Şükrü Gündüz / İstanbul

Arapça ezan yasağının kaldırılmasının yıldönümünde Adnan Menderes mezarı başında anıldı. Arapça ezan yasağını kaldıran Menderes için düzenlenen anma törenine aralarında Gazeteci yazar Abdurrahman Dilipak, tarihçi Yazar Mustafa Armağan ve o dönemin şahitlerinden olan Hulusi Özkul ve çok sayıda kişi katıldı. Sivil Dayanışma Platformu (SDP) tarafından organize edilen program, Mendes’in kabrinin başında ezanın okunmasıyla başladı.


EZAN TÜRÇELEŞTİRİLEREK, BU HALK İSLAMDAN UZAKLAŞTIRILDI
Ezanın okunmasından bir konuşma yapan Sivil Dayanışma Platformu Başkanı Ayhan Oğan, “Bu ülkede 18 yıl boyunca ezanın Türkçe okunmasından sonra Demokrat Parti hükümetinin Ramazan’ın birinci günü aldığı kararla ezanın aslına iadesinin 62. Yılı dolayısıyla Adnan Menderes ve arkadaşlarının milletlimize yaptığı kıymetli çalışmalarından dolayı anmak ve hayırla yad etmek için mezarı başında bir araya geldik.1932 yılında Cumhuriyet Halk Partisi’nin aldığı kararla bu ülkede dini Türkleştirmek, Kur’an’ı Türkçeleştirmek ve bu ülkenin topraklarını İslam dünyasından kopartılması amacıyla uygulanmaya konan büyük bir projenin başlangıcı olarak ezanın Türkçeleştirilmesine 1932 yılında başlandı. 18 yıl boyunca bu devam etti. Buna karşı çıkanlar çok sert bir şekilde bastırıldı” dedi.


İLK ARAPÇA EZANI BÖYLE DİNLEDİM!
Ezanın Türkçe okunduğu dönemlerde Ankara’da öğrenci olan Eski Din Öğretimi Genel Müdürü ve o dönemin şahitlerinden Hulusi Özkul, ilk Arapça ezanı nasıl dinlediği şöyle anlattı: “Hacı Bayram camisinde Cuma namazlarını kılardık. Hacı Bayramda geçen olayları anlatmak istiyorum. Ezanın Türkçeye çevrildiği zamanlarda bir Cuma günü imam hutbeyi bitirip namaz kıldırmak için mihrapa doğru yönelirken müezzin ‘Tanrı Uludur, Tanrı Uludur’ diye kamet getirmeye başladı. Bu sırada cemaatin ortasından birisi kalkarak ‘Allahu Ekber, Allahu Ekber’diye kamet getirmeye başladı. Cemaat buna şaşırdı. Üç dört kişi adama hücum ederek ve onu tartaklayarak camiden dışarı çıkardılar. Bu hadiseler sıklaşmaya başladı. Tarih olarak 1945-1946 yılları. Ezanı okumaya çalışan kişi cemaatin ortasında bunu okuyordu ki ona yetişinceye kadar ne kadar okusam kardır diyordu. Bir gün rütbesiz bir asker kamuflajıyla caminin ortasında ayağa kalktı ve ‘Allahu ekber, Allahu Ekber’ diye ezan okumaya başladı. Bir taraftan da palaskasını çıkartarak sallamaya başladı. Kimse yanına yaklaşamadı. Bu hadise daha çok o işin üzerine eğilmemize sebep oldu. Bu asker kameti sonuna kadar okudu bende ilk defa ezanın Arapça olarak okunmasını ondan dinledim”


CAMİDE Kİ HALILAR BİLE KALDIRILMIŞTIR
O dönemde sadece ezanın değil İslam ile ilgili her şeyin yasaklandığını anlatan Özkul, “Ben o zaman ilahiyat fakültesinde öğrenciydim. O zaman bizim yorumlarımız şöyleydi. “Milli bir öfke var. Bu millet patlamak üzere” yalnız ezan değildi yasaklanan. Dini konularla ilgili her şey yasaklanmıştı. Camiler terk edilsin isteniyordu. Ankara’ya ilk geldiğimde Hacı Bayram Camisinde yerde halı yoktu. Bende bunun sebebini bilmediğim için ‘Parkeler çok güzel olduğu için halı sermemişler’ diye düşünmüştüm. Bizim ilçelerde ki camilerde yırtık pırtık, kirli halılar seriliydi’ Bunu babama söyledim. ‘Bunlar ne güzel, onun için halı sermemişler’ dedim. Babam bana ‘Hayır ne münasabet, bunlar insanlar camiye gelmemesin ve camiler cazibesini kaybetsin ve insanlar gelmesin diye bunu yapıyorlar’ dedi. Okullarda da dini çağrıştıracak her kelime yasaktı. Ben ilahiyat fakültesine gitmeme rağmen Kur’an’ı Kerim okumasını bilmiyordum. Babama niye bize islamla ilgili daha çok şey anlatmadın dediğim de babam ağlamaya başladı. Böyle sıkıntılar çekildi. Demokrat parti iktidara geldi. Çok geçmeden ezan Arapça okunmaya başladı. Millet bayram etti” diye konuştu.


CAMİLER AHIRA ÇEVRİLDİ, KUR’AN DERSİ VERENLER TUTUKLANDI
18 Temmuz 1932 tarihinde Atatürk devrimleri çerçevesinde CHP tarafından Hazreti Peygamber zamanından beri tevhid inancının sembolü ve namazın davetçisi olan ezan Türkçeye çevrildiğini ifade eden Uluslar Arası Sivil Toplum Konseyi Derneği Başkan Yardımcısı ve Emekli İlahiyatçı Hayrettin Şanlı, “Bu gün ezanı Muhammedinin Türkçeden Arapça aslına dönüşünün yıl dönümüdür. 16 Haziran 1950 de Arapça okunmaya başlanmıştır. Tevhidi tedrisat kanunu çıkarıp bütün ülke çapında din eğitimi veren kurumlar kapatıldı. 5 Şubat 1937 tarihinde dünyada ilk defa bir Müslüman devlette laiklik kabul edildi. İşte en büyük baskılar ve zulümler bundan sonra başladı. Laikliği sahte bir görünüşle insanlara sundular. Fakat laiklik uygulamalarıyla din ve ifade hürriyetine darbe vurdular. Öyle darbeler ki Kur’an’ı Kerim’in okutulması yasaklandı. Kur’an dersi verenler tutuklandı. Camiler ahıra çevrildi” diye konuştu.


17 KİŞİYLE CUMA NAMAZI KILDIK
Şanlı, 1960 yılında bir hocam gözleri yaşararak bana şunları anlattı : “ Evladım o günlerde ki baskılar sebebiyle camilerdeki cemaatte dağıldı. Bir Cuma günü Sultanahmet Camisinde 17 kişiyle Cuma namazı kıldık” dedi.


TANRI ULUDUR SESLERİNİ DUYMAMAK İÇİN DAĞA ÇIKIP ÖLENLER VAR
62 yıl önce ilk türce ezan Kuşadası’nda okundu. Ezan Türkçe okunmaya başlandıktan sonra ‘Tanrı Uludur, Tanrı Uludur’ sesini duymamak için o gün dağa çıkıp cesedi indirilen insanlar olduğunu söyleyen Yazar Abdurrahman Dilipak, “Mezarında ezan okunan nadir insanlardan biridir Adnan Menderes’tir” dedi.


KOLBASTI OYUNU MU DEDİNİZ?
Dilipak, şimdiler Kolbastı adıyla oynanan oyunun nasıl ortaya çıktığını da anlattı. İşte Kolbastı oyunun tarihi! “Kolbastı diye bir oyun var biliyorsunuz. Dağlarda ve izbe yerlerde Kur’an öğrenmeye çalışan çocuklar bunları kâğıtlara yazıyorlardı. O zaman Karakol vardı. Ve ormanları da kolcular korurdu. Çocukların Kur’an öğrendiği yere jandarma ve bu kolcular gelince çocuklar Kur’an öğrenmek için kâğıtlara yazdıklarını ağızlarını atıp yutuyorlardı. Sonra da kendi aralarında oynuyorlarmış gibi oyun oynamaya başlıyorlardı. Oyun oynamayı bilmedikleri için de deli gibi sallanıp duruyorlardı. İşte buna kolbastı deniliyor. O dönemde Kur’an’ı öğrenmek isteyenlere bu hale getirilmişti”


MENDERESİ MENDERES YAPAN EZANDIR

Bir Ramazan’a girerken Türkçe ezanın okunmaya başladığını ifade eden Dilipak, “Şehirde Türkün yeni amentüsü çıkmıştı. Toplumun dini Kemalizm diyorlardı. Ezan dine müdahalenin ilk adımıydı. Ezanın Türkçeden Arapçaya çevrildiği günde ise bütün Türkiye de ezan Arapça okundu. Nasıl olduysa Bu haber çok hızlı bir şekilde bütün Türkiye ye yayıldı. Tarih bir övgü yada sövgü kitabı değildir. Bu işin rövanşı da yok. Biz Hz. Yusuf’un kardeşlerine söylediği gibi söylüyoruz. Unutabiliriz, özür dileyin ve tövbe edin. Menderes bu süreci başlatarak kendi akıbetini hazırladı. Menderesin yükselişi ve idam edilişi ezanla ilgiliydi. Menderesi menderes yapan ezandır” şeklinde konuştu.


HALK BASKILARDAN DOLAYI İSYAN NOKTASINA GELDİ

Halkın o dönemde dini inançlarını yapılan baskılardan dolayı isyan noktasına geldiğini belirten Dilipak, “1946 yılından sonra CHP kongrelerinin hepsinde en çok konuşulan konu ve insanların isteği ‘Köyümüze bir cami yapılısın, bir din görevlisi tayin edilsin, cenaze namazını kıldıracak adam kalmadı, çocuklarımız dinsiz yetişiyor’ şeklindeydi. Ayrıca insanlar isyan noktasını gelmişti Menderes çok basit bir şey yaptı kendi partisine gelen itirazları meşru kabul etti. Ama bunun durdurulmayacağını anlayanlar ‘Kızım sana söylüyorum, gelinim sen dinle’ diye topluma karşı bir tehdit oluşturmak maksadıyla Menderesi astılar. Bu günden sonra 16 Haziran tüm Türkiye’de inanç özgürlüğü haftası olarak kutlanacak inşallah” ifadelerini kullandı.


ALLAHÜ EKBER DİYENLERE 30 YIL HAPİS CEZASI VERİLDİ
16 Haziran’ı unutturmamak adına daha çok şey yapılması gerektiğini anlatan Tarihçi Yazar Mustafa Armağan, “ Sadece burada ‘Tanrı Uludur’ ifadesinin yerine ‘Allahü Ekber’ denilmesi değildir. Aslında Asr-ı Saadetten beri yeryüzünde okunmuş olunan ezanın kesintiye uğradığı bir dönem vardır Türkiye de. Türkiye bir takıma hem İslam geleneğinden kopmuştur, hem İslam dünyasından kopmuştur. Ve bu kopuş 18 yıllık bir aradan sonra tekrar geri dönüş yapılmıştır. Bu dönemde yaşanmış çok acı olaylar. Ezanın Arapça okunmasını isteyenlerden 30 yıl hapse mahkûm edilenler oldu. İşkenceye tabi tutulanlara oldu. Niçin? Tekrar ‘Allahü Ekber’ denilmesini talep ettikleri için. Bazı yerlerde ezan okuyanlar deli numarası yaptı. Kimileri de minareye çıkıp ‘Allahü Ekber, Allahü Ekber’ diye ezan okudular.


Ezanın türce okunmasını isteyen bu huylarından vaz geçmediler.1960 yılında darbe yapanlar tekrar ezanı Türkçeye çevirmek istediler. 12 Eylülden sonra da bunu yapmak istediler. 2004 yılında ki darbe planlarında da yeniden ezanın Türkçe yapılması için yeniden planlar ve programların yapıldığı ortaya çıktı” şeklinde konuştu.

Anma programı Ramazan Alparslan ve Numan Duygu tarafından okunan çifte ezan ve yapılan dua ile son buldu.