"Ey iman edenler! Siz kendinize bakın. Siz doğru yolda oldukça sapıtmış olanlar size zarar vermez." (Maide 105).
Bu ayet Ahir zamanda insana model olacak, insan yaşantısını dizayn edecek, imanın kor alev olduğu bir dönemde İbrahim (a.s)’e bahşedilen serin ve selametliğe erişmeye bâb olacak en güzel ayetlerden biridir.
Dünya’nın her yerinde kaosların yaşadığını görmeyeniniz yoktur. İslami toplulukların arasında bile fitnenin uyandığı, insanların birebirlerinin çukurlarını kazıdığı bir dönemin tam ortasındayız. İşte bu durumda yapılacak en güzel şey yukarıda vermiş olduğumuz ayete sarılmaktır. Zira hadis ile ilgili Ebu Davud’tan rivayet edilen bir hadis şöyle demektedir;
Ey Ebu Salebe, dedim, "şu ayet hakkında ne dersin?" (Mealen): "Ey iman edenler! Siz kendinize bakın. Siz doğru yolda oldukça sapıtmış olanlar size zarar vermez." (Maide 105)." Bana şu cevabı verdi: "Gerçekten bunu, iyi bilen birine sordun. Zira ben aynı şeyi Resulullah (sav)`a sormuştum: Demişti ki: "Ma`rufa sarılın, münkerden de kaçının! Ne zaman uyulan bir cimrilik, takip edilen bir heva, (dine, ahrete) tercih edilen dünyalık görür, rey sahiplerinin (selefi dinlemeden) kendi reylerini beğendiklerini müşahede edersen, o zaman kendine bak. İnsanlarla uğraşmayı bırak. Zira (bu safhaya gelince) arkanızda sabır günleri var demektir. O günler avuçta ateş tutmak gibi (sıkıntılı)dır. O günlerde, sizin kadar amel yapabilen bir kimseye elli kişinin ecri verilecektir."
Suriye meselesi, Filistin meselesi, Çeçenistan davası ve gündemimizdeki başörtüsü meselesine varıncaya kadar, her kafadan bir sesin çıktığını görüyoruz. Kimi İslami camialar birbirlerinin sözlerinde niyet arayarak, bazı İslami kuruluşların Suriye rejimini desteklediklerini söyleyerek, bilmeden ya da bilerek fitne çukurunun üstünü açıyorlar. Kimisi uzaktan uzağa Filistin meselesi ile yakından ilgilenmediği halde, Filistin direnişçilerinden gördükleri birkaç hareketi, Filistin halkına yapılmış bir ihanet olarak görüyorlar. Yine örtü meselesinde, kendini seleften zanneden bir avuç topluluk, tağutun okulunda başörtü mücadelesi yapmak saçmalıktır gibi söylemlerde bulunurlar. Bazı zamanlarda ise, insanlar hakkında tercihin birkaç kişinin elinde olması, belki de gerçekten samimiyetler çalışan insanların haklarına tecavüzün en büyüğünü yapmaktadırlar. Durum böyle olunca, hak ile batıl arasında gidip gelmek işten bile sayılmıyor. Zira bir Müslüman’ın diğer Müslüman hakkında ileri geri konuşması, yalan yere hakkında zan da bulunması, hakkında konuşulan kişinin kulağına yetişince, imanında bir sarsıntı meydana gelebiliyor, aslında bu konuşulduğu kadar kolay bir şey değildir. Allah muhafaza, eğer kişi söylenenlerin uzağında bir yerde ise, amacı ve gayesi sadece Allah’ın rızasını kazanmak ise bile, kısmen yaşanan depremden nasibini alır.
Böylesine çetin ve zor zamanlarda aslında Müslümanların ağzına kilit vurup, Müslüman kardeşini eleştirmesi yerine, en kötü halinde bile susması daha hayırlı olur. Çünkü gerçekleri ve kalplerdeki gizliyi ancak ve ancak âlemlerin Rabbi Allah tarafından bilinir. Gördüklerimiz ise sadece suyun üstüdür. Suyun üstündeki köpüklere aldanarak, suyun altındaki berraklığı yok saymak, yok saymakla beraber, suyu tamamen bulanık zannederek su dan uzaklaşmak, kişinin ne susuzluğunu giderir, ne de su hakkında düzgün bir hükme varmasını sağlar. Kişi için de sabrın start’ı burada başlamaktadır. Böylesine çetin bir imtihan karşısında sabır etmek gerçekten zor olacaktır. İnsanların hele ki Müslüman kardeşlerinin hakkında zanlı ifadelerle konuşması, yapmadığı bir şey ile karalanması, hele ki ihanet gibi bir iftira ile karşı karşıya gelmesi, Eyyubi sabır gerektirir. Çünkü bu durum ne iman arayışına benzer, ne de İslami cemaatleri dâhil olmak için araştırma içerisindeki çelişkiye benzer. Bu tamamen elinde tuttuğu imanı muhafaza etmenin mücadelesidir. El de var olan bir iman ve bu imana gelen zeval tehlikesine karşı mücadele. Düşünüldüğü zaman bile tüyleri ürpertmeye yetiyor. Onun için hem böylesine bir durum içerisinde sanık olmamak hem de tanık olmamak için var güçle mücadele etmek zorundayız.
Ey İslam camiasının büyükleri ve müdavimleri!
Ahir zamanda imanın ateşten gömlek olduğu bu dönemde, imanı elde tutmak için ateşten gömleği giyenlerin hakkında zan da bulunmaktan sakının. Zira kıyamet günü bunun hesabını veremez ve yaptığınız bütün amellerin boşa gitmesine neden olursunuz. Kendi elinizle kendinizi ateşlere atmayın. Gördüğünüz, duyduğunuz ama içeriğine net hâkim olmadığınız olaylar karşısında Ebi Vakkas olun…
Davamızın sonu Allah’a hamd etmektir.
Vesselam
Muhammed Yusuf Şehitoğlu