Bilirsiniz, son zamanlarda hayat testlerden ibaret oldu. Mesele sadece sınav testleri değil... Zeka testi, mutluluk testi, çağdaşlık testi...

Biz de şöyle bir dönüp kendimize bakalım: “Ben, Müslüman olmaktan utanıyor muyum?” Müslüman bir genç oluşumu, bir İslam genci oluşumu saklama ihtiyacı duyuyor muyum?”

Dilimizle “ben, bir İslam genci olmaktan şeref duyuyorum” diyebiliyor muyuz?

Kılık kıyafetimizde İslam’a ait bir izin görülmesinden rahatsız oluyor muyuz?

Örneğin, bizi iyi tanımayan bir arkadaşımız cebimizde bir takke bir misvak görse huzursuz olur muyuz? Bir daha onları cebimizde unutmamak (!) için bir zamanlar dışarı çıkanların kapıda kendi kendilerine kimlik yoklaması yaptıkları gibi biz de dışarı çıkmadan kapıda cebimize birkaç kez yoklayacak mıyız?

İslam düşmanları, iki yüzyılı aşkındır; İslam’a karşı psikolojik savaş yürütüyor; Müslümanları ruhen sindirmeye çalışıyor. Bizi Müslümanlığımızdan utandırmanın yolunu arıyor.

Romanlarda, tiyatro metinlerinde, filmlerde, mizah programlarında öyle bir tasvir yapılıyor ki...

Müslüman dünyanın en saf adamı...

Müslüman, dünyanın en ahmak adamı...

Müslüman, dünyanın en cahil adamı... diye tanıtılıyor.

Konuşmanızda İslamî bir kavram mı kullandınız, size “kültürsüz” gözüyle bakılıyor.

Kyafetinizde İslamî bir iz mi görüldü, size “köylü” gözüyle bakılıyor.

Namaz kıldığınız mı görüldü, size henüz şehirde gözünü açmamış, gözüyle bakılıyor.

Bu, bir gerçek...

Ama siz söyleyin gençler! Gâvur, böyle bakıyor diye biz de öyle mi bakalım?

Gâvurun bakış açısını kendi bakış açımız, sözünü kendi sözümüz, aklını kendi aklımız, gönlünü kendi gönlümüz mü edinelim?

Öyle olsak “gâvur olan” biz olmaz mıyız? Elin gâvuru “Yat!” diyor yatalım, “Kalk” diyor kalkalım ha!

Allah’ın Peygamberi, bizim önderimiz, Hz. Muhammed Mustafa (sav), bizden İslam’ın şiarlarıyla şiarlanmamızı istiyor. Biz, onu dinlemeyelim de gâvurları dinleyelim... Biz de Resulullah’ın takipçisi olacak cesaret yoksa, Ona uymaktan utanıyorsak,biz niye kendimize Müslüman diyelim?

Aman ha dilim, Müslümanların diline benzemesin? “İslamî sözcükleri konuşmamdan şöyle bir özenle ayıklayayım, sakın ha bir tane dahi kalmasın; sonra çağdaşlardan birkaç terim alayım, ağzımı zorlayarak onları bir özenle kullanayım...
Maazalllah, kıyafetimde bir İslam eseri kalmasın, beni ele verir sonra; kılığımı gâvura uydursam, örneğin saçım, falan sanatçınınkine benzerse ya da ceketim veya gömleğim, belki bütün açığımı kapıtırım...

Amel... O da çok önemli... Namaz kıldığımı kimse bilmesin... Mümkünse oruçsuzluk numarası yapayım... Bir de orada bir iki diziden söz ettim mi ya da bir iki popüler şarkıdan... Tamam işte... Beni bilen kimse olmaz, ne mutlu bana, utanılacak hiçbir şeyim kalmaz...

İslam olmaktan şeref duyan gençler! Eminim, hiçbiriniz, bilerek böyle bir arayış içine girmezsiniz, bu dramın malzemesi olmazsınız... Ama bilerek yapmamak yetmez. İslamî şuur öyle bir şey ki insan ona bürününce bilmeden de böyle bir yanlış yapmaz...

İslamî şuur, öyle bir şey ki insan ona bürününce hiçbir zaman, hiçbir yerde Müslüman olmaktan utanmaz... Ona bürünen İslam olma şerefini gâvurun keyfi için saklamaz... Yazıklar olsun! Gâvurun keyfi için İslam şerefini saklayanlara...
Yazıklar olsun... Yazıklar olsun...
Abdulkadir Turan / Rehberlik / Doğruhaber