İstanbul`un uzun yıllar plansız ve deprem riski göz ardı edilerek geliştiğini belirten Topbaş, "Kent, bir sanayi merkezi olarak kurgulandı. Bu hatalı yaklaşımdan da büyük zarar gördü. Aşırı göç aldı. Plansız gelişme neticesinde su havzaları, orman alanları, eşik bölgeler yerleşim baskısı altında kaldı. Denizleri, havası kirlendi. Eski mevzuat, 1998 yılına kadar İstanbul`u 2. derece deprem bölgesi olarak kabul etti. Yapıların çoğu o kıstaslara göre yapıldı. İstanbul`un mikro bölgeleme rapor ve haritalarını hazırladık. Bir anlamda kentin zemininin röntgenini çektik. Burada da binaların zemin özelliklerine uygun bir şekilde yapılmadığını gördük. Bu yüzden kent genelinde yapı stoku depreme karşı dayanıklı değil. 1 milyon 600 bin binanın yüzde 70`i imara aykırı. Bu çok büyük bir rakam. Bir afette oluşturacağı zararla kentin, hatta ülkenin geleceğini ipotek altına alıyor" dedi.
Kadir Topbaş, kentte depreme hazırlıkları yaparken bu gerçekleri göz önüne aldıklarını açıkladı:
"Kapsamlı bir kentsel dönüşüm planladık. İstanbul`da kentsel dönüşümü belli başlıklar altında ele aldık. Deprem odaklı, stratejik ve tarihi mirasın korunmasına yönelik kentsel dönüşüm projeleri hazırladık. Bu kapsamlı dönüşüm projeleri sayesinde insani, kültürel ve maddi değerler açısından kentin dayanımını artırıyoruz.
Biz bu projeleri hayata geçirirken vatandaşlarımızın dönüşümün içinde yer alması için çalışıyoruz. Yasal zorlamalarla insanları baskı altına almak yerine geliştirdiğimiz araçlarla onları kentsel dönüşüme katılmaya teşvik ediyoruz. İmar transferi, imar artışına dayalı kentsel dönüşüm modeli, yerinde dönüşüm, donatılarıyla bir bütün oluşturan modern yaşam alanlarında sağlıklı konutları uygun maliyetlerle temin etmemizin nedeni bu. Bunda da başarılı oluyoruz."
10 İLÇEDE TESPİT
Miiliyet Gazetesi`nden Önay Yılmaz`ın haberine göre; İstanbul`da 10 ilçede tespitler yaptıklarını, bir anlamda deprem riski açısından kentin karşı karşıya kalacağı tabloyu ortaya çıkardıklarını kaydeden Topbaş, "Buna bağlı olarak deprem odaklı kentsel dönüşüm projeleri hazırladık. Bu açıdan Zeytinburnu`ndaki Sümer Mahallesi örnek bir model oldu. Hem yerinde dönüşüm adına, hem de vatandaşlarımızın projeye gönüllü desteğinin alınması adına. Bu sayede vatandaşlarımız dayanıklı, sağlıklı, otoparkı olan, bittiğinde eskisinden 2 kat daha fazla değerli bir gayrimenkule sahip olacak. Ancak vatandaşlarımız bir daire yerine daha fazla daire alabilme hesapları gütmemeli, malını değil canını düşünmeli" dedi.
ÇEVRECİLİĞİ ESAS ALIYORUZ
Kendi yapılarını güçlendirmek isteyen vatandaşlara da izin verdiklerini belirten Kadir Topbaş, şunları söyledi:
"Bundan sonra yapılacak bütün yapılarda çevreciliği esas alıyoruz. Konuya deprem açısından baktığımızda sanayi bölgelerinin zamanında son derece plansız geliştiğini görüyoruz. Gelişi güzel araziye dizilmiş depreme dayanıksız yapılar hem deprem anında tehlike oluşturuyor hem de deprem sonrası müdahaleyi zorlaştırıyor. Bu bölgeler birer çöküntü bölgesi olmaktan kurtarılmak zorunda. Bu sebeple biz, Kartal, Cendere, Ayamama, Dragos`ta büyük stratejik dönüşümlere imza atıyoruz.
Bu toplamda 800 hektarı aşkın bir alanda dev bir dönüşüm demektir. Bir anlamda kentin çehresini değiştiriyoruz. Ayrıca Süleymaniye, Beyoğlu, Haydarpaşa gibi bölgelerde tarihi mirasın korunmasına yönelik kentsel dönüşüm çalışmalarımız var. İstanbul`a kimliğini veren bu tarihi bölgeleri bir depremde kaybetmek istemiyoruz. Bu alanlarda bir yandan tarih eserleri restore edip, yeni fonksiyonları ile İstanbul`un hizmetine sunarken, diğer yandan da tarihi İstanbul`u yeniden kazanıyoruz."
Dünya Bülteni