Adana`da, çocuklarına mendil sattırıp dilencilik yaptırarak onların üzerinden para kazandığı ileri sürülen anne ve babaya 1 yıldan 3 yıla kadar hapis cezası istemiyle 10 kez dava açıldı. Dava sonuçlandığında babaya ve anneye 1.5 yıl hapis cezası verildi. Anne bir hayırseverin verdiği kefaletle serbest kalırken baba 1 yıldır cezaevinde yatıyor.
Adana Emniyet Müdürlüğü Çocuk Şubesi Müdürlüğü sokakta çalışan çocukların sayılarını azaltmak için yargı yoluna başvurdu. Ailelerin kırmızı ışıkta mendil sattırdığı ya da dilendirdiği çocukları tek tek toplayarak ailelerine ulaştı. Polis, önce aileleri çağırıp çocukların çalıştırılmasının ya da dilendirilmesinin bir suç olduğunu anlatarak, çocukların tekrar sokağa gönderilmesi halinde yargıya gidileceğini söyledi. Polis bu yolla sokakta çalışan ya da dilenen çocuk sayısını bin 300`den 200`lere kadar
düşürdü. Ancak, Adana`ya Diyarbakır`ın Lice ilçesinden gelen 10 çocuklu Mehmet Han (51) ve Seniha Bağatur (47) çifti bütün uyarılara rağmen bir türlü çocuklarını mendil satmaktan ve dilendirmekten vazgeçmedi. Bunun üzerine polis, Bağatur ailesinin üzerine yoğunlaştı.
Bağatur ailesinin çocukları 2006 yılında 228 kez polis tarafından yakalandı. Bunların 95`inde çocuklara adli işlem yapıldı. 2007 yılında 82 kez çocuklar mendil satarken ya da dilenirken yakalanarak 24 kez adli işlem yapıldı. 2008 yılında 35 kez çocuklar mendil satarken, 11 kez adli işlem yapıldı. 2009 yılında ise 1 kez çocuklar mendil satarken ya da dilenirken yakalandı ancak adli işlem yapılmadı. Polis, üç yıllık bir uğraşın ardından çocukların aile tarafından sokakta dilenmesinin ya da mendil
satmasının önüne geçti.
VERİLEN YARDIM KESİLDİ
Çocuklarını en fazla çalıştıran Bağatur ailesi üzerinde yapılan incelemede, 5395 sayılı Çocuk Koruma Kanunu`nun 5. maddesinde yer alan koruyucu ve destekleyici tedbirlerin tamamı uygulanmış ancak aile çocuklarını sokakta çalıştırmaktan vazgeçmediği için 2007 yılında çocuklar aileden alınarak Sosyal Hizmetler Çocuk Esirgeme Kurumu`na teslim edildi. Ancak daha sonra ailenin çocukları bir daha çalıştırmayacağı taahhüdü alınarak çocukları ailelerine tekrar teslim edilerek aileye nakdi yardım yapılmasına
karar verildi. Ancak, kısa bir süre sonra ailenin çocuklarını tekrar çalıştırdığı görülerek verilen yardım kesildi.
Daha sonra anne ve baba hakkında "bakmak ve gözetmek yükümlülüğü yerine getirmemekten" suç duyurusunda bulunuldu.
2007-2008 yılında verilen mahkeme kararında "sokak çocuğu ve sokakta çalışan çocuklar kavramlarının sosyolojik bir sorun ve sorunun temelinde ekonomik, sosyal ve kültürel pek çok faktör olduğu, bir sorunun çözüm için sokakta çalışan çocukların anne ve babaların onları sokakta çalıştırmaları suretiyle sağlıklarını tehlikeye attıklarını söylemenin TCK`nın ilgili maddelerinin hükmüne, işlevindendaha çok anlam ve sonuç yükleyeceği ülke şartlarını düzeltmeden çocukların anne ve babalarını suçlamak ve ceza vermenin mümkün olmayacağı ayrıca, soruşturma kapsamındaki yasa maddesinde çocukları çalıştırmayı ve çalışmasına için vermeyi yasaklayan bir düzenleme bulunmadığı" belirtilmekle beraber karar çocuğun ailesi hakkında beraat oldu. 2005 yılında hakkında suç duyurusunda bulunan bir aile hakkında yerel mahkemece verilen beraat kararı 2008 yılı 583 esas sayılı Yargıtay ilam ile bozulmuş haklarında dava
açılan aileler hakkında 2008 yılından sonra ceza verilmeye başlanmıştı.
Bağatur ailesi hakkında yapılan adli işlem sonucunda baba Mehmet Han Bağatur ve anne Seniha Bağatur hakkında kesinleşmiş hapis cezası kararları verildi.
Baba Bağatur hakkında 1., 4.,5. ve 11. Asliye Ceza Mahkemesinde açılan 7 ayrı dava hakkında TCK`nın 229/1 "çocukları beden ve ruh bakımından kendini idare edemeyecek durumda bulunan kimseleri dilencilikte araç olarak kullanan kişi, bir yıldan 3 yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır" ve TCK`nın 232/2, "İdaresi altında bulanan veya büyütmek okutmak, bakmak, muhafaza etmek veya bir meslek veya sanat öğretmekle hükümlü olduğu kişi üzerinde, sahibi bulunduğu terbiye hakkında doğan disiplin yetkisini kötüye kullanan kişiye bir yıla kadar hapis cezası verilir" kanunlarına göre yargılanarak 1.5 yıl hapis cezasına çarptırılarak cezaevine gönderildi.
Anne Seniha Bağatur da, 1. ve 5. Sulh Ceza Mahkemelerinde TCK`nın 232/2, "İdaresi altında bulanan veya büyütmek okutmak, bakmak, muhafaza etmek veya bir meslek veya sanat öğretmekle hükümlü olduğu kişi üzerinde,
sahibi bulunduğu terbiye hakkında doğan disiplin yetkisini kötüye kullanan kişiye bir yıla kadar hapis cezası verilir" kanuna göre açılan davadan dolayı 3 ayrı davadan dolayı 1.5 yıl hapis cezasına çarptırıldı. Ancak, bir hayırseverin yardımıyla cezaevine gireceği gün Seniha Bağatur kefaletle serbest bırakıldı.
MENDİL SATMAYA BAŞLADIM
Eşinin çocukları simit ve mendil sattığı için cezaevine girdiğini anlatan Seniha Bağatur, "Böyle bir şey olur mu? Mendil mi simit mi bende bilmiyorum. Benim çocuklarım okuyor. Eşim 1 yıldır cezaevinde. Ben 10 nüfusum nasıl geçineceğim. Benim çocuklarım mendil ya da simit satmıyor dilenmiyor. Bir kez Devlet Hastanesi`nin orada çocuğumun elinde simit görmüşler yasak demişler. Çocuk ondan sonra gitmedi.
Ama daha sonra mendil satmış olabilir ben görmedim" dedi.
Şimdiye kadar hiç mahkemeye gitmediğini anlatan Seniha Bağatur,
sözlerini şöyle sürdürdü: "Ama bana da çocuklarım mendil sattığı ve dilendiği gerekçesiyle ceza geldi. Bana da son gün bir hayırsever yardım etti.
Ben cezaevine girecektim bir hayırseverin kefalet ödemesiyle kurtuldum. Çocuklarıma ekmek getirmek için artık Kasım Gülek Köprüsü`nün orada ben mendil satıyorum. Beni herkes biliyor. Yüzlerce kez kaymakamlığa valiliğe başvurdum ama kimse bana yardım çıkarmadı bana el uzatan olmadı. Çocuklarıma kimse bakmadı ben baktım. Mendil satmaktan başka ne yapabilirim ki.
Ne yapacağımı bilmiyorum ben de şaşkın durumdayım"
Kendisinin okulda köy olmadığı için okumadığını ancak çocuklarını okutacağına dikkat çeken Bağatur, sözlerini şöyle tamamladı:
"Ama elimden geldiğince çocuklarımı okutmak istiyorum. Onların geleceği için okutmak istiyorum. Ben okuyamadım keşke okuyabilseydim ama o zaman köyümüzde okul olmadığı için okuyamadım. Okul olsaydı babamız anamız elbette bizi okuturdu. Kim evladının cahil kalmasını ister ki, kimse istemez."