İşte o açıklamalar.....
 
........
 
Kürtaj tartışması tüm hızıyla devemederken olayın muhatapları ne diyor? Kürtajı neden savunuyorlar? Bizzat kürtaj yaptıran iki kadın konuştu. Radikal gazetesi, manşetine taşıdığı haberde bu iki ismin açıklamalarına yer verdi.

Neden kürtaj olduğunu anlatan gazeteci Canova, yasağı eleştirirken "Kürtaj deneyimi yaşayan hiçbir kadın bir daha asla eskisi gibi olmaz, olamaz.." diyor. İşte iki kadının açıklamalarından bir bölüm:

CNN TÜRK Ankara Haber Müdürü Dicle Canova:

10 haftalıktı..

3-4 cm boyunda


Gözleri, kulakları, ayakları, elleri, parmakları vardı..

Kalp kasları gelişmişti. Cinsiyeti bile belliydi.

Anne karnında hareket etmeye başlamıştı.

O hareketleri hissetmek için beklerken, sonsuz bir sessizlik beni, onu, bizi esir aldı

Kalbi durdu. Gitti...

Benim kalbim de bir daha hiç öyle atmadı.

O soğuk oda, o beyaz ışık...

Anestezi. Derin uyku hali...

Aslında tam da acı denizinde dibe doğru batmaktı.

Uzun süre de dipte yaşadım.

Karar bana ait değildi..

Ama o kararı veren, vermek zorunda kalan birçok kadının da aynı siyah denizin dibine indiğini gördüm.

Hiçbir kadın kürtaj olmak istemez beyler...

Hiçbir kadın canından can koparılmasını güle oynaya kabul etmez beyler...

Her kürtaj bir zorunluluktur...

Her kürtaj bir travmadır

Her kürtaj duygusal erozyon ve kalp kırıklığıdır

Kürtaj deneyimi yaşayan hiçbir kadın bir daha asla eskisi gibi olmaz, olamaz..

Ama çözüm kürtajı yasaklamak değildir.

Ben size rakamlarla Türkiye ’de, dünya’da tablo ne? Onu anlatmayacağım.

Gerçek hikayelerden konuşalım. Gelin gerçekçi olalım.

15 yaşında. Amcasının oğlu tecavüz etti...

Gebe kaldı...

Doğurmalı mı?

Psikolojik ve sosyolojik boyutu kaldırılabilir mi?

Bu ülkede o kadın bir daha mutlu olabilir mi?

O kadının psikolojisi,o bebeğe iyi gelir mi?

Babam kim? Demez mi derse duymak ister mi?

….

Aşık oldular, evlendiler...

Bilerek,isteyerek çocuk sahibi olmak için doktora gittiler

Herşey yolundaydı, hamilelik gerçekleşti..

12. haftada bebeğin bir özürü olduğu anlaşıldı.

Ne fark eder? Böbrekleri yoktu. Ya da kalbi delikti... Ya da down sendromu...

Ne fark eder?

Dünyaya “özürlü olarak gelmek ister mi?”

Hadi geldi, ona ihtiyacı olan birebir ilgiyi her aile verebilir mi?

Özel eğitim koşulları en iyisinden sağlanır mı?

Sağlanıyor mu?

Gerçekten öyle mi?

Peki 11 yaşında gözünüzün önünde eriyerek ölmesi daha mı iyi?

Ya da 18 yaşında?

...

Mutluydular. 1 çocukları vardı

Üstelik yeni doğmuştu. Ama tam da o süreçte daha ilk bebek 6 aylık olmadan, ikinci bir gebelik.

Kadının fizyolojisi bunu kaldırabilir mi?

Hadi göze alındı. Ya maddi yük?

Bu ülkede her aile o yükü rahatlıkla üstlenebilir mi?

Sadece gebelik ve doğum değil. Doğana ve doğmak için sırada bekleyene iyi bir gelecek sağlanabilir mi?

Karı-koca buna karar verir. Vermeli.. Verebilmeli...

Gelelim bebeğin/çocuğun haklarına..

Peki doğma, yaşama hakkı var.

Ama nasıl yaşama?

Bu hiç mi önemli değil?

ABD Maryland Üniversitesi`nden Dr. B. Duygu Özpolat:

Ben 20li yaşlarımda (korunmaya dikkat ettiğim halde, bir şekilde) hamile kaldım ve kürtaj oldum. Bunun, hayatımda aldığım en doğru kararlardan biri olduğunu şimdi daha iyi görüyorum, o zaman da biliyordum zaten. Ama bu olayın beni etkilemediğini söylersem yalan olur. O zamanlar o kadar çocuk istemediğim halde, bu konu zerre kadar umrumda olmadığı halde, yine de bu doğmamış çocukla ilgili zaman zaman kabuslar gördüm.

Kürtajın kararı bana ait, ardından yaşayacağım duygular ve üzüntüler de. Bunların hepsi benim (ve bir de ortak kararı aldığım babasının) ama başka kimsenin değil. Başka kimseyi ilgilendirmiyor. Henüz yetişkinlik hayatının başında, bunalımlar içinde, ne yapacağını bilmeyen, daha kendisi çocuk biri olarak, o çocuğu dünyaya getirmediğim için hiç ama hiç pişman değilim. Eğer o bebeğe bu durumu açıklayabilseydim, eminim o da kendisine iyi bakacak, kendisini sevecek ve ”hayatım bu bebek yüzünden mahvoldu, hiçbir özgürlüğüm kalmadı” diye onu (elinde olmadan) suçlamayacak bir anneyi tercih ederdi.

Oysa ki şimdi hazırım! Şimdi ben, kendim seçtiğim bu zaman diliminde, çocuk sahibi olduğum zaman, elbette hayat önümüze zorluklar çıkaracak, elbette her şey güllük gülistanlık olmayacak. Ben o zaman yatağımda ağlayıp hayata karşı kendimi güçsüz hissetmek ve lanet etmek yerine, yavruma sarılıp onu öpeceğim ve ona diyeceğim ki ”hayat zorluklarıyla güzel, her şeyin üstesinden birlikte geleceğiz korkma e mi!”. Ve bahçemize gidip birlikte tohumlar ekeceğiz.