Mustazaf-Der Şubesi yakıldı, başkan yardımcısı şehit edildi. Mustazaf-Der tarafından sağduyu çağrıları yapılırken birileri hep olay çıkmasını istedi
Yüksekova’da 5 Mayıs Perşembe günü bir senaryo oynandı. Mustazaf-Der Şubesi BDP/PKK’liler tarafından saldırıya uğradı. Olaylara polis müdahale etmedi. Derneğin başkan yardımcısı şehid edildi. Taziye konvoyuna saldırıldı. Taziye köyü ablukaya alındı. Dernek üye ve gönüllüleri tehdit edildi. Mütedeyyin insanların dükkân ve iş yerleri yakıldı. İşte, Yüksekova olayının ayrıntıları...
UBEYDULLAH DURNA ŞEHİT EDİLDİ
Tunceli’nin Pülümür İlçesi kırsalında düzenlenen operasyonda 7 PKK’lının öldürülmesini protesto eden bir grup, Yüksekova-Şemdinli karayolunda bir araya gelerek olay çıkardı. Polisle çatışan grup oradan şehir merkezine gelerek Mustazaf-Der Yüksekova Şubesine taş, molotof ve silahla saldırdı.
Saldırıda Dernek Başkan Yardımcısı Ubeydullah Durna açılan ateş sonrası yaralanarak hastaneye kaldırıldı. Tedavi altına alan Durna, bütün müdahalelere rağmen kurtarılamayarak şehid oldu.
DEFALARCA SALDIRDILAR
Yaşanan menfur olayı gazetemize anlatan Mustazaf-Der Yüksekova Şube Başkanı Abdullatif Durna, göstericilerin dernek binasına saldırdığı halde ilk birkaç saatte müdahale etmediklerini ifade etti. Daha sonra göstericilerin ellerindeki benzin bidonlarıyla derneği içindekilerle beraber yakmak istediklerini anlatan Durna şunları söyledi: “Önce derneğe saldırdılar. Biz olay çıkmasın diye müdahale etmedik.
Ama onlar durmadan taş ve molotof atıyorlardı. Bu durum birkaç saat sürdü. Sonra derneğin arka tarafında yaklaşık 300 kişilik bir grup toplandı ve duvara dayadıkları bir merdivenle derneğin çatısına tırmanmaya çalıştılar. Ellerinde benzin bidonları vardı. Dernek binasıyla beraber içindekileri de yakmak istiyorlardı.
Biz de göstericileri uzaklaştırmak için çatıya çıktık. Bu esnada göstericilerin içinden iri yarı bir kişi elindeki keleşle amcamın oğlu ve derneğimizin başkan yardımcısı Ubeydullah’ı şehid etti” dedi.
POLİS MÜDAHALE ETMEDİ
Olayların başlamasıyla beraber Polisin yeterli güvenlik önlemi almadığını belirten Durna, polisin olayları yatıştıracağına tam tersine olayları kızıştırdığını anlattı. Durna şunları söyledi: “Emniyet güçleri kesinlikle yıllardır uğradığımız haksızlığa ve zulme sessiz kaldılar. Küçük bir çocuğu kovalamak için panzerler ta uzak mahallelelere kadar giderken, çarşı merkezinin göbeğinde olan derneğimiz 5 yıla yakındır sürekli saldırıların hedefinde.
Bugüne kadar bize yönelik yapılan büyük veya küçük hiçbir saldırı olayı aydınlatılmadı ve faailleri yakalanmadı. Kardeşimizi şehid edenler ile polisin arasında belki elli metre vardı ya da yoktu ama sonuç görüyorsunuz. Kardeşimiz şehid oldu, dernek binamız yağmalandı ateşe verildi. Emniyet bizler için ha var ha yok, değişen hiç birşey yok.
En azından bunu son olaylarda daha net gördük. Bunu herkes bilsin ki Yüksekova’da bize yönelik yapılan saldırılarda emniyet görevini icra etmemiştir. Bakın edememiştir demiyorum, etmemiştir.”
YALAN HABER YAYDILAR
Olaylar devam ederken PKK’nın haber siteleri, saldırının oluş sebebini çarpıtarak verdi. Yayınladıkları haberde dernek binasında bulunan 15-20 kişilik maskeli bir grubun dernek binasından çıkarak göstericilere saldırdığı ve olayların bu şekilde çıktığı söyleniyordu.
Mustazaf-Der Yüksekova Şube Başkanı Abdullatif Durna, basında çıkan haberlerin yalan olduğunu, olaylar sırasında kendisinin de dernek binasında bulunduğunu ve yüzü maskeli kimsenin olmadığını ve dernek üyelerinin kimseye saldırmadığını söyledi. Ulusal basın da olayların ilk günü, PKK’ya yakınlığıyla bilinen internet sitelerinde yayınlanan haberleri gündeme taşıyarak bir sıkandala imza attı.
MUSTAZAF-DER SALDIRIYI KINADI
Olayların hemen akabinde bir açıklama yapan Mustazaf-Der Genel Merkezi, saldırıyı kınadı. Birçok kez derneklerinin saldırıya uğradığı belirtilen açıklamada şunlara yer verildi: “Hatırlanacağı üzere daha önce de defalarca (derinlere hizmet edercesine) derneğimize saldırı yapılmış, provoke edilmiş, yapılan bütün sağduyu açıklamalarına rağmen saldırılar kesintisiz olarak devam etmiştir.
Sadece Yüksekova değil, birçok şubemize saldırılar eksilmek bir yana, artarak devam etmiştir. Bu saldırıların çoğunda da mukaddesat hedef alınmış, derneklerimizde bulunan Kur`an-ı Kerimler yakılmış, mütedeyyin kardeşlerimiz hakarete uğramışlardır. Son yapılan bu onursuz saldırıda da dernekte bulunan kardeşlerimizi darp etmek, ilmi kitapları ve Kur`an-ı Kerimleri yakmak... amaçlanmış, fakat Ubeydullah Durna kardeşimizin kendisini siper etmesiyle şehadete kavuşmuştur”
KCK SALDIRI İÇİN `BİZ YAPMADIK` DEDİ, AMA...
Olaylardan bir gün sonra PKK/KCK’dan olduğu iddia edilen bir açıklama geldi. Bir internet sitesinde yayınlanan açıklamada, olaylar “Kirli bir oyun” olarak değerlendirildi. Verilen habere göre, yapılan açıklamada seçimler öncesi “çeşitli güçlerin tehlikeli planlar sahneye sürmek istediğine” dikkat çekildi.
Haberde, sinsi bir oyunun olduğu ifade edilerek: “Şu an itibariyle olayın oluş biçimi ve nedenleri hakkında detaylı bilgimiz olmamakla birlikte burada bir provokasyon girişiminin sahnelendiği kesindir. Kaygı uyandırıcı, endişe verici bu olay, kirli güçlerin bir tezgâhı olup hareket olarak asla bizim tasvip etmeyeceğimiz bir durumdur” görüşüne yer verildi.
TAZİYE KONVOYUNA SALDIRDILAR
PKK/KCK’den yapılan açıklamanın üzerinden saatler geçmeden bir olay daha yaşandı. Şehidin cenazesini kaldırmak için ilçeye giden araç konvoyu BDP/PKK’liler tarafından saldırıya uğradı.
BDP/PKK’lilerin kalabalığa hakaret etmesi üzerine çıkan gerginlikte saldırgan gruptan 3 kişi yaralanırken, polis havaya ateş açarak kalabalığı dağıtmaya çalıştı. Buradan ayrılan taziye konvoyu mezarlık ziyaretinde de, Devlet Hastanesi önünde bekleyen BDP/PKK’lilerin saldırısına uğradı. Gerginlik çıkarmaktan kaçındıkları görülen taziye konvoyundakiler, olay yerinden ayrıldı. Yaklaşık 250 araçlık taziye konvoyu ilçeden ayrılırken, yine saldırganların taşlı saldırısına uğradı.
DERNEK BİNASI VE ÜYELERİN DÜKKÂNLARINI YAKTILAR
Olaylardan bir gün sonra yine bir araya gelen BDP/PKK’li saldırganlar dernek binasını ve dernek üyelerine ait dükkânları ateşe verdiler. Bununla da yetinmeyen saldırganlar derneğin alt katında bulunan ve bir dernek üyesine ait olduğu öğrenilen kitap evini de ateşe verdiler. Görgü tanıkları kitap evini yakan saldırganların Kur’an-ı Kerimleri yakarak tekmelediklerini ve “Dinimiz Zerdüştlük, Peygamberimiz Apo” sloganları attıklarını söylediler.
HİZBULLAH CEMAATİNDEN AÇIKLAMA
Hizbullah Cemaati, Yüksekova’daki Mustazaf-Der saldırısını kınayarak, yaşananlara tepki gösterdi. Son birkaç yıldır halkına hizmetten başka hiçbir amacı olmayan birçok İslami sivil toplum kuruluşuna karşı PKK ve paralelindeki örgüt ve kuruluşlar tarafından defalarca saldırılar düzenlendiği belirtilen açıklamada, yapılan saldırıların yanlış olduğu ve bu saldırıların provakasyon amacıyla yapıldığı ifade edildi.
“Bütün bu sabır, metanetli tutum ve tavrımıza rağmen maalesef istediğimiz ve arzuladığımız bir netice alamadığımız son yaşanan olaylarla net bir şekilde görülmektedir” denilen açıklamada şunlara yer verildi: “5 Mayıs 2011 tarihinde Gewer’de (Yüksekova) Mustazaf-Der’e saldıran ve derneği ateşe verip tahrip etmek isteyen ayak takımı bir güruh, bununla yetinmeyip dernek başkan yardımcısını kurşunla vurup şehid etti.
90’lı yıllarda aynen bugünlerde yaşananlar gibi çok sayıda olay yaşandı. PKK o dönemde içine düştüğü zafer sarhoşluğuyla tüm uyarılarımıza ve her düzeyde ilettiğimiz mesajlarımıza kulak asmadı. O dönemde de şehidler vermemize rağmen, aylarca fiili hiçbir teşebbüste bulunmadan bekledik. Öyle anlaşılıyor ki geçmişini bilmeyen veya unutan, tarihi bilinçten yoksun PKK ve yandaşları içindeki bazı beyinsizler, tarihin tekerrürü için ortam hazırlama yönünde çaba harcamaktadırlar.”
MİSİLLEME HAKKIMIZI SAKLI TUTUYORUZ
Açıklamada meydana gelen olayın sorumlusu olarak PKK/KCK’yi gördüklerini belirterek, faillerin ortaya çıkarılıp cezalandırma görevinin de yine PKK/KCK’ye düştüğü, ayrıca sonucu kamuoyuyla paylaşılması gerektiği vurgulandı.
Faillerin ortaya çıkarılmaması halinde Hizbullah Cemaatinin faili ortaya çıkarma güç ve imkânının olduğu ifade edilen açıklamada, “Bunu yapmadıkları takdirde, bizim yapma güç ve imkânlarımız vardır. Biz bu olayı tüm yönleriyle deşifre edeceğimiz gibi, bunun neticesinde misillemede bulunma hakkımızı saklı tutuyoruz” denildi.
HALKIMIZIN DÜŞÜNCELERİNE DEĞER VERİYORUZ
Halkın ve birçok kesimin sağduyu çağrısına değer verdiklerini belirten Hizbullah Cemaati, “Halkımızın genel isteğini, tüm Kürd grupları ve İslami çevrelerin bir çatışmanın yaşanmaması noktasındaki istek ve duyarlılıklarını ve bu doğrultuda yaptıkları çağrıları değerli buluyor ve bu konudaki hassasiyetlerini memnuniyetle karşılayıp Cemaat olarak bu konuda tavır geliştirirken bunları da hesaba kattığımızın bilinmesini istiyoruz” diyerek hassasiyetlerini dile getirdi.
OLASI ÇATIŞMA SÜRECİNDEN PKK SORUMLUDUR
Yaşanan olayların sabır sınırlarını zorlayan olaylar olduğu ifade edilen açıklamada, PKK’ya şu uyarılar yapıldı: “Biz bugüne kadar böyle bir çatışmanın taraftarı olmadığımız ve sürekli olarak böyle bir çatışmadan kaçındığımız gibi bugün de böyle bir çatışmaya taraftar değiliz. Böyle bir çatışmanın halkımızın çıkarına değil zararına olacağını düşünüyoruz.
Çatışan iki tarafın da zarar göreceği kesindir. Ancak nasıl ki 90’lı yıllarda elde ettikleri kazanımlarını o dönemde sebep oldukları çatışma neticesinde yitirdilerse, bunu herkes çok iyi ve yakinen bilsin ki yine en büyük zararı PKK ve özellikle onun legal siyasi kurumları ve bunların başında bulunan, sorumsuzca ve fütursuzca beyanatta bulunanlar görecektir. Muhtemel bir çatışmanın başlaması durumunda belki de telafisi mümkün olmayan bir süreç ve sonuç içine gireceklerdir. Özellikle yaşanan son şehadet olayı ile haddin aşıldığı, sabır ve tahammül sınırının çokça zorlandığı bir noktaya gelinmiştir. Arzu edilmeyen böylesi bir durumun yaşanması halinde, bundan Hizbullah’ın sorumlu olmayacağını, aksine süreci bu düzeye taşıyan PKK’nin sorumlu olacağını kamuoyuna ve Kürd halkına duyurmak isteriz.”
DEMİRTAŞ’TAN İKİYÜZLÜ TAVIR
Diyarbakır’da da 42 İslami STK olayı kınadıktan sonra oluşturdukları bir heyetle Hakkari Bağımsız Milletvekili Adayı Selahattin Demirtaş’ı ziyaret etti. Ziyarette Demirtaş, yaşananların provokasyon olduğunu belirterek şehid Ubeydullah’a Allah’tan rahmet diledi ve geçmişte yaşanan olaylara dair tüm kesimlerin dersler çıkarmaları gerektiğini ve kendilerinin de dersler çıkardıklarını belirtti.
Demirtaş, Kürdistan`da faaliyet yürüten İslami hassasiyeti yüksek kesimlerin de bu coğrafyanın bir gerçeği olduklarını ve kesinlikle kendilerinin bu kesimlere yönelik bir saldırıyı tasvip etmediklerini dile getirdi. Ancak aynı Demirtaş, Yüksekova’ya incelemelerde bulunamak için gittiğinde BDP’lilere yaptığı konuşmada halkı kışkırtan söylemler kullandı.
Demirtaş yaptığı konuşmada, “Yüksekova direniş yeridir... Gever halkı burada her gün meydanlarda sizin de dâhil olduğunuz o onuru korumaya çalışırken siz kime karşı gövde gösterisi yapıyorsunuz. Ayıp değil mi, utanmıyor musunuz? Bu devletin bütün gücüyle dize getiremediği Gever halkına karşı ayıp değil mi?..
…Asıl kendilerinin nasıl bir tezgâha çekilmek istendiğini gözden geçirmeleri lazım.” dedi.
TAZİYE YAPILAN KÖY ABLUKAYA ALINDI
Derneğe saldıranlar derneği yakmak ve taziye konvoyuna saldırmakla da yetinmeyerek şehit Ubeydullah’ın taziyesinin yapıldığı Aksular Köyünü abluka altına aldı. Köyün suyu kesildi, taziyeye gidenler engellenerek tehdit edildi.
Mustazaf-Der`e yönelik saldırının ardından günler geçmesine rağmen halâ gerginlik devam ediyor. Mustazaf-Der üyeleri tehdit edilirken dernek üyelerinin can güvenliğinin olmadığı belirtiliyor.
Doğruhaber