Sağlığın bilimdışı yaklaşımlarla yönetilemeyeceğini söyleyen Oda Başkanı Dr. Suat Kaptaner, "Faturası kadınlara çıkacak bir uygulamaya kadınlar karar vermeli" dedi.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan`ın, kürtaj ve sezaryenle ilgili sözleriyle başlayan tartışmaya İzmir Tabip Odası`dan tepki geldi. İzmir Tabip Odası Başkanı Dr. Suat Kaptaner, Yönetim Kurulu Üyeleri Mete Güzelant ve Hakan Yetimalan ile birlikte basın toplantısı düzenledi. Sağlığın bilimdışı yaklaşımlarla yönetilmeye çalışıldığını belirten Dr. Suat Kaptaner, Başbakan Erdoğan`ın sezaryen ve kürtajın cinayet olduğunu söylediğini hatırlatarak, "Sezaryen ve kürtaj yapan doktorlar cani midir? Eğer kürtaj ve sezaryen Türk milletini dünya sahnesinden silmek için yapılan bir sinsi plan ise bu planı yapanlar kimlerdir? Başbakan`dan bunları açıklamasını istiyoruz" dedi.

Kürtajın aile planlaması yöntemi olmadığını, ancak istenmeyen gebeliklerde anne ölümlerinin önlenmesinde en güvenli yöntem olduğunu anlatan Dr. Suat Kaptaner, "İsteğe bağlı düşüklerin yasak olduğu bölgelerde anne ölüm oranları yüzde 95`e kadar çıkarken, yasaklanmadığı bölgelerdeki ölüm oranı yüzde 1`dir. Durduk yerde kürtaj ve sezaryenin gündeme getirilmesi 2827 Sayılı Nüfus Planlaması Hakkındaki Kanunu hedef almaktadır. Bu söylemler yakında bu yasada yapılacak değişikliklere hazırlıktır. Yasa yürürlüğe girdikten sonra istenmeyen gebeliklerde anne ölüm hızı yüz bin canlı doğumda 250 iken 28`e düşmüştür. Düşüğe bağlı anne ölümleri de ender rastlanır olmuştur. Bu sağlıkta sağlanan büyük bir başarıdır" diye konuştu.

Kürtajın yasaklanması durumunda alternatif yöntemlere başvurulacağını sözlerine ekleyen Kaptaner, "Erken gebelik dönemindeki anne ölümleri artacaktır. Bu işin faturası kadınlara çıkacaktır. Ülkemizin ihtiyacı sürekli doğuran, eve kapanan veya gebeliğini ilkel yöntemlerle sonlandırmaya çalışırken sakat kalan kadınlar değildir. Doğurmak nasıl bir kadının hakkıysa doğurmamak da kadının hakkıdır. Sezaryen de kürtaj gibi bir cinayet değil, tıbbi bir zorunluluktur" dedi.