sempozyumu’nda bir araya geldiğimiz Prof. Dr. İhsan Süreyya Sırma Hoca’mızla bir söyleşi gerçekleştirdik.
Hocam, uzun yıllardan bu yana tüm İslam dünyasında bu tür sempozyumlara katılıyorsunuz? Bunların birçoğuna engel oldular ya da sansür uyguladılar. Şimdi ise vali ve belediye başkanları ile bir araya gelerek sempozyumlar gerçekleştirilebiliyor. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?
Asistanlığımdan bu yana bu tür çalışmalara katılıyorum. Evet, üniversitede çalıştığım yıllarda katıldığım konferansların bir kısmına mani oldular; ama hepsine mani olamadılar. Allah’a şükür birçoğuna katıldım. Amerika’dan Avusturya’ya kadar... Bu tür sempozyumları çok faydalı buluyorum. Mesela biraz önce başkanlık yaptığım bölümde Hakkâri ilinden Şuşili zatı tanıdım ki, bu şahıs Üstad Bediüzzaman’la yazışmış. Ben bunu bilmiyordum. Bu gibi sempozyumlarda insan meslektaşlarını tanıyor ve dünyada bilmediği birçok şeyi öğreniyor. Bu sebeple böylesi sempozyumları faydalı görüyorum ve iştirak ediyorum.
Uzun bir dönem düşüncelerin engellenmeden ifade edilebilmesinde zorluklar yaşadık. Şu anda bazı düzelmeler olsa da yine zorluklarla karşı karşıya kalabiliyoruz. Bu konuda neler diyeceksiniz?
Dünya tarihinde düşüncelerin engellenmediği hiçbir periyot yoktur. Yüz yirmi dört bin peygamber Allah tarafından görevlendirilmiştir. Bu peygamberlerin hepsine de birileri karşı çıkmıştır. Dolayısıyla bu peygamberlerin ümmetlerine de karşı çıkılmıştır. Bu mazide de böyle olmuştur yarın da böyle olacaktır.. Eğer böyle bir şey olmasa cihadın anlamı olmaz, peygamberlerin mücadelesinin anlamı olmaz. Tabii herkes görevini yapacak, şeytanın görevi vardır. O kendi adamlarına yardım edecek, meleklerin, peygamberlerin görevi de kendi müminlerine yardım etmektir. Bu dünya tarihi boyunca devam etmiş, devam edecektir.
FİTNE SADECE ORTADOĞUDA DEĞİL MÜSLÜMANLARIN İÇİNDEDİR
Hocam günümüze gelecek olursak şu an Ortadoğu’da gerçekten ciddi bir çıkmaz var. İslam ümmetinin ciddi sıkıntılar çektiğini, yaşadığını görüyoruz. Sizce bu sıkıntıların temelinde ne var?
Ben, Ortadoğu’da çıkmaz görmüyorum, fitne görmüyorum. Fitne Müslümanların içindedir. Sadece Ortadoğu’da değil, bütün dünyada, Resullulah (s.a.v) ‘in sünnetiyle, Allah’u Teâlâ’nın dini yaşanmıyor. Dolayısıyla bu bir yerde patlak vermesi lazımdı. Arap Baharı dediler, bakın iki sene oluyor hala Mısır düzelmedi. Çünkü Müslümanlar, problemlerini Batı kaynaklarını okuyup öğreniyorlar. Ve Müslümanların en büyük problemleri bile laikler tarafından çözülüyor. Müslümanlara sormuyorlar, çünkü Müslümanlar da bilmiyorlar, okumuyorlar. Bakın size bir örnek vereyim: Uluslararası bir sempozyum, Bingöl’de. İşte iştiraki görüyorsunuz. Ama bunun yerine siyasi bir toplantı olsaydı veya bir pop sanatçısı gelseydi salonlar dolardı. Demek ki, biz sureten dindarız, temelde dinimizi bilmiyoruz, problem buradan kaynaklanıyor. Biz Kur’an-ı Kerim’i etüd edersek ve o etüde göre pratik yaparsak, uyarsak mesele çözülür.
Hocam! Büyük darbe dönemleri atlattık. Bu süreçten sonra son 15 yıl için bir rahatlama görüyor musunuz? Yoksa o sürece paralel olarak, o süreçten daha ehven bir süreç mi bekliyor bizleri?
Şimdi toplumlar ne kadar sıkıştırılırsa sıkıştırılsın, balon gibidir. Bir gün patlar. Ama bazıları “Bu balon patlamadan ben, biraz havasını alayım” diyorlar. 1950’de Müslümanların nabzı geriliyor. Ezanı Arapça aslına çevriliyor, İlahiyat Fakülteleri, İmam Hatipler açılıyor. Ama baktılar yine olmuyor, şimdi göreceli bir rahatlama getirdiler; ama henüz iyi değil. Çünkü hala Müslümanlar rahat edemiyor. Efendim, başı örtülü bir bayan doktor herhangi bir fakültede ihtisas yapamıyor. Dolayısıyla bunlar görecelidir.
PEYGAMBERİNİ ÖĞRENEN TOPLUM KURTULUŞA ERER
Hocam son dönemlerde, kızını başörtülü okutmak isteyen Anne Güllü Çevik’e ve benzer şekillerde Bursalı velilerin aldıkları hapis cezaları konuşuldu? Başörtüsü konusunda mağduriyetler hala yaşanıyor. Bununla ilgili neler söyleyeceksiniz?
Türkiye’de binlerce İmam Hatipli var, İlahiyatlı var, başörtülü var. Onlar geçmiş yıllarda eylemler yaptılar. Anne babaları onları vazgeçirmeye çalıştı. Yani Müslümanlar neye inandıklarını bilmiyorlar. Kızlarını dövüp başlarını açtırıyorlar. Kaynak bu ya! “Bir kişiyle bir şey olmaz ki.” Müslümanlar cehaletten kurtulurlarsa haklarını alırlar, zorla da olsa.
Hocam, son olarak İslami çalışma içinde bulunan farklı meşreplerdeki ve mezheplerdeki kardeşlerimize ne gibi tavsiyelerde bulunursunuz?
Benim tavsiyem şu: Allah (c.c) Kur’an-ı Kerim’de “Aranızdan kim bana ulaşmak istiyorsa Resululah (s.a.v)’ı örnek alsın” buyuruyor. Peki, nasıl örnek alacağız? Peygamberin hayatını okuyarak ve öğrenerek. Öyle hamasi şeyler değil. Gerçek hayatını. Öyle milleti uyutarak bazı programlarda şiirler okuyarak, ezgiler söyleyerek, duvarlara yazarak değil! Peygamber kimdir, ne yapmıştır? Bunu öğrenirsek Müslümanlar kurtuluşa ererler.