Ahmet Yıldırım / Analiz / doğruhaber


Suriye’deki bombalamada öldüğü söylenen üst düzey yetkililerin isimleri, daha önce de zehirlenerek öldürüldüğü söylenen isimlerle aynı.

Bu durum belli oranda bir kafa karışıklığı doğururken, Akit’ten Hasan Karakaya, F4 misali büyük risk alarak Suriye semalarından daha riskli olan Aydınlık gazetesinin 1998 yılındaki bir nüshasına sorti yaparak meseleyi çözme başarısı gösterdi!

Efendim Aydınlık 1998’de, çokça aranan Hüseyin Velioğlu ile ilgili istihbarat merkezlerinin bayat tekniklerinden biri olan “öldü-öldürüldü” yaygarasını kullanarak bir yerlerde izine rastlama yöntemi uyguladı ya!

Meğer Jitem patentli Aydınlık’ın o dönem operasyonel haberciliğinin değeri aradan 15 yıl geçtikten sonra anlaşılmış ve garip bir şekilde Akit’ten Hasan Karakaya’ya ilham kaynağı olmuş!

Aydınlık’a göre Hüseyin Velioğlu 1998’de Irak’ta bir çatışmada öldürülmüş, ancak cesedi 2000 yılında Beykoz’a taşınarak “yeniden öldürülmüş!”

Ha, diyeceksiniz ki “Aydınlık’tır, ne yapsa yeridir!” Ama öyle değil. Suriye’de daha önce zehirlenerek öldükleri söylenen üst düzey askerlerin yeni bombalamada tekrar öldükleri söylendi ya! İşte bu durum, Hasan Karakaya’yı harekete geçirerek Aydınlık denen paçavranın sayfalarına “radar testi” yapmaya yöneltti.

Çıkardığı sonuç; Generallerin zehirlenme hadisesinde öldükleri, ancak aylar sonra bombalanan yere taşındıkları yönünde oldu.

Delil ise Doğu Perinçek’in Aydınlık dergisinin karanlık nüshaları…

Şahsen Hasan Karakaya’nın karanlık nüshalardan uzak durduğunu bilirdim. Meğer yorumda öne çıkma şehveti, bizim mahalleyi de “Aydınlık” bir çehreye kavuşturmayı gerekli kılmış!

Ya da…
Ulusal Güvenlik binasına yapılan kusursuz saldırının, çapulcu topluluğunu aratmayan Özgür Suriye Ordusu’nca yapılmasının neredeyse imkansız olduğu gerçeği, aralarında Türkiye’nin de bulunduğu Mossad bağlantılı istihbarat birimlerinin mahareti iken, buna karartma uygulamak, acaba Perinçek’in klavuzluğunu mu gerekli kıldı?

Ya da…
Perinçek ve Aydınlık ekolünün iddiaları o kadar kıymetli ise, en başta Akit çevresi ve savunageldikleri partnerlere karşı ileri sürdüğü binlerce dezenformasyon haberlerini doğru kabul etmek mi gerekir?

Aydınlık “ölçü” olacaksa, vay Karakaya’nın haline! Vay savunduğu partnerlerinin haline! Araştırmacı gazetecilik, arşivlere dalış kahramanlığı Aydınlık’ın Bekaa stratejisi güttüğü bir zaman diliminde mimarı olduğu PKK’nin Hizbullah düşmanlığına dayanan operasyonel haberciliğinde ise, bu arşiv dalışlarının “füzeyle mi, uçaksavarla mı” gerçekleştiğini bu gidişle daha çoook tartışacağız!