Önce, üç aylarımız boyunca hep tekrar edeceğimiz Efendimiz`in şu özel duasıyla girelim konumuza:
-Allah`ım, mübarek kıl bize Recep ve Şaban`ı; affımıza vesile eyle Şehr-i Ramazan`ı!
Evet, bugünden itibaren büyük bir aşk ve şevkle tekrar edeceğimiz duamız hep böyle olacaktır:
-Allah`ım, mübarek kıl bize Recep ve Şaban`ı; affımıza vesile eyle Şehr-i Ramazan`ı!
-Neden bu aylar için böyle özel dua? Özel duayı gerektirecek eşsiz farklılıkları mı söz konusu?
Bu ayların inanmış insanlara kazandırdığı eşsiz sevap farklılığını Bediüzzaman Hazretleri`nden dinleyelim isterseniz. Kısaca şöyle açıklıyor bu eşsiz sevap farklılığını:
-Her ibadet ve iyiliğin sevabı başka aylarda on ise, Receb-i Şerif`te yüzü geçer, Şaban-ı Muazzama`da üç yüzü geçer ve Ramazan-ı Mübarek`te ise bine çıkar!. Kadir Gecesi ise seksen sene nafile ibadeti aşan bir eşsizliğe ulaşır!..
Demek ki üç ayların başından itibaren başlayan bu İlahi ikram ve ihsanları bilenlerin büyük bir şevkle ibadet yapma heyecanına girmeleri sebepsiz değildir. Bir`e on`dan başlayan sevap yağmuru yüze çıkıyor, sonra üç yüze yükseliyor, daha sonra da bine ve yukarı sevap sağanağına dönüşüyor..
İşte bugün böyle özel farklılıklara sahip üç aylar da bizleri kucaklamış bulunmaktadır. Yeter ki bizler farkında olalım bu özel ibadet ve sevap mevsiminin. Evet, Recep ayı ile başlayıp Şaban ayı ile artarak devam eden sevap yağmuru, Ramazan ayında sağanağa dönüşür, Kadir Gecesi`nde ise üç aylar boyunca kendini hazırlamış olan insan, İlahi affa tam nail olacak bir ruh yüceliğine yükselir. Hatta bayramda da kendine tertemiz bir beyaz sayfa açarak yepyeni bir hayata başlama bahtiyarlığına ulaşması dahi söz konusu olabilir.
Böyle bir beyaz sayfa açmak mümkün mü? Hiç şüpheniz olmasın.
Çünkü Rabb`imiz iman etmiş kulunun cehennemde azap görmesinden değil, cennette mükafata ermesinden memnun oluyor. Bunun için de vesileler hazırlıyor, bazı ayları, günleri bazılarından üstün özelliğe sahip kılıyor ki, inanmış insanlar bu vesilelerle kendilerine çekidüzen versinler, yeni bir heyecan ve ümitle cennete layık yaşantıya yönelsinler.
Bundan dolayıdır ki Efendimiz (sas) Hazretleri, üç ayların başlangıcı olan Recep ayında oruçlarını, namazlarını daha da çoğaltmış, Şaban ayında ise bu artışı bir kat daha ileriye götürmüş, böylece ümmetine Ramazan`daki umumi affa layık hale gelme örneği vermiş, farklı bir ibadet hayatı yaşayarak bizlere mesajlar sunmuştur.
Bu sebeplerle bu aylarda samimi tövbe, istiğfarlar yapılarak daha şevkli bir ibadet hayatına başlanır. Tutulacak oruçlarla, kılınacak fazla namazlarla, yapılacak hayır hasenatlarla sevabı daha çoğaltıp günahı daha da azaltma azmine girilir. Hatta kaza namazları, oruçları, kul hakları gibi sorumlulukları tümüyle ödeyip bitirme niyeti bile söz konusu olabilir. Ta ki Kadir Gecesi`nde seksen senelik nafile ibadet sevabına da layık hale gelmiş olsun insan..
Ayrıca bu aylarda peş peşe gelen kandil gecelerimiz de bizlere uyarılarda bulunmuş olur, yaşadığımız fevkalade gün ve gecelerin farkında olup olmadığımızın hatırlatmasını yapmış sayılır.
İşte bugünlerde bizlere düşen görev de, Rabb`imizin kurtuluşumuz için vesile kıldığı bu kutsal ayları gayesine uyan şekilde yaşayarak değerlendirmektir.
Ancak unutmamak gerek ki, bu eşsiz fırsat ve imkânlar bilen, düşünen ve ayları günleri şuurluca değerlendirme bahtiyarlığına erenler için söz konusu olur.
Bu duygu ve düşünce içinde, Efendimiz`in üç aylar boyunca tekrarladığı duasını biz de tekrarlayarak diyoruz ki:
-Rabb`imiz, mübarek kıl bize Recep ve Şaban`ı; affımıza vesile eyle Şehr-i Ramazan`ı!
Affımıza vesile kılacağımız üç aylar dileğimizle.
Kaynak : Ahmed Şahin-Zaman