Hüseyin Kaya / Doğruhaber
Kendilerini olayın mağduru olarak düşünen MHP’de üslup giderek sertleşiyor. “Özel hayat”a müdahale olduğunu düşünüyor Bahçeli; ama ortaya çıkan görüntülerin oy kaybına neden olduğunun da farkında. Adım adım baraja doğru gerileyen MHP’de sinirler de gergin. Hükümet ilk hedef; ama “Okuyanus ötesine” mesaj göndermeyi ihmal etmiyor Bahçeli.
Bahçeli arkadaşlarına da kızgın. “Nefsine hakim olamayanın içimizde yeri yok” derken aslında arkadaşlarının dikkatsiz davranmasına içerliyor. Evet, MHP’nin üst kesimi dini yaşamı pek kaale alan tipler değil; ama tabanda hala bunu önemseyen önemli bir kitle var.
Bu arada kasetlerden sonra istifa edenlerden İhsan Barutçu ile ilgili bir iddia daha düştü medyaya. Akşam Gazetesinden Nagehan Alçı, İhsan Barutçu’nun Şehid Metin Yüksel’in katillerinden biri olduğunu yazdı köşesinde. İhsan Barutçu olaydan dolayı ceza almış ve 1991 yılına kadar cezaevinde kalmış. Bakın yazının bir yerinde ne diyor Alçı:
“Cinayetin görgü tanıkları İhsan Barutçu’nun bu cinayeti bir arkadaşıyla beraber organize ettiğini söylüyorlar. Bu tanıklardan biri de Yüksel’in katledildiği sırada yanında olan arkadaşı Mehmet Ali Tekin. Tekin’e göre Barutçu’nun ortağı tetiği çekmiş. Tekin bunun üzerine müdahale etmeye kalkışınca İhsan Barutçu Tekin’in sırtına silah dayamış ve ‘Sakın davranma’ demiş.”
Nagehan Alçı, Metin Yüksel cinayetinde Özel Harp dairesine işaret ederek, bu tip adamların MHP’de ne işi olduğunu soruyor. Erdoğan bulduğu her açığı değerlendirip yükleniyor muhalefete; ama kaset konusuna özel önem veriyor. MHP tabanına sık sık hitap eden Erdoğan kasetlerle partinin baraja sürüklendiğini görüp seviniyor. Kılıçdaroğlu için “Kasetle gelen genel başkan” nitelemesini dilinden düşürmüyor Başbakan. “Şifre”lerden iyice bunalan başbakana rahat nefes aldırıyor kasetler.
Bu arada Süheyl Batum’un da açıklamasına değinmek gerekir.
Siyasiler arasında uygunsuz kasetlerin sebebinin hükümet olduğunu iddia eden Batum, “Bunu CHP içinde yapmak istediler zamanında. Biz bunu biliyorduk. Kullandıklarını da, kullanacaklarını da biz biliyorduk. Nitekim kullandılar da.” dedi.
Demek haberleri varmış. Devamını da söylesin Batum. Görüntüler Baykal’a karşı şantaj için kullanıldı mı, parti politikaları kasetin gölgesinde şekillendi mi?
Süheyl Batum siyaseti pek bilmiyor ve ağzından bazı şeyler kaçırıyor. Bir yerleri suçlamaya çalışıyor; ama aslında kendi ayağına kurşun sıkıyor. Açıklamanın devamına bakın.
Siyasiler arasındaki kaset olaylarını polisiye romanlarına benzeten Batum, “Polisiye romanlara bakarsanız sonunda biri öldürülmüşse, en çok kim yararlanıyorsa suçlu da odur. Bu gün kim yararlanıyor? Ak Parti yararlanıyor.”
Baykal ile ilgili kasetten kim faydalandı? Gerçekten Ak Parti mi?
Yani Baykal kasetinden faydalananın Kılıçdaroğlu olduğunu görebilmek için çok siyaset bilmeye gerek yok ki… Kaset olayına kadar Kemal Bey dosya peşinde koşan tipik bir üçüncü adamdı sadece. Malum kasetle birlikte bir anda ikbal kapıları açıldı kendisi için.
Süheyl bunu deşifre ediyor ve unutan zihinlere yeniden hatırlatıyor. Önce kâğıttan kaplan meselesi şimdi de bu. Kemal Bey Süheyl’i değiştirmeli, yoksa daha çok başı ağrıyacak.
Bir de hariçten gazel okuyor biri. Kasetle bir alakası yok; ama başbakana o cevap veriyor.
Laik, Kemalist ve eski tüfek marksistlerin arasında yerini hiç yadırgamayan bağımsız aday Altan Tan.
Altan Tan, “Sayın başbakan dikkat etsin, kendi adamlarının hatta eski birkaç bakanının kasetleri piyasaya düşerse 66 dizilik, Hürrem Sultan dizisi çıkacak ortaya” yanıtını vermiş.
Hiç olmadı Altan Tan! Bu ikinci açık, benden söylemesi. Daha önceden Metiner’in MİT’teki dosyasından söz etmiştin ve biz de “Sen MİT’teki dosyayı nereden biliyorsun?” diye sormuştuk.
Şimdi yine soruyorum: “Sen nerden biliyorsun eski bakanların kasetlerini?”
Bu işin ne kadar içindesin Altan Tan? “Görevli” olarak gittiğin yerde bu kadar açık verirsen çabuk gösterirler kapıyı, sen de işini bitiremeden dönmek zorunda kalırsın.