Kişi yapmak ve yaşamak istediklerini düşünür, zamanı gelince ilgilisi ile paylaşır. Dolayısı ile kişi haldeki yaşadıklarını tedbir olsun düşüncesiyle ilgilisinin dışında başka bir ifadeyle kamuoyu ile paylaşmak zorunda değildir.

Hayatımda, geçmişten bugüne kadar anne-baba-eş-çocuk-akraba ilişkilerinde yaşadıklarım şahsımın özelidir. Özelimde yaşadıklarımda başkalarına verilen bir zarar söz konusu olmadığı gibi, hiçbir kişinin ya da kurumun merakını ve ilgisini gerektirecek kamusal bir yönü de yoktur. Buradaki sorumluluğum sadece aile fertlerine karşıdır.

Aile hayatı hukukiliğini sürdürmeye devam ediyor olsa da bazı zamanlarda fiili varlığından bahsetmek mümkün olmamakta, bu hali doğuran şartlar ve gerekçeler hukuken bir sonuca ulaştırılıncaya kadar insanlar yaşadıklarını bırakın kamuoyu ile paylaşmayı en yakınları ile bile paylaşamamaktadırlar. Böyle bir durumu yaşayan kişinin siyasetle ilgileniyor olması bu gerçekleri de değiştirmemektedir.

Böyle bir süreç içerisinde kimdir, nedir diye bir soru sorulmadan, muhatabının kamuoyundaki itibarını kaybettirmeye ve kişilik haklarını zedeleyici bir sonuca sebep olunacağı bilinerek `özel yaşama alanıma` girilmesi ve bazı teknik imkanlardan faydalanılarak uzunca bir zaman kayıt yapılması ve bunların montajlanıp `ahlak istismarı` yapılarak hikayelendirilmesi, vakti geldi diye de servis edilmesi en büyük insanlık suçlarından birisi olsa gerek.

Ar, namus, ahlaktan bahsederek en büyük ahlaksızlığı yapanların aynaya baktıklarında kendi çirkefliklerini göreceklerini bildikleri için bakmadıkları günümüzde yine de bazı şeylerin anlaşılabilmesi ve bilinmesi için ifade edilmesi gerekmektedir.``

Basını da eleştiren Didinmez, açıklamasında şu görüşlere yer verdi:

``Söz konusu internet yayınlarının zamanlaması, şekli ve muhtevası, bunların `haber değeri vardır` diyerek bazı gazete ve televizyonlardaki takdim şekli dikkatle incelendiğinde, bunun bir program dahilinde planla yapıldığı şahsım ve diğer arkadaşlarımın üzerinden MHP`nin kurumsal kimliğinin hedef alındığı açıkça görülecektir.

Konut dokunulmazlığının ihlal edildiği, kişi hak ve hürriyetlerinin çiğnendiği, kişiler üzerinden bütün bir camianın mahkum edilmeye çalışıldığı bu teşebbüslerin büyük bir oyun ve operasyonun parçası olduğu aşikardır.

MHP`yi planlarının hayata geçirilmesinde en büyük engel olarak gören değişik kişiler ve mihraklar, dün farklı metotlar uygularlarken, bugün de esasında kendilerinde olmayan `ahlak` kavramının arkasına sığınarak `belden aşağı vurma` diye adlandırılan metodu kullanmaya başlamışlardır.

Bu metotla seçim sürecinin ortasında 12 Haziran`a az bir zaman kala hem parti içerisinde bir infiale sebep olmak suretiyle mücadele azmini kırmak hem de ilgili ilgisiz yerlerde çıkarcı ağızlar aracılığı ile tekrarlatılmak suretiyle vatandaşlarımızın partimize yönelişleri engellenmek istenmektedir.

Anlaşılan odur ki varan 1, 2 gibi tehditlerle şüpheleri diri tutmak ve ne için ve kimlerce yapıldığı bilinen `hukuksuzluğun` hesabının sorulması ve gereğinin yapılması yerine MHP`nin halk nezdinde kurumsal olarak mahkum edilmesi amaçlanmaktadır.

hürriyet