ADANA - İnsani Hürriyetler ve İnanç Platformu`nca Adana`da düzenlenen kitlesel basın açıklaması saat 15.00`te 5 Ocak Meydanı`nda yapıldı. Eyleme, kapatılan Mustazaf-Der`in Genel Başkanı Avukat Hüseyin Yılmaz`ın yanı sıra çok sayıda STK temsilcisi ile binlerce kişi katıldı. Av. Hüseyin Yılmaz ve beraberindeki Mustazaf Der heyeti, Adana girişince yüzlerce kişi tarafından büyük bir sevinç ile karşılandı. Eylemin yapılacağı alana gelen Mustazaf Der heyeti, "Zalimler İçin Yaşasın Cehennem" şeklindeki sloganlarla karşılandı.
 
Yeter ki Kur`an Susmasın
Sık sık tekbirlerin getirildiği basın açıklamasında "İslami Çalışma Engellenemez, Zalimler İçin Yaşasın Cehennem, Üzülme Gevşeme Allah Bizimle, "şeklinde sloganlar atıldı, "Ya rabbi şahit ol bu zulme, Bu Yargı Savaş Kanadının Yargısızlığına Benziyor. Yeter ki Kur`an Susmasın, Bizler Nebilerin İzindeyiz Ya Siz…" şeklinde yazılı pankartların açıldı.
Adana Umut Der Başkanı Selahattin Yeniay`ın Kur`an-ı Kerim tilavetiyle başlayan kitlesel basın açıklaması, kapatılan Mustazaf Der`in Genel Başkanı Av. Hüseyin Yılmaz`ın kısa konuşmasıyla devam etti.
 
Derneklerimizi Hücre Evi Basar Gibi Bastılar
Katılımcıları selamlayarak konuşmasına başlayan Yılmaz, bugün burada sadece Mustazaf Der`in kapatılmasını kınamayacaklarını, Gaziantep`te başörtülü kızının hakkını arayan Güllü Çevik`e verilen 2 yıl 10 ay hapis cezasını da kınayacaklarını söyledi. İktidar sahipleri, yetkililer, toplumun ıslahı için derneğimizi kapattıklarını söyledi. Yılmaz, "Adana`da yıllarca derneklerimize yönelik komplolar kuruluyor. Fakir ve muhtaçlara yardım ettiğimiz için, onlara erdemliliği öğrettiğimiz için, kan davalıları barıştırdığımız için birileri bize düşman oldu. İlk önce farklı kesimleri, farklı örgütleri üzerimize salarak derneklerimizi molotofladılar, saatler öncesinden haber vermemize rağmen Adana polisi gelmedi… Bu insanlar üzerinden derneklerimize komplolar kuruluyor. Şuana kadar hiçbir fail yakalanmamış… Üzerimize salan çetelerle istediklerini elde edemeyince hücre evi basar gibi onlarca derneğimizi bastılar. Bu zulüm niye yapılıyor biliyor musunuz, konuşması gerekenlerin sesiz kaldıkları için… " dedi.
 
Osmaniye`de Şube Başkanımız Darp Edildi
Hükümet yetkililerinin üç maymunu oynadıklarını ifade eden Yılmaz, tam bir kumpas içerisinde olduklarını söyledi. Yılmaz, "Amaçları halkımız ile bütünleşmemizi engellemek, ama treni kaçırdılar. Onları yapacakları tek bir şey var, o da oturup üzülmektir. Urfa`ya girerken konvoyumuz taciz edildi, buraya gelirken Osmaniye`de bize katılmak isteyen şube başkanımızı çevirip darp ettiler. Polisler, şube başkanımızdan kimlik istedi verdi, üst araması dediler aradılar. Ama polisler, `bizim karşımızda konuşanın hakkı kötektir` deyip şube başkanımızı darp ettiler. Amaç provokatörlüktür. Hükümet, artık buna bir dur demeli… Yoksa bizler bu ikiyüzlülüğü her yerde anlatacağız, Müslüman halkı nasıl kandırdıklarını anlatacağız. Bizler sağduyumuzu korumaya devam edeceğiz. Allah-u Teala `zalimlere meyletmeyin` diyor." dedi.
 
Adalet ve Kalkınma Partisi yetkililerine seslenen Yılmaz, "bu zulme seyirci kalmayın" dedi. Yılmaz, son olarak katılımcıları 27 Mayıs`ta Diyarbakır`da düzenlenecek olan mitinge davet etti.
 
Müstekbirler Mustazaf Der`den Korkmuşlar
İnsani Hürriyetler ve İnanç Platformu adına basın açıklamasını okuyan platform sözcüsü İsa Emre, kısaca Mustazaf Der`in yaptığı faaliyetlerden bahsetti. Mustazaf-Der, tüzüğünde belirttiği ilkelerinden taviz vermeden her koşulda mazlum ve mustazaf halkımızın yanında olduğunu kaydeden Emre; "Mustazaf Der, hakkın emrinde Müslüman halkımızın duygularına tercüman olmuş, hizmetten geri durmamıştır. Gerek mağdur ve muhtaçlara yaptığı yardımlarla ve gerekse çocuk, genç ve yaşlıları maddi ve manevi eğitimden geçirmesi, bilgi ve bilinç düzeylerini yükseltmesi, gerekse Kavgalıları, hasımları, kan davalılarını barıştırması ve Mustazaf halkımızın her türlü ihtilaflarını çözerek halkımızın ittifakını sağlamakla toplumsal barışa hizmet etmesiyle, düzenlediği etkinliklerde yüz binleri buluşturmasıyla Müslüman halkımızın gönlünde yer etmiştir. Çalışmalarıyla mazlum ve mustazafların yüzünü güldürüp, sevindirmiş, zalim ve müstekbirlerin korktuğu bir camia olmuştur. "dedi.
 
Saldırılara Rağmen İtidal Çağrısı Yapılmış
Halkın Mustazaf-Der camiasına olan teveccühünü hazmedemeyen derin ve karanlık yapıların çabalarına değinen Emre; "Mustazaf-Der camiasına olan teveccühü hazmedemeyen derin ve karanlık yapılar, önce kontrollerindeki çeteleri derneklere ve üyelerine saldırttılar. Dernek şubeleri kundaklandı, üyeleri darp edildi, yaralandı ve katledildi. Devletin emniyet gücü, Mustazaf-Der camiasına yapılan bu saldırıları önlemedi, failleri ortaya çıkarmadı, çıkarmak istemedi. Bu tutumuyla saldırganları cesaretlendirdi. Dernek üyelerinin saldırılar sırasında yakalayıp polise teslim ettiği saldırganlar dahi, polis ve yargı tarafından serbest bırakıldılar. Provokatif saldırılarla Mustazaf-Der camiasını çatışma ortamına, illegaliteye çekmek istediler. Mustazaf-Der, bu saldırılara karşı sürekli itidal çağrısında bulunarak kurulan tuzakları ve tezgâhları boşa çıkarmıştır."dedi.
 
Dernek Üyeleri Cezalandırıldı
Kirli yapıların bu sefer kendilerine bağlı derin yapıları harekete geçirdiğini belirten Emre; "Bu kirli saldırılarla amaçlarına ulaşamayan derin yapılar, bu kez kendilerine bağlı güvenlik güçlerini ve yandaş yargıyı devreye soktular. Hücre evi basar gibi dernekleri ve evleri bastılar. Dernek üye ve gönüllülerine terörist muamelesi yaptılar. Derneklere gelmeyi, etkinliklerine katılmayı, kırsalda kurulan silahlı eğitim kamplarına katılmayla bir tuttular.
 
Niyet okumalarla, hazırladıkları fezlekelerle, yandaş yargıyı yönlendirip cezalandırılmalarını sağladılar. Politize olmuş yandaş yargı tarafından fahiş cezalar verildi. Dernek başkanları silahlı örgüt yöneticisi, dernek üyeleri silahlı örgüt üyesi olarak cezalandırıldılar. Hem, Diyarbakır 2. Asliye Hukuk Mahkemesi`nin 2010 yılında vermiş olduğu kapatma kararı hem de Yargıtay`ın şu günlerde bu kararı onayarak Mustazaf-Der`in kapatılmasına dair hükmünün `Muhammedî iklim` dönemine denk gelmesi manidar. Ve aynı zamanda açık bir mesaj niteliği taşıyor" dedi.
 
Mustazaf Der Ne Yapmış?
Mustazaf Der`in kapatılmasına gösterilen gerekçeleri de sayan Emre; "Neler yapmış Mustazaf-Der? İşlenen suçlar neler! Mağdur, muhtaç ve kimsesizlere yardım yapmak, küskünlerin ve kan davalıların arasındaki ihtilafları çözmeye çalışmak, eğitim ve bilgilendirme seminerleri düzenlemek, Üniversiteye hazırlık kursları açarak öğrencilere yardım etmek, özellikle çocuklara Kur`an-ı Kerim`i öğretmek, başörtüsü yasağına karşı protesto gösterileri düzenlemek, Peygambere ve Kur`an`a yapılan hakaret ve çirkin saldırıları tel`in mitingleri düzenlemek, Filistin`e destek mitingleri düzenlemek ve en önemlisi de milyonları sokağa dökerek (Meydanlarda caddelerde samimane şekilde bir araya getirerek) Kutlu Doğum yani Mewlid etkinlikleri düzenlemek… Yapılan tüm saldırılara, oynanmak istenen oyunlara, düzenlenen komplolara ve şiddet sarmalının içine çekme gayretlerine rağmen; Mustazaf-Der üye ve gönüllülerinin içinde yer aldığı şiddet eylemleri var mı? Hayır… Şiddete teşvik var mı? Hayır… Yönlendirme var mı? Hayır" şeklinde konuştu.
 
Yeter Artık; Bu kadar Zulüm ve Haksızlık
Yapılan haksızlıkları sıralayan Emre; "Bir yandan eli silahlı adamları dağdan indirmek adına yapılan her türlü çalışmalar; öte yandan yüzbinleri, milyonları meydana dökerken bir insanın burnunun dahi kanamadığı, bir dükkânın camının kırılmadığı, molotofların atılmadığı etkinlikleri düzenleyenleri farklı mecralara sürükleme gayretleri. Bir yandan illegal faaliyetler yürüten kesimlere "legalleşin, şeffaf olun" çağrıları, öte yandan hiçbir suça bulaşmamış İslami STK`lara reva görülen hukuksuzluklar? Bunun neresinde samimiyet ve adalet var. Hani şiddete bulaşmayan her düşünce serbest olacaktı. Hani 28 Şubat`ın izleri siliniyordu. Yeni anayasada her renk rahatlıkla kendini ifade edebilecekti. Komünist, faşist ve laiklere tanınan haklar dindar kesime tanınmıyor... Yapılan düzenlemelerden, dağıtılan adaletten özellikle muaf tutulmaya çalışılıyor. Söz konusu dindarlar oldu mu, hukuk, insanlık, adalet ve eşitlik geçerliliğini yitiriyor. Yeter artık bu kadar zulüm ve haksızlık. Adaleti kendi çıkarlarınız için bu kadar kirletmeyin. İnsanların birbirine karşı güven duygularını, kardeşlik bağlarını, bir arada yaşama umutlarını kırmayın. Olsun pes etmek yok. Bu inanç ve kararlılık olduğu sürece Mustazaf-Der misyonu, halktan aldığı çok daha büyük bir teveccüh ve kararlılık ile yoluna devam edecektir" diye konuştu.
 
Mustazaf Der`in Mefkûresine Kilit Vurulamaz
Kapatma kararının 21. yüzyıl Türkiye`sinde hak ve özgürlükler anlamında büyük bir handikap olduğunu belirten Emre; "Tamamen niyet okumalara dayanan ve hukuksal hiçbir temele dayanmayan bu kapatma kararı aslında devlet zihniyeti açısından yasallık ve yasa dışılık sınırının gayet geçirgen olduğunun ve de son derece keyfi bir tarzda işletilebildiğinin açık bir göstergesidir. Bu karar ülkemiz açısından bir hukuk skandalıdır ve 28 Şubatların aslında bitmediğinin apaçık bir ispatıdır. İnsan hak ve özgürlükleri kâğıt üzerindeki değişiklikler ile gerçekleşmez. Kapatma kararı hala bu ülkede bazı zihniyetlerin halka rağmen bir şeyler yapabilme sevdasının tezahürüdür. Mustazaf Der`in kapısına kilit vurulmuş olabilir ama mefkûresine kilit vurulamaz. Mustazaf Der kapatılmış olabilir ama misyonu devam ediyor. Bu misyonun sürdürülmesine hiçbir güç engel olamayacaktır. Mazlum ve mustazaf halkımızı, zalim ve müstekbirlerin insaflarına terk etmeyeceğiz" sözleriyle açıklamasını bitirdi.
 
Kitlesel Basın açıklaması, molla Ekrem`in yaptığı dua ile sona erdi.
(M. Salih Keskin/ Ayhan Kaya - İLKHA)