DİYARBAKIR- Çin Seddi ve Antakya surlarından sonra dünyanın en uzun ve yüksek, yüzyıllar boyunca Diyarbakır`a kanat germiş, onu çepeçevre sarmış-sarmalamış, koruması altına alan geçmişi geleceğe aktaran ve tarihi geleceğe bağlayan Diyarbakır Surları bakımsızlıktan dolayı ziyaret edilemeyecek bir duruma geldi.
Cumhurbaşkanlığı koruması altına alınan ve bizzat Cumhurbaşkanı Abdullah Gül tarafından Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Teşkilatı` (UNESCO)`nun \"Dünya Kültür Mirası Listesi\"nde yer alması için başlatılan çalışmalar devam ederken tarihi açık hava müzesi konumunda olan ve tarihe tanıklık eden Diyarbakır Surları ve kaleleri, yetkililerin ilgisizliğinden ve bakımsızlıktan dolayı ziyaret edilemeyecek duruma gelmiş durumdadır.
Olağanüstü görkemiyle yakınından geçenlere, üzerindeki figürlerle adeta tarihin sırlarını fısıldayan surlar, özelliklede surların iç kısımları gece ve gündüz fark etmeden uyuşturucu ve içki içenlerin meskeni haline Geldi. Yine surlar, bu şahıslar tarafından biriktirilen pisliklerin ve çöplerin yaydığı kokudan dolayı adeta bir pislik yuvası halini aldığı için, gerek yurt dışında gerekse yurt içinde gelen ziyaretçiler tarafından gezilemez duruma geldi.
Tarihi ve kültürel değeri olan, bakımsızlıktan harabeye döndüğü, içlerini çöp yığınlarının ve şarapçıların işgal ettiği, kenti bir gerdanlık gibi çevreleyen surların bakımsızlık nedeniyle yer yer çöktüğünü gören ziyaretçiler bu ilgisizlikten ve vurdumduymazlıktan şikâyetçi olarak, yetkilileri göreve çağırarak, taşla, düşün geçmişle geleceğin iç içe geçmesi demek olan surlara bir an önce verilmesi gereken değerin verilmesini istedi.
Çin Seddi ve Antakya surlarından sonra en uzun sur olması ile ünlenen Diyarbakır Surları 6 km uzunluğunda ve 9-10 m yüksekliğinde. M.Ö. 349 yılında Bizans İmparatoru Costantinus tarafından yenilenen surların yapılış tarihi tam olarak bilinmiyor. 16 kalesi ve 5 çıkış kapısı olan siyah bazalt surlar, kentin en ilgi çekici yeri. Ortaçağ askeri mimarisinin örneğini oluşturan bu surlar yazıtlar ve kabartmalarla süslenmiş. (Osman İçli /Ayetullah Turgut-İLKHA)