Mustazaflık yani güçsüz düşürülmüş olanlar her zamanda ve dünyanın tüm mekanlarında çoğunluğu teşkil etmişlerdir. Egemenlerin, güç sahiplerinin kölesi konumunda olan mazlum insan yığınlarına `Mustazaf` denir. Ne zaman yeryüzünde zalimler; zulümlerini ayyuka çıkardılarsa, insanların bedenleriyle beraber ruhlarını da köleleştirdilerse işte o zaman Allah kendi ruhundan üfleyerek eşrefi mahlukat diye şereflendirdiği insanoğluna Nebiler, Resuller, ve onların izlerini takip eden kurtarıcılar gönderdi. Tüm peygamberler müstekbirlerle, egemenlerle, zalim, despot, kan içici yöneticilerle mücadele etmişlerdir. Bu mücadele esnasında mazlum mustazaflar, haklarını almak için Peygamberlerin, onların takipçilerinin tarafını tutmuşsa ve en az zalimler kadar cesaretli olabilmişler ise işte o zaman Allah müstekbirlerin zulüm dolu yönetimlerine son vermiştir. Yeryüzünde İlahi adalet tecelli etmiş insanlık saadet asırlarını yaşamıştır. Yüce Allah: biz istiyorduk ki o yerde güçsüz düşünülenlere yani mustazaflara lütüfta bulunalım. Onları imamlar (önderler) yapalım, onları yeryüzüne mirascı kılalım. (Kasas suresi 5) diyerek ezilmişlere, mazlumlara insanoğluna yakışır bir hayatı bu dünyada da yaşatmayı murat ettiğini belirtmiştir. Çünkü yüce Allah insanın hem bu dünyada hem ahirette mutlu bir hayat yaşamasını istiyor. Fakat müstekbirler mazlumların emeklerine ve ekmeklerine göz diktikleri için sömürmüşler ezmişler en temel hak ve hürriyetlerini gasp etmişlerdir. Sömürü düzenlerini ayakta tuta bilmek için 3 temel gücü ellerinde bulundurmuşlardır.Bunlar:
 

1-Siyasi güç:Siyasi güç tarih boyunca mustazafları egemenlikleri altına almıştır.Mazlumların kan ve gözyaşlarını harç yapıp zulüm dolu saltanatlarını kurmuş;mazlumların emeği üzerinden iktidarlarını güçlendirmişlerdir.Siyasi güç hiçbir zaman mustazafların organize olup teşkilatlanmasını istememiştir.Onları sömüre bilmek için dini ve askeri gücü daima kirli emellerine alet etmiştir
 

2-Dini Güç:siyasi gücün bekası için inandığı değerlere ihanet eden satılmış din adamlarının oluşturduğu güçtür.Özellikle Hristiyan ve Yahudi din adamları tarih boyunca siyasi gücün tarafında olmuş Tevratın ve İncilin ilahi öğretilerine ihanet etmişlerdir.Allah`ın hükümlerini kralların bekası uğruna değiştirmiş,tahrif etmişlerdir.İslam dünyasında ise zalim krallar egemenlikleri uğruna Allah`ın dinine savaş açmış kendileriyle birlik olmayan mazlum alimleri katletmişlerdir.Fakat paraya,mala,siyasi gücün otoritesine yenik düşen iradesi zayıf kişiler dini siyasi gücün emellerine alet etmiş.Allah`a,Resülüne ve iman edenlere ihanet etmişlerdir.Dinin sadece namaz,oruç,hac gibi uhrevi yönünü ön plana çıkartarak topl4msal yönünü arka plana atmışlardır.İslamın sadece insanlara ahiret mutluluğunu sağlayan bir din olduğunu söylemişler.Halbuki İslam dini insanlara hem dünya saadetini hem de ahiret saadetini nasıl kazanacağını öğreten bir dindir.Hilafetin saltanata dönüşmesi,zamanla yok olması sonucu İslam dünyasında çok büyük bir mustazaf kitle oluşmuştur.Mustazaflar ne zaman haklarını organizeli bir şekilde talep etmeye kalkmışlarsa zalim yönetimlerin zulmüne, kahrına, sürgününe, topyekün katline mahruz kalmışlardır. Bu yüzden sindirilmiş, içine kapanmış müstekbirlerin zulmüne boyun eğmişler. İslam dünyasının bu sindirilmiş hali tüm dünyanın yaşanmaz hale gelmesine sebep olmuştur. Fakat alemlerin Rabbi olan Allah mustazafların yeryüzüne egemen olmasını ilahi adaletin,hakimiyetini murat ediyor.İlahi adaletin hakimiyeti için Allah hiçbir zaman gökten ordular indirmemiştir.Müminlerin cesurca çabalarının,fedekarlıklarının,gayretlerinin sonucunda ilahi nusret yeryüzüne inmiş;zalimler helak olmuş müminler ise felah bulmuştur.Mustazafların yeryüzüne varis olabilmesi için ciddi bir bilinç gereklidir.Allah`a,ahiret gününe gerçek manada iman etmeliler ve zalimlerin düşmanı tevhit öğretmeni olan Peygamberlerin tertemiz yollarının takipçisi olmalıdırlar.Peygamberlerin öğretileri ancak Allah`tan başkasından korkmayan alimlerin çabalarıyla öğrenilebilir.İşte siyasi güç tevhidin taraftarı olan salih alimlerin çabalarını boşa çıkartmak için herzaman onların karşısında satılmış din adamlarını desteklemiştir.Dini gücü elinde tutabilmek için din adamlarını maaşa bağlamış Muhammed`i öğretiler bu şekilde küllenmiştir.Dini güç görüldüğü gibi siyasi gücün sigortası konumundadır.Ne zaman siyasi güç dini gücü elinden kaybettiyse devreye askeri gücü koymuştur.
 

3-Askeri Güç:mazlumları,mustazafları katletmekten çekinmeyen,siyasi gücün bekası uğruna tüm katliamları, tarih boyunca, yapmaktan çekinmemiştir.Hz. Hüseyin`in,Halepçe`nin,Susa`nın katliamlamı buna şahittir.
Mustazaflar askeri güçle uğraşmaktan ziyade dini güçle mücadele etmelidirler.Kuran`dan ve Siyer-i Nebi`den alınan sağlam bir bilinç ile müstekbirlerle mücadele edilmelidir.Bu uğurda çok şehit kanının akacaktır.Kan ve gözyaşıyla müminlerin alın terleriyle yoğrulmuş bir medeniyetin oluşacağı ve yeryüzüne ilahi adaletin geleceği tüm ilahi kitaplarda müjdelenmiştir.Tecrübeli,zalim,ahir zaman müstekbirleri çağlar boyunca oluşturdukları zulüm dolu medeniyetlerinin yıkılmasına göz yummayacaklar bunun için tüm yöntemlere başvuracaklardır.Mustazaflar zalimler kadar cesur gayretli ve hırslı olurlarsa inşallah ilahi adalet yeryüzüne hükmedecektir.
 

,Bu dünya imtihan dünyasıdır.Kim daha çok çalışırsa Allah mülkü ona verir.Ama ilahi irade mülkün mustazaflara verilmesini murad ediyor.Bunun tek bir şartı vardır:O da mustazafların müstekbirlerle mücadele etmeyi göze alıp bu uğurda canı,cananı,bütün varlıklarını feda edecek kadar fedakar davranmalarını isityor.Bu fedakarlık hem dünya hem ahiret saadetine vesile olacaktır.
 

Son olarak Kur`an`da der ki: Sakın zalimlerin yaptıklarından Allah`ın gafil olduğunu sanma! Ancak Allah, onların cezalarını gözlerin dehşetle dışarı fırlayacağı güne erteler. (İbrahim Süresi 42)
Ya Rab! İlahi adaletinin yeryüzüne hakim olması için nasıl bir çalışma yapılması gerekiyorsa onu bize yaptır.Ve bunun için hangi bedelin ödenmesi gerekiyorsa o bedeli ödeye bilmeyi bize nasip et.

 

Abdulkadir Aydoğan & Enes Yıldırım / Elazığ - Yaş: 24 & 16

 

Sevgili Genç Kardeşlerimiz!

Bir ay boyunca gelen tüm yazılar içerisinde en güzel yazıyı gönderen kardeşimize bir kitap seti veya kaset vb. bir set hediye edeceğiz. Posta ile yazı gönderecek kardeşlerimiz yazılarının “Ayın Yazısı” seçilmesi durumunda, bizimle iletişime geçebilirler. Fakat özellikle dikkat etmenizi istediğimiz iki nokta var. Birincisi; gönderdiğiniz yazıların tamamen size ait olması gerektiği, yazınızda alıntı cümleler varsa bunları belirterek göndermeniz. İkincisi ise adınızı, soyadınızı, yazıyı gönderdiğiniz memleketi ve yaşınızı mutlaka belirtmeniz gerekmektedir. Bu hayırlı çalışmaya (yarışmaya) tüm genç kardeşlerimizin katkıda bulunmasını bekliyoruz.

Doğrugenç sayfasında sizden gelecek karikatür ve mini bulmacalara da yer veriyoruz. İlginizi bekliyoruz.
Yayınlanmasını istediğiniz yazılarınızı dogrugenc@dogruhaber.com.tr e-posta adresine mail olarak veya posta yolu ile gönderebilirsiniz.
Yazılarınızı eğer bilgisayarda yazıyorsanız bir sayfadan az olsun. El yazınızla gönderecekseniz bir beyaz kâğıdı aşmasın. Gönderdiğiniz mektuplara “Doğru Genç” için diye not düşürmeyi unutmayın.