ŞANLIURFA-Şanlıurfa Sivil Toplum Kuruluşları Platformu Arakanda yaşanan zulmü kınamak amacı ile Şanlıurfa Dergah Camii önünde bir basın açıklaması düzenledi. Şanlıurfa Sivil Toplum Kuruluşları Platformu adına açıklamayı yapan İHH temsilcisi Behçet Atila, "Arakan`da 3 Haziran 2012 günü başkent Akyab`dan Maungdav şehrine gitmekte olan 10 Arakanlı Müslüman`ın Budist fanatiklerce katledilmesi akabinde yüzlerce Müslüman bu saldırıyı protesto etmek için Maungdav şehrindeki Merkez Camii`nde toplandı. Burma polisi bu hareketi kendi varlıklarına tehdit, devlete karşı bir ayaklanma olarak nitelendirdi ve olaylara karışan Müslümanların cezalandırılması emrini verdi. Budist fanatikler ve Burma polisi, Müslümanlara saldırdı ve çıkan çatışmada çok sayıda Müslüman yaralandı veya şehit edildi. Müslüman köy ve kasabalarına baskınlar düzenlendi. Bölgede Haziran ayından bu yana binin üzerinde Arakanlı Müslüman katledildi, 90.binden fazla Müslüman evsiz kaldı." dedi.

ARAKANLI MÜSLÜMANLAR HER TÜRLÜ HUKUKSUZLUĞA UĞRUYOR
Arakanlı Müslümanların baskıcı Budist yönetim altında çeşitli eziyetlere maruz kaldığını belirten Atila, "1938`den günümüze kadar yapılan katliamlarda yüz binlerce kişi hayatını kaybetti. Hukuksuz tutuklama, işkence ve kötü muamelelerin yanı sıra dinî ve etnik ayrımcılığa maruz kalan Arakanlılar vatandaşlıktan çıkarılmakta, yerlerinden edilmekte, mallarına el konulmakta, evlenmelerine izin verilmemekte, seyahat etmeleri engellenmekte, kültürel ve tarihî mirasları yok edilmekte." ifadelerini kullandı.

1 MİLYON ARAKANLI MÜSLÜMAN MÜLTECİ
"Burma askerî yönetiminin baskıları nedeniyle bugün bir milyonu aşkın Arakanlı Müslüman, Suudi Arabistan, Pakistan, Malezya ve Bangladeş`te mülteci olarak yaşam mücadelesi veriyor." Atilla sözlerini şöyle sürdürdü: " Arakan`dan kaçan çok sayıda mülteci özellikle 90`lı yıllardan itibaren komşu ülke Bangladeş`teki kamplara sığınıyor. Ancak tahayyüllerin ötesinde olumsuzluklar barındıran bu kamplarda yaşam, Arakanlı Müslümanların geleceğe dair umutlarını tüketiyor. Uzun süredir bu kamplardan birinde kalan 75 yaşındaki Kala`nın dilinden dökülen "Bizi bütün acılarımızdan kurtaracak olan ölümü bekliyoruz." sözü bu durumun en açık yansıması. Daha da trajik olan ise; Bangladeş haziran ayından bu yana ülkeye sığınan mültecileri kabul etmiyor, hatta daha önceki dönemlerde Bangladeş`e sığınan mültecileri geri göndermek suretiyle ölüme itiyor. Geçmişi çok uzun yıllara dayanan dinî ve etnik gerekçeli şiddet olaylarının artarak devam ettiği ve bir politika olarak resmen desteklendiği Arakan`da insanlığa karşı büyük bir suç işleniyor."

ŞUNLAR YAPILMALI
Müslümanlara yönelik baskıların sonlandırması için BM ve uluslararası insan hakları kuruluşlarına Burma hükümetine çağrıda bulunana Atilla, "Uluslararası toplum acilen Burma`da yaşanan zulmü durdurmalıdır. Bu gerçekleşene kadar ülkeler Burma ile ekonomik ilişkilerini kesmelidir. Burma yönetiminin ekonomik, siyasi ve askerî ilişkilerine dikkat çekilmesi ve bu rejimin zulmünü sürdürmesini sağlayan kaynakların kesilmesi için gerekli çalışmalar yapılmalıdır. İslam âlimleri bu konuda Müslüman toplumlara öncülük etmeli ve Müslümanların bu zulüm karşısındaki sorumluluklarını hatırlatan açıklamalar yapmalıdır. İslam ülkeleri Arakanlı Müslümanların uğradığı zulme karşı sessizliklerini bozmalı ve gerekli tepkiyi ortaya koymalıdır. Türkiye, Arakanlı Müslümanlara uygulanan zulmün önlenmesi için çeşitli platformlarda girişimlerde bulunmalıdır. Yardım kuruluşlarının mülteci kamplarına ulaşmalarının önündeki engellerin kaldırılması için gerekli girişimler hızlandırılmalıdır.- Uluslararası yardım kuruluşlarının Arakan içerisinde ve mülteci kamplarında yardım dağıtabilmeleri garanti altına alınmalıdır. Burma sınırları içerisinde kalan alan, sivil insan hakları örgütlerine ve uluslararası gözlemcilere açılmalıdır. Dünyanın diğer bölgelerinde yaşayan Budistler Burma`daki zulmü durdurmak için harekete geçmelidir. Zikredilen ve son olaylarda da görülen insan hakları ihlallerinin son bulması ve sorumlularının cezalandırılması uluslararası topluluğun sorumluluğundadır." dedi.

"Ayrıca iki yıla yakın bir süredir Ortadoğu halkları özgürlük ve adalet talepleriyle, on yıllardır üzerlerine çökmüş olan korkaklıktan silkinerek ve bedel ödeyerek güçlü bir direniş göstermektedirler." diyen Atila, "Malum, zalim Beşşar Esed geçen yıldan bu yana tüm dünyanın gözü önünde içinde çok sayıda çocuk ve kadının da olduğu 15.000`den fazla insanı tanklarla, toplarla ve uçaklarla vahşi bir şekilde katletti ve katletmeye devam ediyor. Suriye`de yaşanan insanlık dışı davranışlara, kadın, çocuk ve yaşlılara uygulanan diktatör Esed zulmüne karşı sessiz kalamayacağımızı, bu uygulamaları lanetlediğimizi açıkça ilan ediyoruz. Mazlum Suriyeli kardeşlerimizin haklı direnişinde yanlarında olduğumuzu belirtmek istiyoruz. Mezhepler, kavimler ve devletler üstü bir hassasiyetle ele almamız gerekliliğine inandığımız bu tür insanlık suçlarını nerede olursa olsun kimden gelirse gelsin lanetliyor, Mazlumların yanında ve zalimin karşısındayız. Hiç şüphesiz bu tavır, İslamî ve insanî kimliğimizin bize yüklemiş olduğu tarihî bir sorumluluktur." İfadelerini kullandı.

Basın açıklaması ardından Molla Emin Baytar Hoca dua yaptı. Kalabalık yapılan duanın ardın sessiz bir şekilde ayrıldı.(Ali Durmaz-İLKHA)